Dünyayı kasıp kavuran bir salgınla karşı karşıyayız. Bilim insanlarının zamanla yarışmasına rağmen aşının uzun vadede elde edileceği aşikâr.
İnsan sağlığı açısından acımasız olan bu virüs; üretim, ekonomi, sosyal yaşam, sporu, sanat ve saymakla bitiremeyeceğimiz kadar yüzlerce alanın rötar yapmasına neden oldu.
İnsanlar haklı, sen hayatta olmadıkça dünya senin olsa ne yazar. Türkiye’de önemli bir finansal sektörü sevk ve idare eden Futbol Federasyonu aldığı kararla insan sağlığını riske ederek ligleri başlatacağını ilan etti. Hem de birçok futbolcunun test sonucunun pozitif çakmasına rağmen TFF’nin aldığı karar sistemin apaçık yeşil sahalara müdahalesidir.
Bu karar karşısında futbolcu ve teknik kadroların yaptırım gücü bulunmamaktadır, çünkü STK’ları yok. TFF’nin bu kararı üreticiyi (futbolcu ve teknik ekip) emeğinin ve pazarlamasından soyutlamasıdır. Başlangıçtan bu yana, birkaç zengin kulüp yöneticisinin spor işçilerini yani futbolcuları, teknik ekipleri, stat görevlilerini, hakemleri, top toplayıcılarını kendi mal varlığı saymalarının pratiğe yansımasıdır. Çünkü futbol endüstrisi; futbolcu ve teknik kadroyu kulübün mal varlığı sayar, dilediğinde alıp satar, takas eder ve cezalandırıp kovabildikleri bir pazar kölesi olarak görür.
Bu nedenle de 90 dakika boyunca yakın temasın kaçınılmaz olduğu aşikârken, ligleri başlatmak insan sağlığını bilerek ve alenen riske etmektir. Bu karar karşısında sessizliği tercih eden futbolcu ve antrenörlerin bir kısmı iyi para kazanmanın sarhoşluğu nedeniyle mesleki birlikteliği sağlayacak, haklarıyla ilgili mücadele verecek güçlü bir STK oluşturmamakta direnmektedirler. Şu anda değirmenin suyu çarkı çeviriyor, bir süre sonra uykudan uyanınca farkına varacak ama çoook geç olacak…