Emir Kunt’un yatçılık kültürünün gelişimi ve yatçılarla ilgili gözlemlerini esprili bir dille paylaştığı yazılarını derlediği üçüncü kitabı ‘Meltemi’ çıktı.
Dalgalı Sohbetler serisinin son kitabı olacak eser için Emir Kunt, “Gelecek nesillere iyi veya kötü tecrübelerimizden bir şeyler aktarabilmek için mümkün olduğunca güncel konulara değinmeden yazmaya çalıştığım yazıları eleyerek derlediğim bu kitap benimde olgunluk dönemim olarak kabul edilebilir” dedi.
İyi bir denizci olmakla iyi bir yatçı olmanın aynı şeyler olmadığını ifade eden Kunt, yeni bir yeri anlatırken okuyanları detaya boğmadan kendi gözünde ve aklında kalanları paylaştığını kaydetti. Yazıları okuyup gidenlerin kendi keşiflerinin önünü tıkamamak gerektiğini ifade eden Kunt’un Meltemi adlı kitabı için yapılan değerlendirmeler ise şöyle:
PUSULASINI ASLA DEĞİŞTİRMEZ
Hakan Aygün: Emir Kunt’un her birini keyifle okuduğum yazılarını topladığı üçüncü kitabına ”Meltemi” adını vermesini şiddetle kınıyorum. Çünkü yazıları pek de ”Meltemi” değil! Meltem yön değiştirerek hafif şiddette eser. Oysa Emir söz konusu ”denizin namusu” olduğunda, pusulasını asla değiştirmez; esti mi ”lodos” gibi eser. Kitabın adını kınıyor, bir sonraki kitabın adı ”Lodoslama” veya ”Lodosname” olmadığı sürece kendisini affetmeyeceğimi bildiriyor, kitabına ”bodoslama” dalıyorum:))
Mustafa Taviloğlu: Denizci kardeşim Emir’in yazıları MELTEM kıvamındadır. Sarar, ürpertir ama çok zevk verir, İzmir Meltemi gibidir.
ÜSLUBU EĞLENCELİ
Ali Boratav: Türkiye tekne parkı geometrik olarak çoğalıyor. Pandeminin de katkısıyla deniz üstünde yaşam inanılmaz yoğunlaşıyor. Türkiye sanki denizcileşiyor. Ama korkarım bir noktayı atlıyoruz: Anayasası’nın 1’inci maddesinde ‘nezaket’ yazan deniz ve denizcilik kültürü diye bir şey var. Yacht Türkiye Dergisi komşum sevgili Emir Kunt eğlenceli üslubuyla; ve hatta bazen sinirlenerek deniz komşularımızı nasıl mutsuz etmeyeceğimizden söz eden yazılarıyla 3’üncü kitabı ‘Meltemi’yi yayınlıyor. Türk denizcilerine ışık tutan anı ve izlenimleri umarım daha uzun yıllar devam eder.
Cem Hakko: Tekne ve denizcilik hakkında söylemek isteyip de söyleyemediğim ne varsa Emir’in kitabında var. Tüm dostlarıma hediye edeceğim. Emir’in yazılarını okuyup da denizcilik sevgisini anlamamanıza imkan yok.. tutkusu çok başkadır. Tekneyi, denizi, maviyi Emir de ben de çok severiz. Ama bunları yazabiliyor olmak, apayrı bir yetenek ister ve Emir bunu gerçekten çok iyi yapıyor.
GÜLÜMSEYEREK OKUYACAKSINIZ
Eyüp Özel: Emsalsiz gözlem yeteneğini muzip bir dille kelimelere dökerek Türk yatçılığının ahval ve şeraitini anlatan Emir Kunt, editörlüğünü yaptığım Yacht Türkiye dergisinde de 10 yılı aşkın süredir yat ve deniz kültürü ekseninde kaleme aldığı eğlendirici ve yönlendirici yazılarıyla okurlarımızın her ay merakla beklediği bir fenomene dönüştü. Benim de büyük keyif aldığım keskin kaleminden çıkan Beyaz Türk Yatçıları ve Armatore kitaplarından sonra Meltemi’yi de gülümseyerek okuyacak ve bilmediğiniz pek çok şeyi öğreneceksiniz.
YACHT TÜRKİYE’NİN HAŞARI ÇOCUĞU
Süha Umar (Fırtına Kuşu): O zamanki adıyla “İzmir Özel Türk Koleji” yıllarımda, İzmir’de, Hatay Caddesi’nin bir altındaki sokakta otururduk. Üst katımızda, yine o tarihlerde -1950’li yıllar- İzmir’de bulunan çok sayıda Amerikalı asker ailelerinden biri oturuyordu. Mavi gözlü, sarışın -sanki Amerikalı illa sarışın olur diye kanun var ABD’de- şirin mi şirin bir kız; bir de yine o kadar sarı, gözleri fıldır fıldır dönen, her an her türlü muzırlığı yapabilecekmiş gibi duran, afacan bir oğulları vardı. Oğlanın okula gittiğini veya okuldan döndüğünü hemen anlardık çünkü elindeki çantayı her basamağa “küüt!” diye atar, katları öyle iner, çıkardı.
