Önder Yılmaz – Salgın sürecinde öğrencilerin 1,5 yıllık öğrenme kaybı, travma ve psiko-sosyal eksiklikleri için özel destek programı uygulanacağını belirten Özer, bu süreçte okullara yönelik eleştirel konuşanlara seslenerek, “AVM’ler ve oteller için de konuşun” dedi.
İzmir depreminden önce yıkılma tehlikesi olan 50 okulu yıktırdıklarını dile getiren Özer, “1 ayla kurtardık yoksa ciddi sıkıntı yaşanacaktı” ifadesini kullandı. Özer, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda bakanlığının 2021 bütçe teklifinin görüşmelerinde milletvekillerinin soru ve eleştirilerine karşılık özetle şunları söyledi:
OKULLAŞMA YÜZDE 14: 2002’de yükseköğretimdeki net okullaşma oranı yüzde 14’tür. Şu anda yüzde 44. Eğer şu anda kötü olarak değerlendirdiğimiz, kalitesiyle ilgili sorunları olduğunu varsaydığımız üniversiteler olmamış olsaydı, net okullaşma oranının yüzde 44’e çıkması mümkün değildi. Bugün kaliteli olduğunu düşündüğümüz tüm üniversiteler başlangıçta çok mütevazı başlangıçlarla kurulmuştur.
NEDEN ACİZİZ?: Uluslararası göstergelerde bile mutabakat sağlayamıyoruz, hayretler içerisindeyim. Yani TIMSS’deki, PISA’daki iyileştirmeleri takdir etmekten neden aciziz? Sanki 2002’den önce TIMSS’de tepedeydik de son 20 yılda düşmeye başladık.
BAŞARI FARKI: Türkiye’nin eğitim sistemindeki en kritik, kök problemi okullar arası başarı farkıdır. PISA’da ortaya çıkan okullar arası başarı farkının kaynağı liselerde değildir, okul öncesinden başlayan bir farktır. Dolayısıyla birinci hamlemiz, sorunun başladığı noktadaki sosyoekonomik seviyesine bakmaksızın tüm vatandaşlarımızın okul öncesi eğitime erişimini artırmak olacak. Okullar arası imkân farklılıkları da azaltılacak.
MESLEKİ EĞİTİM: Ekonomik kalkınma ve iş gücü piyasasına bağımlı en kritik eğitim, mesleki eğitimdir. Mesleki eğitimi biz artık işverenlerimizle birlikte dizayn ediyoruz.
FARKLILIK AZALACAK: Yeni aldığımız öğretmenleri direkt okullara öğretmen olarak başlatmaktan ziyade 3 aylık bir eğitim programından geçirmeyle ilgili yeni bir çalışmamız var. Öğretmenlerin nitelikleri arasındaki farklılıklar azaltılacak. Bunun için, tüm öğretmenlerimize mesleki gelişim, kişisel gelişim ve liderlik eğitimi desteği vereceğiz.
25’İN ALTINDA: 850 bin dersliğimizin yüzde 56’sı yani 476 bin 850 sınıfta öğrenci sayısı 25’in altında. 26 ile 30 arası yüzde 18, 31 ile 35 arasında yüzde 16. Kim ister bir sınıfta kalabalık öğrenci olsun? Örneğin Esenyurt’a 73 okul yapacağız. Boş geçen bir dersimiz de yok.
1 AYLA KURTARDIK: Okul güçlendirme ve yıkımı ertelenmeden yapılıyor. İzmir depremini 1 ayla kurtardık, eğer 50 tane okulu yıkmamış olsaydık ciddi sıkıntı yaşanacaktı. Depremden önce o okullar yıkıldı. Tüm okullarımız nasıl Kovid sürecinde en güvenli yerse, fiziksel olarak depreme en dayanıklı mekânlar.
ÖĞRENME KAYBI: Türkçe, matematik ve fen bilimlerindeki, eğer lisede ise Türkçe, matematik, fizik, kimya, biyolojideki o sınıf seviyesinde olması gereken, bilmesi gereken bilgi, beceri ve yetkinlikleriyle ilgili eksiklikleri belirleyerek destekleme ve yetiştirme kurslarını güncelliyoruz. O sınıflara destekleyici materyallerle ilgili ilave destekler sağlıyoruz. Bir taraftan yüz yüze eğitime devam ederken, bir taraftan da okuma yazmadan, 12’nci sınıf, YSK ve LGS sınavına giren öğrencilere kadar geçmişteki 1,5 yılın hem psikososyal, öğrencilerin travmasıyla ilgili hem de öğrenme kayıplarıyla ilgili ciddi olarak süreci takip ediyoruz. Yeni
paketlerle seferber oluyoruz.
AVM’LERİ DE KONUŞUN
Yüz yüze eğitime devam etmek için 2 aydan beri çırpınıyoruz. Vakalar, okullarla ilgili farklı spekülasyonlar oluyor. Gerçekten, okullarla ilgili çok rahat konuşan toplumuz. Bir akademisyen okulların açılıp kapanmasıyla ilgili görüş serdettiği zaman hangi kitleleri etkilediğini ve bunun gerçekten rasyonel bir politika olup olmadığını düşünmeden çok rahat bir şekilde konuşabiliyor ama aynı refleksi biz AVM’ler için, oteller için göremiyoruz. Okulların kapanmasıyla ilgili hiçbir durum söz konusu değil.
‘Tüm sınıfları kapalı olan tek bir okulumuz yok’
Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, dün akşam CNN Türk’te gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Öğrencilerin ve velilerin Kovid-19 açısından kaygılanması gereken bir durum olmadığını dile getiren Özer, “Sağlık Bakanlığı ile birlikte bu süreci yürütüyoruz. Biz aslında okul veya il, ilçe bazlı bir sistematik geliştirmedik. Bir sınıfta 10 gün içerisinde en az 2 Kovid-19 vakası olursa o sınıfı 14 gün karantinaya aldık. Sağlık Bakanlığımız Bilim Kurulu bunu 10 güne düşürdü. Hatta bir esneklik daha sağlandı. 5 gün içerisinde semptom göstermiyorsa öğrenci velisinin rızasıyla PCR yapıp negatif çıkarsa eğitime geri dönebiliyor. 57 bin 108’i devlet olmak üzere 71 bin 320 okulumuz var. Bugün itibarıyla kapalı olan sınıf sayısı 1721. Sistem kendi kendini kapatana kadar okullar açık olacak. Eğer 850 bin sınıfın tamamı bu prosedür çerçevesinde iki vakayla kapanıyorsa okullar kapanmıştır. Onun haricinde sistem sürekli rutinde. Şu anda tüm sınıfları kapalı olan tek bir okulumuz yok” dedi.