6 Şubat sabahı, milletçe uyandığımız kabus, bir nebze olsun hafiflesin özlemindeyiz. Acılar derin ve taze; Öfkeliyiz. Her şeye öfkeliyiz belki; afetin coğrafyamızın gerçeği olmasına bile öfkeliyiz. “Neden böyle oluyor?”, “Tam unutmuştuk!”, “Birkaç işgüzar (!) bilim insanını film/dizi izler gibi seyreder, ciddiye almaz olmuştuk, 24 yıl geçmişti ne de olsa.”
Akdeniz’e özgü ortak bir kültürden bir karakterden bahsedilir. Neşelidir, tatlıdır filan da, vurdumduymazlık da vardır o tanımlamalarda. Derdimiz, illetimiz o mudur acaba?
Doğal veya insan yapımı büyük felaketler, toplumlar için büyük dersler mutlaka barındırır, ülke ölçeğinde veya küresel. Öncelikle, afetle yaşamak, aileden başlayarak eğitimin parçası muhakkak olmalı. Kişi, yaşadığı yerin taşını, toprağını, iklimini, dünyadaki yerini mutlaka öğrenmeli. Bir dönem, ilköğretim müfredatının parçası olan bu konu epeydir unutuldu. Eğitim demişken, üniversitelerimiz sonu liyakata ulaşan yolun en değerli aşaması muhakkak.
Biz, bu defa, deprem başta olmak üzere, ülkemizin tabiat gerçeklerinin oluşturduğu tehdide yönelik toplumsal ve siyasal bir mutabakatla, siyaset üstü bir “afet anayasası” ortaya çıkarabilecek miyiz, zaman gösterecek.
Değiştirilemez bir afet anayasasına veya Anayasamıza değiştirilemez afet hükümleri eklemeye neden ihtiyacımız var açıklayalım. Fay sistemleri, Japonya gibi deprem odaklı yaşantı sürdüreceğimiz bir ortam oluşturmuyor. Yalın ifade ile, her an deprem olmuyor. Dolayısıyla, uzun vadeli plan yapmayı siyaseten tercih etmiyoruz. İmar, inşaat ve şehir planlaması konuları, büyük seçmen kitlesini etkiliyor zira. Sonuç olarak, kesintiye uğramayan, siyaset üstü bir düzenlememiz ezelden beri yok.
Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketi de bize bir afet anayasası hazırlatmaz ise, gelecek kuşaklara yine aynı tarz bir bedel devredeceğiz.
Son olarak, bu büyük acının ardından, geleceğe yönelik planlar bir yana, inşaat süreçlerinin her aşamasındaki suçun ortaya çıkarılıp cezalandırılması da büyük önem taşıyor. “Yine birkaç isim göstermelik hüküm giyer.” algısı ile geçiştirilemeyecek bir felaket yaşıyoruz.
Yaralarımızı saracağımız; bilinç ve ortak akılla geleceğimizi inşa etmeye başlayacağımız günlere çabucak ulaşmak dileğiyle.
Belma ARAL