Yanımızdaki boş arsaya bir apartman dikiyorlardı. Bir gün dikkatimi çekti. Amerikalı oğlan, kendisini getiren okul taşıtından indiği andan, apartmana girinceye hatta biraz daha sonrasına kadar, inşaatta çalışan ustalar, ameleler işi gücü bırakıyor ve dikkatle oğlanı izliyorlardı. Biraz araştırınca nedenini öğrendim: Amerikalı afacan velet, tam bir “Denis the Menace” idi.
Yaşı benim kadar olanılar, ünlü “Denis the Menace” çizgi romanını anımsayacaklardır. Adı üstünde, “Yedi Bela Denis!”, Her an, her türlü muzırlığı yapar, ortalığı birbirine katardı. Baş etmesi çok zor bir oğlan çocuğu idi yani.
Her mahallenin bir “Denis the Menace”i vardır. YACHT Türkiye Mahallesi’nin ki biz sakinleri birbirimize “Reis” diye hitap ederiz, “Yedi Bela” afacan oğlanı, Emir (Kunt) Reis’tir. Ben kendi hesabıma her sayıyı tatlı bir yürek çarpıntısı ile beklerim. Yok yok, “bakalım yazım nasıl çıkmış?” merakımdan değil. “Acaba Emir Reis yine bana giydirmiş mi?” diye.
Emir Reis’in sağı solu yoktur. Yazıları, tam da YACHT Türkiye’deki köşesinin başlığına uygun, “Dalgalı Sohbetler”dir. O sırada aklına veya oltasına kim, ne takılmışsa, o kıvrak dilinden nasibini alır.
Bir defasında, “Bi sikinos yok!” diyerek, Skinos Adası’na takmıştı ki ben boş bulunup lafa karışmak gafletine düşünce, beni “Skinos Valisi” ilan edivermişti!
Laf aramızda keyifle okunur Emir Reis. İnsan bir sonraki yazısını bekler. Bu kitabını da keyifle okuyacağımdan kuşku duymuyorum.
İyi seyirler Emir Reis. Muzırlığın, hınzırlığın ve keyfin daim olsun ki bizi de kamçılasın, her an tetikte olalım vesselam.
Mücahit Turan (Jabbar): Kelime seçimleri, betimlemeleri ve akıcı anlatımıyla, okurken sizi hikayenin geçtiği yere götürüyor, kalemiyle diyar diyar gezdiriyor adeta. Hoş muhabbet tadı veren keyifli yazılar için teşekkürler Emir abi. Pruvan neta olsun
İYOT KOKUSU
Mehmet Y. Yılmaz: Emir Kunt’un, Yacht Türkiye dergisi için gönderdiği ilk yazısını okuyup, bitirdiğimde yüzümde bir tebessüm asılı kalmıştı. Anlatacağın en sıkıcı konuyu bile ince bir mizah örtüsüne sarıp, sarmalarsan eleştirdiğin insanlar bile sana kızmayı başaramazlar.
Emir’in yazılarında böyle bir tat var. Denizle, tekneyle yakın ilişkisi olan bir çok kişinin farkına bile varmadığı görgüsüzlükleri o fark edip, öyle bir anlatır ki kendinden şüpheye düşersin: Acaba ben de aynı görgüsüzlüğü yaptım mı? Deniz ile ilgili yazılarını okuduğunuzda burnunuza iyot kokusunun geldiğini de hissedersiniz.
Yazarlık da budur zaten: Kendindeki duyguyu, kelimeleri kullanarak okuyana geçirebilme yeteneği. Emir de hem yetenek var, hem de eskilerin tabiriyle velud bir yazar. Okurken, yüzünüzde meltemin tatlı dokunuşuyla, bir teknenin kıçında oturduğunuzu hissedeceğiniz yazılar bunlar.
Kenan Sönmez: Emir, yazı/cizgi işinin büyük ölçüde doğuştan gelen yetenek olduğunun canlı kanıtıdır. Denizcilik ve tekne kültürü ile ilgili yazılarını büyük zevkle okuyorum. Artık sektör yayıncılığının önde gelen yazarları arasında olan Emir’in yeni kitabını da zevkle okuyacağız. Devam kardeşim..
EMİR KUNT KİMDİR?
17 Ocak 1972 yılında İstanbul’da doğdu. Şişli Terakki Lisesi’nden mezun olduktan sonra Bilkent Üniversitesi Turizm Bölümü’ne devam eden Kunt, ardından eğitimini İstanbul Üniversitesi Turizm Bölümü’nde tamamladı. Ayrıca Anadolu Üniversitesi Muhasebe-Finansman Bölümü’nden ön lisans diploması da aldı. Lise yıllarında aile şirketi YKM’de çalışmaya başlayan Kunt, YKM Grubu’nda çeşitli şirketlerde yönetim kurulu üyeliği de yaptı. 2012 yılında aile şirketi YKM’nin satışını gerçekleştirdikten sonra işi ile hobilerini buluşturma gayesi ile Bubago Sport’u kurdu. Denizciliğe olan aşkı çocukluğunun ilk yıllarında babasının teknesinde başlayan ve bir anlamda teknede büyüyen Emir Kunt’un; hobi olarak deniz hayatı üzerine yazdığı yazıları sırasıyla Mavi Yaşam, Motor Boat ve Yacht dergilerinde yayımlandı.