Bayram geldi! Baharla geldi bu defa. Belki, şekerler ve çikolatalar eskisi kadar revaçta değil. Kan şekerimize dikkat ediyoruz ne de olsa! Misafirlikleri; Türk kahvesi ile ikram edilen nane likörünü; Bayram harçlığını; Güzel kokulu, ütülü mendilleri hatırlayan var mı? Onlar da eskidi tarih oldu belki. Çocuklar kadar, hatır sorulmasını bekleyen yaşlılarımız da sabırsızlıkla beklerdi bu Bayramı. Eskimeyen tek şey, sığınacak huzurlu bir liman arayışıdır. Bayramlar ve özel günler o arayışı canlı tutar.
Gündem akış hızında asla sıkıntı yaşamayan ülkemizde, Bayram öncesi yerel seçim ve geçim konuşuldu tabii. Ülkenin geleceğine dair tavır alan, gençler değildi bu sefer. Emekliler kızmıştı büyük ihtimalle! Alfabedeki tek bir harften fazlasıyla ifade edilen (daha ziyade “baby boomer” ve X) nesillere yayılmış, milyonlarca emekli!
Yerel seçim mesajı, geleceğimizi nasıl etkileyecek? Kestirmek kolay değil. Ancak, ücretle çalışan ve geçinen milyonlar, reaksiyon vermeye devam edecektir. Geçim olmadan, seçim kazanılamaz! Seçimin mesajının siyasi değil, ekonomik olduğu kanaatindeyim. Kazananlara da, bu iş oldu rehavetine kapılmamalarını tavsiye ederim. Geçim için kim ön plana çıkarsa, ibre ondan tarafa dönecektir artık. Çalışkan siyaset ve siyasetçi olacak ülkenin geleceğinde! Hamaset kimden gelirse gelsin karın doyurmuyor.
Gelelim spor gündemine; Tutkuyla sevdiğim tenise dair yazmayı, yorum yapmayı seviyorum. Yine, toprak sezonunu açan profesyonellerimizi ve dünya tenisini takip ederken, gözüm kulağım Fenerbahçe’de idi geçen hafta. Aile boyudur bizde; 50 senelik Fenerbahçeliyim. Kimler geldi kimler geçti! Bu aralar; Çekildik, çekiliyoruz, gençler sahaya filan denilirken, azcık isyan etmişim. Takımımı şu an yönetenlerin bana hissettirip, düşündürdüklerini paylaşayım;
Hani bazı adalet/düzen filmleri vardır. Efsaneleşmiş oyunculukları ile hafızalara kazınan; Al Pacino’nun, “Ve Herkes için Adalet” Başyapıtı gibi veya Paul Newman’ın “Karar” filmi gibi. Seyredersiniz, hayatınız değişir! Günün sonunda, herkes işlerin nasıl yürümekte olduğunu bilir.
Gidişata müdahele etme kahramanlığını, tarih boyunca belki 100 insan gösterebilmiştir. Onları, isim olarak bilir, miraslarını kuşaklardan kuşaklara aktarırız. Çoğunlukla ya canlarından olmuşlardır ya hapiste/sürgünde sonlanmıştır yaşamları.
Bir de, “ara” kahramanlar vardır; Onların sayısı daha çoktur. Adlarını pek bilmeyiz. Sistemden beslenir, sivrilir, zamanı geldiğinde birşeyleri değiştirme çabasına girerler. Hiç yoktan, seyirci olmaktan iyidir yine de, bu kahramanların durumu.
Peki, bir de, Türk usulü ego ile hareket eden; Planı programı karışık; Kahraman olma iddiası taşıyanlar vardır. Onların sayısı hayli fazladır. Kısa vadede, yarattıkları gürültü konuşulur; orta ve uzun vadede hiç bir şey değişmez.
Ülke futboluna baktığımda, spor, yetenek, başarı göremiyorum pek. Her zamankinden fazla laf sanatı ve taraftar atışması mevcut sadece. Kahraman da göremiyorum. Kahraman dediğin, takımını şampiyonluktan şampiyonluğa ulaştırırken; Ülkesini de, Avrupa ve Dünya şampiyonluğu yollarında ilerletir. Çocuklara ve gençlere, futbol oynatıp seyrettirecek ortam için mücadele eder veya.
Düşünerek, keyifle ve huzurla nice güzel Bayramlara.