Bir hafta sonu sohbeti yazmak istedim, Beslenme ve sağlık üzerine. Eski usul! Aklıma unutulmaz tiyatro eseri ve uyarlama filmi “Çay ve Sempati” geliverdi. Başlık da uyarlama oldu böylelikle.
Beslenmenin sağlığımız üzerindeki etkisi, son yıllarda daha da fazla konuşulur, tartışılır oldu. “Neyi, ne kadar ve ne zaman yemeliyiz?” Şeklinde kurabileceğim soru cümlesi etrafında, adeta ayrı bir bilim dalı oluştu desek, abartmış olmayız herhalde. Modern tıbbın, kronik hastalıkları tedavide, “duraklama” döneminde olması da; “bari yediğimiz içtiğimize dikkat edelim de, hastalığı kendimiz davet etmeyelim!” düşüncesini canlı tutuyor olabilir.
Sağlıklı yaşam ve beslenme konusunu takip ediyorsanız, şu iki “suçlu”ya da çok aşina olmalısınız; “Gluten ve rafine şeker”. Gluten konusunda; hiç tüketilmemeli diyen tıp otoriteleri de var; Çölyak hastalığından muzdarip değilseniz, tamamen glutensiz beslenmenize gerek yok diyenler de. Buna mukabil, rafine şeker üzerinde öyle bir tartışma dahi yok. Tamamen kaçınmamızda fayda olduğu anlaşılıyor.
Peki, bu “iki suçlu” özellikle Türk milletinin başına neden bela? Geleneksel, sevdiğimiz hatta vazgeçemediğimiz; ekmek, simit, kek, börek, çörek ve pasta gibi gıdaların özünü, bu iki suçlu oluşturuyor da ondan.
İşin daha da kötü bir tarafından söz etmeden geçemeyeceğim. Gıda sanayii “zorlukla ve pahalı elde ettiği” rafine şekerin yerine de “şurup” tabir ettiğimiz bazı kimyasal türevler kullandığından, rafine şekerden de “suçlu” bazı formüller belirdi piyasada epeydir. Üstüne üstlük, etiketler de karmaşık hale geldiği için, ürün üzerindeki “karınca duası” yazıları okumaya pek meraklı olanlarımız dahi şeker içeriğini tam olarak çözümleyemeyebiliyor!
Sağlıklı yaşam bahsinde, beslenme ile aynı anda telaffuz ettiğimiz diğer bir konu ise, yaşamımızda spora yer vermemizin gerekliliği. Ünlü nöroloji uzmanı ve New York Times en çok satanlar listesinin gediklisi David Perlmutter; “Alzheimer’dan korunmak için ne almalıyız? diyenlere, gülümseyerek, ‘Bir çift spor ayakkabı!’ Şeklinde yanıt veriyorum.” diyor röportajlarında mesela.
Gelelim yazımın başlığını oluşturan meseleye; son yıllarda, glutenden ve şekerden kaçıp, spor yapmaya çabalarken, alternatif yemek tarifleri yarattım. Ne tıp doktoru ne aşçı olmadığımdan, siz siz olun, bu tarz tariflere, kendi sağlık durumunuza göre itibar edin. Sonuç olarak, masum görünen her içerik, sağlık riski taşıyabilir. Kalori hesabı olarak da, orijinal reçeteden farkları bulunmayabilir. Bu uyarıyı yaptıktan sonra, en sevdiğim; alternatif “brownie” ve “tuzlu kek” tariflerimi paylaşıyorum;
Kırmızı Mercimekli Brownie
Malzemeler
1 su bardağı kırmızı mercimek (yıkanmış ve en az 3 saat buzdolabında suda bekletilerek, süzülmüş),
2 adet yumurta,
1 er çay bardağı; şekersiz fıstık ezmesi, süt ve keçiboynuzu özü,
3 yemek kaşığı keçiboynuzu unu,
1 çay kaşığı tarçın,
1 tatlı kaşığı mahlep,
1/2 çay bardağı kuru üzüm,
10 adet iri parçalar halinde kırılmış ceviz,
1 paket veya 1 tatlı kaşığı karbonat.
Yapılışı
Kuru üzüm, ceviz ve karbonat hariç tüm malzemeler blender haznesine alınıp, pürüzsüz hale gelinceye kadar çekilir. Karışım, ayrı bir hazırlama kabına dökülüp, bu defa kuru üzüm ve ceviz eklenip karıştırılır. Son olarak karbonat da ilave edilip, bir dakika kadar beklenir. Yağlı kağıt serilen, orta boy kare bir borcam kalıbında, 180 derecede önceden ısıtılmış fırında, alt üst fanlı ayarda 45 dk pişirilir.
Peynirli Kırmızı Mercimek Keki
Malzemeler
1 su bardağı kırmızı mercimek (yıkanmış ve en az 3 saat buzdolabında suda bekletilerek, süzülmüş),
2 yumurta,
1 çay bardağı süt,
1/2 çay bardağı sızma zeytinyağı,
150 gr az yağlı süzme peynir (yüksek proteinli sporcu dostu peynirler de kullanılabilir.),
10 adet iri kırılmış ceviz içi,
1 tatlı kaşığı pul biber,
1 çay kaşığı karabiber,
1 çay kaşığı granül sarımsaklı himalaya tuzu,
1 tatlı kaşığı kuru maydanoz,
1 tatlı kaşığı kuru dereotu,
1 yemek kaşığı çörek otu,
1 tatlı kaşığı mavi haşhaş,
1 tatlı kaşığı nane,
1 tatlı kaşığı kekik,
1 tatlı kaşığı biberiye,
1 tatlı kaşığı mahlep,
1 tatlı kaşığı kişniş,
1 tatlı kaşığı karbonat.
Yapılışı
Buzdolabında beklettiğimiz Mercimekleri süzüp, blender haznesine alalım. Üzerine yumurtaları, zeytinyağını, sütü ve tüm baharatlar ile otları ilave ederek, pürüzsüz hale gelinceye kadar çekelim. Elde ettiğimiz karışımı, diğer bir karıştırma kabına alıp, bu kez, çatalla ezdiğimiz peyniri ve iri taneler halinde kırdığımız cevizi ekleyelim. En son, karbonat ilavesiyle bir kez daha karıştırıp, bir dakika kadar bekleyerek, yağlı kağıt serdiğimiz, orta büyüklükteki kare bir borcama dökelim. Susam, mavi haşhaş ve çörek otu ile süsleyip, 180 derecede önceden ısıtılmış fırında alt üst ayarda fanlı olarak 45 dakika pişirelim.
Güzel bir hafta sonu dileyerek, tarifleri deneyeceklere şimdiden afiyet olsun!