Evet 8 Mart bitti…
Ve “kadın” yılın 364 günkü rutinine geri döndü. Mesajlar alındı, belki çiçek, çikolata alındı, iltifatlar edildi, ne kadar önemli olduğu gün içinde her yerden yazıldı, çizildi, söylendi.
Kadından ne bekliyoruz?
Hiç anne değilmiş gibi işiyle meşgul olmasını, hiç çalışmıyormuş gibi anne olmasını mı?
Eş olmasını, evlat olmasını, komşu olmasını, gelin olmasını, kardeş olmasını…
Bu liste böyle uzar gider…
Kadın ayaklarının üstünde durmalı, çalışmalı diyoruz.
Buna itiraz eden yok.
İş hayatında kadına eşit istihdam, eşit gelir dağılımı diyoruz.
E sanırım bunu da duyan yok..!
Ama bugün halâ işe alımlarda, eğer yeni evliysek, hamileysek, bebeğimiz varsa;
İş görüşmelerinde diğer tüm yetkinliklerimiz erkek adaylardan daha fazla da olsa işe alınmıyoruz! “İstisnalar hariç”
Bize mülakatlarda evlenmeyi düşünüyor musunuz, anne olmayı düşünüyor musunuz gibi sorularla gelindiğinde…
Eğer bu sorulara verdiğimiz cevap tatmin ediciyse, yani evlenmeyi ya da anne olmayı düşünmüyorsak mülakat ilerliyor.
Peki erkek adaylara soruyor mu bu tür sorular?
Hayır…
“Şiddete neden susuyorsun?”
İşe almayan, işe aldığında az maaş veren, kızını okula göndermeyen, evde erkek çocuğuna her şeyi hak görüp, kız çocuğuna yasak koyan birey bu soruyu soruyorsa eğer…
Tüm zamanların mizah ödülünü hak eder..!
“Şiddete neden susuyorsun?”
La havle…