Pandemi sürecinin bitmesini, hayatın olağan akışına devam etmesini, ekonomik şartların tekrar eskiye dönüp paranın değer kazanmasını istiyoruz.
Çarşıya pazara çıktığımızda isyan bayrağı açıp eve geri dönmek istemiyoruz.
Hatta,
Mucize bekliyoruz,
Dolar yükselirken etiketlere zamlar yansıyor, ama dolar düşerken fiyatlar gerilemiyor aksine başını alıp yine gidiyor.
Bari dolar inişe geçtiğinde hayatta ucuzlasın!
Kim yapacak bunu?
Mahallemin muhtarı değil elbette.
Siyasetçiler, halkın çaresizliğini çözmeli.
Birbirleri hakkında her gün atıp tutmamalı.
Çünkü,
Slogan siyaset karın doyurmuyor!
Olan sadece bize, sıradan insanlara oluyor.
Amiyane tabirle,
Filler tepişirken, eziliyoruz…
Neyse,
Pandemiyle giriş yaptım, rotayı coronaya kırayım.
Türkiye bir taraftan aşılanırken,
Diğer taraftan bu illet hastalıkla boğuşuyor.
Özellikle Karadeniz bölgesi illerinde gelen rakamlar hepimizi endişelendiriyor.
Tabii bu arada şehirlerin üst düzey yöneticileri medya aracılığıyla bize sesleniyor;
Nişan yapmayın!
Kalabalık ortamlara girmeyin!
Cenaze törenlerinde katılan sayıya hassasiyet gösterin!
Komşuluk ziyaretlerini askıya alın!
Tamam.
Yerden göğe haklı talepler.
Zira corona sosyal mesafenin ortadan kalktığı yerleri seviyor!
Mesela,
Siyasi parti kongrelerini.
Mesela,
Hayata göz yuman kanaat önderlerinin cenazelerini.
Vatandaş düğün dernek yapmasın,
Cenazesine fazla katılım istemesin.
Ya ülkeyi yönetenler?
Niçin bu zor süreçte kongrelerden vazgeçilmiyor?
Zaten tek listeyle gidilen seçimi, kongre şovuna çevirmek çok mu gerekli?
Yarın vatandaş oğlunun, kızının en mutlu gününe kongre görünümü verirse sakın kızmayın!
Siz yaparsanız,
Vatandaşa da o hakkı tanımak durumunda kalırsınız…
Teke Gibi Kok Sen!
Geçenlerde kanaldan kanala konarken gözüme çarptı.
Ekranda yazılı sorumuz şu;
Erkeklerin parfüm kullanması caiz mi?
Yahu insaf.
21.Yüzyıldayız.
5 bilemedin 10 yıl içerisinde başka gezegene koloni kurmak üzere yola çıkacağız.
Ve sen hala parfüm kullanmak caiz mi değil mi diye soruyorsan…
Evvela,
Diyanet o devasa bütçenin hakkını veremediğinden ötürü Hakk’tan ardından halktan af dilemeli.
Sonra da biz ‘Oku’malıyız…
Sağlık Çalışanına Şiddet Gösteren Utanmazlar
2020 yılının Ağustos/Ekim dönemine ilişkin yapılan araştırma neticesinde sağlık çalışanlarının yüzde 67’si en az 1 defa sözlü ya da fiziki şiddete uğramış.
Ne yapmış bu şiddet eğilimli dangalak arkadaşlar?
Önce el açıp dua etmişler sağlıkçılara,
Sonrada hastane basıp, odaya zorla girip, ambulansa müdahale edip doktoru, hemşireyi, görevliyi dövmüş.
Ben, Sağlık Bakanı’nın yerinde olsam tüm kadroya uzak doğu savunma sporu eğitimi aldırırdım!
En azından kendilerini korurlar, bilmem anlatabildim mi?