Hikâyemiz Aslan, Kurt ve Tilkinin hikâyesi…
Hikâye bu ya; Aslan, Kurt ve Tilki bir gün sıkı arkadaş olurlar. Öyleki, bu arkadaşlık birlikte avlanmaya uzayacak kadar pekişir ve ormanda ava çıkmaya karar verirler.
Aslan önde, Kurtla Tilki Aslanın peşinde ormanda ilerlemeye başlar. Hava kararmadan önce bir geyik avlarlar, sonra tavşan, sonra da koca bir zürafa…
Hava kararmaya yakın avlarına bakıp oldukları yere oturup dinlenirken Aslan Kurda sorar: Söyle bakalım bu avları adaletli bir şekilde nasıl bölüştürürsün?
Kurt düşünmeden cevap verir: Tavşan tilkinin, geyik senin, zürafa da benim payım olacak şekilde bölüşürüz…
Cevabı duyan Aslan ayağa kalkıp tek pençe darbesiyle kurdun canını alır.
Ve dönüp tilkiye sorar: Söyle bakalım bu avları adaletli bir şekilde nasıl bölüştürürsün?
Tilki de hiç düşünmeden cevap verir; Efendim önce tavşanı yemekle başlayın midenizi yormasın, gece de geyik yersiniz, sabah öğlene kadar tok tutması için de zürafayı yersiniz.
Aslan bu cevaptan oldukça memnun
Sen ne vakit bu kadar adaletli olmayı öğrendin?
Tilki cevap verir; Efendim yerde ölü yatan kurdu gördüğüm vakit..!
“Eski bir hikâyedir, paylaşayım istedim.”
*****
Muhalefet derken…
Tamam muhalif olmak insanın doğasında var buna söyleyecek bir şey yok ama hiç mi araştırmazsın kardeşim!?
Dün bilindik gazetelerin bazılarında manşetten bir haber;
“8,4 milyonluk makam aracı: ‘Türkiye’ye bu kadar katkısı var mı?'”
Kempo Federasyonu’na ait olduğu iddia edilen 8,4 milyonluk makam aracı gündem oldu. Aracın fotoğrafını paylaşan ………… muhabiri R.A, “Bu federasyonun Türkiye’ye bu kadar katkısı var mı?” diye tepki gösterdi.
Tepki kime?
Gençlik ve Spor Bakanlığına!!!
İyi de kardeşim bu federasyon Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı bir spor federasyonu değilki… Adamlar bütçelerini kendileri buluyorlar isterlerse füzeyle seyahat ederler kime ne? Bu yüzden muhalefet ederken biraz daha dikkâtli araştırma yapmak gerekir değil mi?
Dip Not: Aldığım bir duyuma göre habere konu araç yönetim kurulunda olan bir iş adamına aitmiş.
Gençlik ve Spor Eski Bakanı Suat Kılıç döneminde de benzer bir konu bir vekilimiz tarafından mecliste dile getirilmiş ve deyim yerindeyse ortalık ayağa kalkmıştı! Sonrasında bir köşe yazısı ile Sn. Vekili konuyu araştırmadığı için eleştirmiş, olayın doğrusunu yazmıştım.
Yazımın yayımlandığı akşam aynı milletvekilimiz beni telefonla arayıp biraz serzenişte bulundu, durumu bir kez de telefonda izah ettim ve bu konu bir daha açılmamak üzere kapandı! Üzüldüm tabi ancak bizim meslek benim gözümde zor dikkât ve araştırma isteyen bir meslek.
*****
Gelelim Siyasi Partilerin Spor Komisyonlarına!
Yok, bu konuya daha sonra detaylı giriş yapayım…
*****
Film önerilerim; “Netflix”
(Listeyi bir sonraki köşe yazımda yenileyeceğim)
Kitap önerilerim;
Diğer köşe yazılarımdan seçmeler;