Partili Cumhurbaşkanlığı ile artık ‘koalisyon hükümeti’ tarihe karışacak, diyorlardı.
Hatta,
A’dan Z’ye herkes daha rahat nefes alacak idi!
Sonuçlar hakkında vakit gaspına niyetlenmeyeceğim.
Zira hayat ortada babalar gibi duruyor.
O halde,
İlk dokunuş MHP’ye.
Oy oranı düşüyor!
Yarın seçime gidilse Meclis dışı kalır!
Eriyor!
Bitiyor!
Tükeniyor!
…Türünden, onca eleştiriye göğüs geren Devlet Bahçeli, yıllardır her seçimde AK Parti’ye ‘bakanlık/mevki/makam’ pazarlığı yapmadan destek vermese, kronik ana muhalefet partisi ve partinin yenilgiye doymayan genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu fırtına estirip sandık seyrini değiştirebilir miydi?
Elbette, hayır.
Çünkü açtığı dosyalarla tüm dikkatleri üzerine çeken Kemal bey, sancılı süreç sonrası takımın başına geçti, ama!
Farkında mısınız, o dosyalar kapandı.
Neden?
Neden, Kemal Kılıçdaroğlu genel başkanlığa kavuşması itibariyle dosyalar vasıtasıyla iktidarı köşeye sıkıştırmaya devam etmedi?
İki ihtimal;
Kılıçdaroğlu koltuğa kavuşunca dosyaya gerek kalmadı,bir!
İki, sepetteki çürük yumurtalar ayıklandı böylece dosyanın köküne kıran girdi
Neyse, siz fırsat buldukça ‘dosyalı cesur yüreğe ne oldu’ diye kendinize sorun.
Evet, AK Parti bugün hala durmak yok yola devam diyorsa, Devlet Bahçeli’ye ne kadar teşekkür etse azdır.
Beklenen çıkışı, merakla beklenen şu ana dek bir türlü çıkışa geçemeyen Meral Akşener kadın oylarına odaklansa ve kadınlara yönelik çözüm içeren politikalar üretse çoktan bırakın çıkışı uçuşa geçmişti.
Ve,
Muharrem İnce.
Çiğ köfteci açmaya benzemez ki, parti kurmak.
Sadece küskünlerle yola çıkmak çare mi?
Bizim siyasetçiler lafa gelince herkesi kucaklar, laf geçince kucaklanmayı bekleyenler kendi kendini kucaklar!
İnce, ince düşünmeli.
Cemal Enginyurt gibi isimleri aynı potada eritip özgürce konuşan insanların sesi olabilmeli…
Bu arada,
Muharrem İnce’ye en büyük desteğin mücadele ettiklerinden gelmesi siyasetin garip cilvesi sayılmamalı.
Atılan her adımın,
Her sözün,
Desteğin de, vardır inceden bir amacı…