Uluslararası tenisin en çok bilinen ve en çok takip edilen organizasyonları hiç şüphesiz ki; kadın ve erkek kategorilerinde düzenlenen ve açık havada oynandıkları için isimleri, “Açık” ibaresiyle ile biten dört, “Grand Slam” turnuvasıdır.
Yıllar içerisinde, Grand Slam’lerin gerçekleştirildiği muazzam tesislerdeki merkez kortların üstleri dakikalarla kapanabilir hale getirilse de, “açık havada” oynanma geleneği, adeta bir “olimpiyat oyunu ruhu” ile korunmaya gayret edilir. Tanık olmuşsunuzdur belki; hava koşulları çok gerektirmedikçe çatı devreye alınmaz veya mesela yağmur diner dinmez açılır.
Yılın başında Avustralya Açık ile sert kortta başlar sezon. İlkbahar ve yaz başında ise, Avrupa’da, sırasıyla; Fransa toprak kortlarında ve İngiltere Çim Kortlarında devam eder. Sezon finali ise ABD sert kortlarında, New York’ta yapılır.
Tenisseverler için bu yıllık döngü çok popüler bir televizyon dizisi sezonu gibidir. İçinde; kan, ter, gözyaşı ve hatta aşk boldur zira. Aşk mı? Dediğinizi duyar gibiyim. Evet aşk! Uzun zamandır form bulmakta zorlanan, İspanyol tenisçi Paula Badosa ve son dönemde önemli maçlarını ekseriyetle kaybeden Stefanos Tsitsipas çifti; keza, kortlara yeniden dönen ve başarılı maçlar çıkaran Gael Monfils ve Elina Svitolina gibi.
Bu yılın ABD Açık Slam’i, bugün ve yarın oynanacak, kadınlar ve erkekler finalleri ile son bulacak. Yarı finaller dahil iki haftalık “maraton” için anlatmak istediklerimi iki yazı halinde paylaşmak istedim bu defa. Benim ki de bir yönetmen, “ikilemesi” olsun.
Erkekler tenisinin yeni super starı Carlos “Carlitos” Alcaraz, New York’a, bir numaralı seribaşı ve geçen yılın şampiyonu olduğundan, ünvan savunmak için geldi. Olağanüstü yeteneği ve son Wimbledon finalinde, Novak Djokovic’i 5 sette yenerek perçinlediği başarısı ile tenisin çehresini tazeleyen Carlitos’dan yeni bir final ve şampiyonluk beklentisi büyüktü.
Yarı finale rahat ulaşan Carlitos, ikili rekabette üstünlük kurduğu Medvedev’e karşı bu defa mağlubiyet yaşadı. Son iki yıldır gerek politik durum gerek bir nebze form düşüklüğü göstermesi nedeniyle radarda görünmeyen Medvedev, böylelikle; “ben hala buradayım!” mesajını en güçlü şekilde vermiş oldu. Medvedev, sert kortun en istikrarlı ismi olduğunu da bir kez daha kanıtladı.
Carlitos için bu maçtan çıkarılacak dersler var: mütevazı olmaya devam etmek ve rakiplerini her zaman azami ölçüde ciddiye almak gibi. Üstün yetenek, maçları döndürmeye yetmeyebiliyor; hele karşınızdaki, inatçı dünya 3 numarası Daniil Medvedev ise.
Yarın, yeni bir Djokovic/Medvedev finali seyredeceğiz. Medvedev, 2021’deki zaferini tekrarlayıp, Djokovic’e hayal kırıklığı yaşatır mı? Diğer bir ifade ile, “deja vu” dedirtir mi? Heyecan devam ediyor.
Alcaraz’ın puanlarının bir kısmı, kurallar gereği zaman aşımı ile silineceğinden, yarınki finalin sonucundan bağımsız olarak Novak Djokovic yeniden dünya bir numarası haline gelecek.
ABD Açık ünvanını savunmanın ne kadar zor olduğu da, Carlitos’un yenilgisiyle tekrar gündeme geldi. Sezon yorgunluğu da eklenince tenisçiler için zorlu süreçler gerçekten. Not düşelim; tarihe geçen başarılarına rağmen Novak Djokovic’in New York’ta üst üste iki şampiyonluğu bulunmuyor. Bunu başaran son isim Federer. Ünvanı 2008’de savunmuş.
Gelelim kadınlar tarafına; Iga Swiatek, dünya bir numarası ünvanını şimdiden Aryna Sabalenka’ya kaptırmış durumda. Sabalenka, nefes kesen mücadelelerle finale ulaştı. Rakibi ise, Brad Gilbert gibi bir tenis otoritesini ekibine dahil ettikten sonra daha da istikrarlı maçlar çıkaran 19 yaşındaki Coco Gauff. Gauff, dünyanın en büyük tenis arenası Arthur Ashe Stadyumunda, müthiş bir seyirci desteğini de arkasına alarak, ilk Grand Slam şampiyonluğuna uzanabilecek mi? Kadınlar finali, bu gece, Türkiye saati ile 23.00 sularında başlayacak.
Şimdiden keyifli seyirler ve güzel bir hafta sonu diliyorum.