Konuşur musunuz zaman zaman kaybettiklerinizle? Yanınızda olsalar ne düşünür ne söylerlerdi merak eder misiniz? Yaparsınız değil mi? Ben de yaparım. Sadece paylaşmayız bu hallerimizi pek, deli demesinler diye.
Atamıza uzanır zihnim sıklıkla, ülke dardayken daha fazla. Bulurum kendimi şu satırları mırıldanırken;
Milliyetçilik diyorlar Atam. Ağızlardan düşmüyor şimdilerde. Kim daha milliyetçi onun yarışı var lafla.
Bayrağın kırmızısının kan olduğunu bilirler mi Atam? Vatanın her karışı kandır. O bayrağın zemini kanla kaplanmış vatan toprağıdır. Üzerindeki ay ve yıldız da, kandan yansıyan gök yüzünü temsil eder. O bayrak bu semalarda dalgalandıkça, burası vatandır bize. Böyle bir bayrağın eşi benzeri yoktur dünyada! Türk Milliyetçiliği budur. Vatanseverlik budur. Alınmaz, satılmaz, vazgeçilmez, görmezden gelinmez. Ne olduk biz böyle?
Gönlüm isyanlarda Atam. En son Türk devletinin 100. Yılında, bir arpa boyu bile yol gitmemişiz. Toprağına, şehitlerimizi incitmemek için usulca bastığımız Çanakkale’yi bile unutmuşuz belli ki.
Atam, gençler okusun, interneti öğrenmek için kullansınlar istiyorum. İki büyük şairimizden başlasınlar hatta;
Belediye çukuruna kurban verdiğimiz Orhan Veli Kanık ve memleketine hasret sürgünlerde yitirdiğimiz, Nazım Hikmet’ten. Onları okurken; “ne şairlerimiz varmış, vatanseverlik böyle birşeymiş” desinler ve en nihayetinde Nazım’ın, “Yaşamaya Dair” şiirini iliklerinde hissedip, yaşamayı ciddiye alsınlar.
Gençlerde umudum Atam, senin gibi.