Akdeniz sabahlarında; İlkbahar, sonbahar hissi veriyor bazen. İlk açan çiçekler soldu, yaprak döktü. Kimi zaman rüzgarlar güçlü, bugünkü gibi. Dışarıda da dolaşılmaz! Elektrik bile gitti geldi! Velhasılıkelam, ilkbaharda, sonbahar romantizmi hakim şimdi zihnime.
Uzun sürmez! keyfini çıkarmak gerek. Okumak istiyorum. Bildik bir eseri yeniden okumak. Tamamını olmasa da, artık ezberlediğim cümlelere yönelip, mırıldanmak ve sonrasında klasikleşmiş filmini/dizisini seyretmek en sevdiğim yıllanmış alışkanlıklardandır! 10 yıllık döngüde yeni uyarlamalar görür, satın alırsınız eski usul! Ne olur ne olmaz, elinizin altında bulunsun! Bazılarının Bollywood uyarlamaları bile mevcuttur!
Jane Austen veya Bronte Kardeşlerin eserleri garantili seçimlerdir; “Aşk ve Gurur” ile “Jane Eyre”‘den bahsediyorum tabii. “Uğultulu Tepeler”, bana göre değil!
Yine de, en romantik bulduğum eserler farklı! Kadın yazarların romatizminden ziyade erkek yazarların romantizmini tercih ederim muzipçe. Onlarda tutku daha yoğun! Bundan eminim. Tabii, en romantik yazar kimdir tartışmasına girilmez. Herkesin romantizmi kendine! Bir sıralama yapacak olsam; Charles Dickens’ın, “İki Şehrin Hikayesi” Romanı baş köşede olurdu. Sorarım size; Kim ümitsizce sevdiği kadın için, giyotine gidecek eşinin yerine geçebilir?
Romanların en romantik adamı: Sydney Carton’dır benim gözümde. Bu dönem romanında, onca şey anlatılırken, benim yanıma bu kar kalır! Belki Dickens bile pervasız Sydney’i, bu denli romantik kıldığını fark etmemiştir.
Sıralamamdaki ikinci roman; Thomas Hardy’nin, “Çılgın Kalabalıktan Uzak”‘ıdır. Hardy, şehri ve kalabalığı sevmez. Onunla iyi anlaşır ruhum hep! Çılgın Kalabalıktan Uzak’da; sırılsıklam aşık ama o denli mağrur bir adam vardır karşımızda; Gabriel Oak. Kendini arayan Bathsheba’nın yanındadır. Bu romanın sonu mutludur neyse ki! Pastoral aşk böyledir. En iyi Hardy anlatır.
Reşat Nuri Gültekin’in Çalıkuşu Romanı da aynı ritüelin parçasıdır yaşamımda. Çalıkuşu romanını ilk okuyuşumda, 48 saatten az bir sürede, elimden bırakamayarak bitirmişliğim; Aydan Şener ve Kenan Kalav’ın başrollerini üstlendikleri TRT dizisine de ayrı bir zaafım vardır! Reşat Nuri Gültekin’in eserleri; Acımak dahil olmak üzere, hep baş tacımdır.
Tüm bu romantizmden farklı bir eserin daha tutkunuyum; Diriliş. Tolstoy romantik değildir. Gerçekçidir! Diriliş romanındaki baş kahramanını romantik bulurum yine de. Vicdan azabı ile önce telafi adımları atıp, nihayetinde kendini değiştiren bir Prensin hikayesidir bu.
Belki iş işten geçmiştir, telafisi yoktur yaptığının ama kendisi de farklı biridir artık. Kısacık bir seyahatte, görüp de etkilendiğim, çok da üşüdüğüm bir şehir de platolar arasındadır romanda; Nijniy Novgorod. O manada da kıymetlidir. Bu romanlar ve eski usul DVD leri, benimle seyahat ederler. Her dekorasyonda, gözümün önünde dururlar. Dekorasyonun özü de budur belki!
Keyifli ve güzel bir hafta sonu dilekleriyle.