Haftalardır tek kelime yazmadım…
Dümbelek düdük…
Bekledimki beynimdeki o düdük çalıp uyarı versin, “Hadi ama” desin.
Hadi ama…
Türkçede, “Kelimeler kifayetsiz” kalmaz arkadaşım..!
Türkçeden bahsediyoruz, böyle bir şey mümkün mü sizce?
Halk arasında konuşulur ya, “Lastik gibi, nereye çekersen!”
Mesela ben, karşımdakinin konuştuğunu hiç bir yere çekmem, ne sağa, ne sola, ne de ortaya. Ne konuşulmuş ise odur. Bu duruma göre ağzından çıkana dikkât edeceksin ki; tekrar ağzına götürüp gevelemek zorunda kalmayasın.
Dünyanın en güzel dilidir Türkçe, derdinizi her şekilde anlatır, ruhunuzun portresini masaya bırakır, seyrettirirsiniz!
*****
“Hayallerinin rüzgârına değil, ruhunun kıyısında gezinmekte olan fırtınaya bak… Yelken kıran fırtınaya!”
Merak etme, anlamak istemeyenlerin de kafasındaki düdük “Paslanmış olsa da” çalacaktır bir gün.
*****
“Tanrıyı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset.” (Amores Perros)
“If you want to make God laugh, tell Him about your plans.”
*****
Tek bir konuya takılmama serbestisi..! Devam edelim;
Gününü, saatini, dakikalarını, hatta ve hatta saliselerini planlayabilirsin ama geleceğini asla! Sana biçilen kaftan ne ise onu giyecek, o yolda yürüyeceksin…
*****
Şaşırmamayı öğrenmek!
Siz halâ; yeryüzünde iyi ya da kötü, “olup biten her şeye” şaşırıyor musunuz? Şaşırmamayı öğrendiğiniz an olgunluğunuzu perçinlemeye ramak kalmış demektir.
Bir söz var; doğruluğuna tartışmasız inandığım. “Hiç kimseyi değiştiremezsin!” Bana göre sadece uyum sağlamaya çalışırsın, uyum sağlayamıyorsan rölantiye alır veya stop edersin. Bu kadar basit.
*****
Mesleği mi seçtim..!
Ha, haa, haa.. Salak, o seni seçti haberin yok!
Dön baba dönelim;
“If you want to make God laugh, tell Him about your plans.”
Hayallerinin rüzgârına değil, ruhunun kıyısında gezinmekte olan fırtınaya bak…
Aklı ve ruhu kör olmayanlar çabuk kavrayacaktır. Benim akıl ve ruh biraz astigmat sahibi olduğundan geç kavradım ama tabela işaretini de kaçırmadım.
Meslek seçimi…
Yok öyle olmuyor, “meslek çekimi” olmalı, tam olarak böyle.
Meslek seni seçer kardeşim, bu böyledir.
*****
Of -İs
Kapalı ofis ortamından mümkün olduğu kadar uzak durmayı tercih ederim. Hava şartlarının uygun olduğu her ortam benim için açık ofistir, bayılırım. “Ciddi olmak, ciddiye almak iyidir de, cilde zararı olduğu da bir o kadar gerçektir.”
Kendinizle dalga geçin bazen, salaklık ettiğinizi kabul ettiğiniz her anınızla dalga geçin, bunu sizden başka kimse bilmeyeceğine göre sorun yok demektir!
Bunun ortası yönetmektir, kendini yönetmeyi öğren, kontrol mekanizması ve sabır iyidir. Ben bu konuda emekleme aşamasından ağır adımlarla yürüyebilmeyi başarabildim, “salaklığa tahammülsüzlüğüm ise sonsuza dek baki”
*****
Dümbelek düdük…
Sizi uyaran bir düdük olmalı beyninizin içerisinde. Hadi demeli, tembelliğinize dur demenin vaktidir diye uyarı vermeli. Sizin en çok tembellik yapmak istediğiniz zamanda fütursuzca uyarabilmeli. Haddinizi mi aştınız, bir düdük!
Yazımı tamamlayacağım esnada sol tarafımda bulunan masaya üç kişi oturdu. Kahkahalar, yüksek sesle sohbet.
Onlara bakıp, gülümseyerek kulaklığımı taktım ve telefonumdan mozart’ın en güzel şarkısını açıp dinlemeye başladım. Sonuç: Kahvelerini plastik bardaklara aktartıp gittiler!
Anlayışlı olmak güzeldir, empati ise anlayışlı olmanın nirvanası.
Birbirimizin hayatını kolaylaştırmak için minik bir şeyler yapalım. Ortaya huzur ve mutluluğun büyük bir tablosu çıkacaktır. O tabloya küçük bir dokunuşta sizden olsun.
Sonuçta ne çizerseniz onu görürsünüz…
Çizdikleriniz, dokunuşlarınız kötü mü görünüyor?!
Yılmayın, yıkılmayın, sil baştan…
Kağıt değiştirip yeniden başlayın.
Ve en önemlisi,
Sağlıkla ve neşeyle kalın