‘Haber’
Haber denildiğinde aklınıza ilk ne geliyor bilemem ama benim ilk aklıma gelen, beynimizi bir şekilde yorup, lüzumsuz bir çok konuyla ruhumuzu yorması…
Biz insanoğlunun haberlere olan merakı dedikoduya olan meyli ile el ele verince, sizi bilemem ama bir sorumluluk duygusudur oturuveriyor yüreğime.
Beklemiyoruz köpek insanı değil de, insan köpeği ısırsın ki haber olsun. Onca haber içerisinde dünyadan bir haber yaşıyor olabilir miyiz endişesi!
Ama en büyük endişe, endişem…
Yanlışın da öğrenilebilir olması!
Bakınız Haber Örnekleri;
Eski Tutanola kabilesi reisi tatile çıktı! YANLIŞ!
Tutanola kabilesi eski reisi tatile çıktı… DOĞRUSU BUDUR!
Çıkan yangında 4 tavuk telef oldu, ahırdan geriye külleri kaldı… ? Nerede, ne zaman, kimin ahırı???
Çok rastlıyorum böyle haberlere ve haberlerin kendisinden çok anlatımındaki yanlışlara dertleniyorum.
Bazen haberin başlığına bakıp içeriğine giriyorsunuz, bir aldatılmışlık duygusu…
Bunu değiştirmek imkânsız gibi ama, “Hastane” hadi ya, Hastahane yani hasta evi, Pastahane gibi, hani pastane diyoruz ya… Ama bakın hakkını yemiş olmayalım Kadıköy Moda da, Pastahane yazan bir yer var, inci pastahanesi…
Aklıma gelmişken yazayım;
René Descartes, Platon, Sokrates, Konfüçyüs bugün hayatta olsalardı bu kadar ünlü olamazlardı çünkü, sosyal medya düşünürden, şairden, yazardan geçilmiyorken ön sıraya çıkıp, ipi zor göğüslerlerdi!
Eskidendi o,
Çocuktan al haberi!
Çok modern bu zamanda, twitter dan al haberi!
Haberi nereden, nasıl aldığımız değil de, haberden ne anladığımız, nasıl yorumladığımız ayrı bir muamma.
Aklınıza hükmeden mantığınız ve vicdanınız olsun, “olsun ki;” ardımızdan gelen nesil akıl körlüğünün çukurunda debelenmesin.
Davetiye
Teknolojinin daktilo ve kalem kağıttan ibaret olduğu bir dönemde bir bankanın üst düzey yöneticisi açılış töreni için iş dünyasının önde gelenleri, bürokratları ve siyasileri için davetiye hazırlatmak ister ancak bu davetiyelerin her biri güzel bir el yazısı ile özenilerek tek tek isme yazılmalıdır.
Uzun süre düşündükten sonra bu görevi bankanın en çalışkan ve zeki kişisine verir ve der ki; liste burada, lütfen özenerek yazmaya gayret göster, çok değil bin adet..!
Görevi kabul eden banka çalışanı mesai bitimine kadar işin yetişmeyeceğini bildiğinden mesai sonrası sabaha kadar çalışmaya karar verir…
Mesai bitiminin ilk saati ve ilk davetiye yazısı;
Sevgili ve değerli …. Bey,
Açılışımıza sizi ve değerli zevcenizi bekler, katılımınızdan onur duyacağımızı bildirir, esenlikler dileriz.
İlk yüz adet davetiye bu şekilde devam ederken…
Gece saat 03:00
İkiyüz küsürüncü davetiye ve devamı..;
Sevgili ve değerli …. Bey,
Açılışımızda sizi ve değerli zevcenizin esenliklerini diler, katılımınızdan onurumuza yakışır esenlikler dileriz.
Sabaha karşı saat 04:30
Sevgili ve değerli …. Bey,
Sizinle birlikte zevcenizin de vereceğiniz onur açılışımızda bekler, esen kalmanızı dileriz.
Sevgili ve değerli …. Bey,
Sizin ve zevcenizin onurunun açılışımızla taçlanacağınızı bildirir, eserek gelmenizi…
*****
Her insan hata yapar, hata eşiği ise çok zorlanıldığında ve görev bölüştürülmediğinde zincirleme reaksiyon gösterir. Ya baş olacaksınız, ya gövde, ya kol, ya da bacak…
Hepsi birden olmaya kalkarsanız, bu iş yukarıda yazdığım hikâyeye benzer bir durumla sonuçlanabilir, zevcenizin elinden öperim’e, oradan da tazminatsız öpülmeye kadar uzayabilir..!
Kalın sağlıcakla.