Lise çağlarımda tanıdım horoz buçuğunu..! Saçları briyantinli, pantolon İspanyol paça, yürürken bacakları omuz boyu açıklığında, tam da küçük dağları ben yarattım havasında.
Okulda, sokakta, kıyısından köşesinden değdiği herkese illallah dedirten bu gıcık tipin tek hayran olduğum tarafı, bazıları üzerinde hızlı hakimiyet kurabilme yeteneğiydi.
Bileğini bükemeyeceğini anladıklarıyla hızlı dostluklar kurar, etrafındakileri hissettirmeden uzaklaştırır, sonra hakimiyeti eline alırdı.
Yalnızlaştırma ustasıydı!
Öğretmenlerin yanındaki masum duruşu ise tam bir sahtekârlık inceliğinde, şikâyet ve mağduriyet arası rol yeteneğiyle göz kamaştırırdı.
Elinde dondurmayla yürüyenin önüne çıkıp, “erkek adam dondurma yalar mı la” deyip, dondurmayı elinden alıp, bir ısırıkta mideye indirecek kadar da hödüktü.
“Horozum ben” derdi, bu okulun horozuyum!
*****
Lakabı kendi yakıştırmasından gelir, samimi olduklarından bunu duymak da hoşuna giderdi. “Horoz!”
Detaycılık hastalığımla profilini çıkarmayı başardığım namı diğer, “Horoz!” günün birinde hiç aklımızda yokken, falezlerde vakit geçiren bana ve üç arkadaşıma uzaktan laf attı…
Naberin la!
İlk kez tek başınaydı, uzaklara bakıp tayfasını aradım ama…
Bir, iki, üç adım; yanımızda belirdi.
Arkadaşım; “iyilik sağlık horoz” hava almaya geldik…
Ben; “Horoz buçuğu” ..!
“Ne dedin la sen, bir daha söyle bakayım!”
“Horoz buçuğu…”
O ne la dedi, bir adım da ben üzerine gitmişim, burun burunayız… “Yalnız olduğun için buçuksun” dedim, kolay harcarım!
“Yarın bütünlenmişimi nerede bozduracaksın” diye sordu?
“Kantinde” diye cevap verdim.
Ben ve arkadaşlarım sağlam bir olay çıkacak diye beklerken o sadece kahkaha atarak, arada arkasını dönüp bana tekrar tekrar bakıp ve son olarak parmağını sallayarak gitti.
*****
Horozun peşinden arkadaşlarımın bana, sanki son günümmüş gibi üzüntüyle baktıklarını hatırladıkça halâ gülerim…
*****
Ertesi gün
Teneffüs zili, ders arası.
Okul kantini.
“Bizim zamanımızda kantinlerin önünde tost kuyrukları vardı, hey yavrum heyyy”
Horoz buçuğu ile kantinin önünde göz göze geldik, “ne alacaksın” diye sordu, “tost ve gazoz” diye cevap verdim. Kantinin içine girdi, rahmetli kantincimiz Muhterem ağabeye bir şeyler söyledi ve 5 dakika sonra elinde 2 tost ve 2 de gazozla yanıma geldi.
Tost cesaretin, gazoz da o lafı bir daha etmemen için dedi… Rüşvet mi diye sordum, yok dedi, ikimiz yan yanayken bana, “Horoz buçuğu” diyebilirsin ama başkalarının diline bu laf dolanırsa elindeki gazozun kapağını senin dişlerinle açarım!
Bu sefer birlikte güldük…
Söylesene la!
Horoz buçuğu…
*****
“Mertliğin” horoz buçuklarında bile bol miktarda olduğu gençliğime sevgi ve özlemle…