Odunu alırsın eline ya kötek yerine kullanır, ya da ince ince işler, şekil verir faydalı hale getirirsin… Olmadı, kışın atarsın sobaya faydasını görürsün.
“Odun” diyorum, yontulabilir, göz zevkine hitap eder hale getirilebilir..!
Hayvanlar mesela, en tehlikelisini dahi eğitilebilirsin, komutlarından anlar, yanında durur, gerekirse yoldaş da olur!
Suya bile hükmedebilirsin..!
Baraj kurar fayda sağlarsın, ekinlerine can versin, yeşertsin diye aktığı derenin yatağını bile değiştirebilirsin.
Toprak!
Al eline çamur kıvamına getir, şekil ver, dilediğini yap! Buğday ek, başak versin, dilediğin gibi sür…
Korkma, emeklerinin karşılığını illaki alırsın.
*****
Odunun her cinsi yontulur, her insanı yontamazsın!
Köpekler, atlar sadıktır mesela..! İnsanla yola çıkarken kırk kez düşünürsün!
Su örneğin, koyduğun kabın şeklini alır, huzur verir. İnsanı yüreğinin neresine koysan orada illa bir araz bırakır!
Toprak… Bir verir, bin alırsın. “İnsan”… Bazılarına elini verir, kolunu zor kurtarırsın!
*****
Bakıyorum etrafıma; çoğu insan bir hırsla yaşamaya çalışıyor… Hep bir adım önde olma hırsı, yer vermek, sırasını beklemek yok. Hep ben “den” doğan bencillikler…
Kültürsüz ama ağzı laf yapan, “laf ebelerinin” muteber sayılması!
Sizi salak yerine koymaya çalışan salaklar takımı..!
İşi düştükçe arayıp soranlar, altın değerindeki, “dost” kelimesini ayak altında paspas yapan riyakârlar. Laf sokmaya çalışan fırıldaklar!
Var işte böyleleri…
Odun desem odun değil, çamur desem toprağa ayıp!