Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü için yayımladığı mesajda, iktidarı cezaevindeki gazetecileri özgür bırakmaya, gazetecilik faaliyetini engellemekten, gazetecileri hedef gösteren, fiziksel saldırıya yol açan nefret söyleminden vazgeçmeye çağırdı.
Emniyet Genel Müdürlüğü’nün, polisin kamusal alanda görevlerini yaparken ses ve görüntü kaydı alanların engellenmesine yönelik genelgesine, “Anayasal bir hak olan basın özgürlüğü yine engellenmiştir. Gazeteciliği değil, şiddeti engelleyin” tepkisini gösterdi.
Açıklamada, iktidarın halkın haber alma hakkını engellediğine dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi:
“TÜRKİYE’DE ÖZGÜR BİR BASINDAN SÖZ EDEMİYORUZ”
İktidarlar Covid 19 salgınıyla mücadele ederken hukukun üstünlüğüne, insan haklarına, basın ve düşünceyi ifade özgürlüklerine de bağlı kalmak zorundadırlar.
Demokratik toplumların vazgeçilmez unsurlarından birisi, halkın haber alma hakkına eksiksiz hizmet edebilen özgür basındır. Medya kuruluşlarının yüzde 90’ının iktidarın denetimi altında olduğu, 12 bin gazetecinin işsiz bırakıldığı, yazdıkları ve düşünceleri nedeniyle haklarında binlerce dava açıldığı, 43 gazetecinin hapishanede olduğu Türkiye’de özgür bir basından söz edemiyoruz.
İktidar denetimi altında olmayan az sayıdaki bağımsız gazete, Basın İlan Kurumu’nun resmi ilan kesme cezalarıyla, televizyon kanalları ise RTÜK’ün yayın durdurma ve para cezalarıyla baskı altında tutulmaya çalışılmaktadır.
“GAZETECİLERİ HEDEF GÖSTERİYOR”
İktidar ile ortaklarının kamu yararına olmayan faaliyetlerini haberleştiren gazeteciler, hedef gösterilmekte, evlerinin, iş yerlerinin önünde saldırıya uğramakta, saldırganlar cezasızlıkla ödüllendirilmektedir. Bakanlar sosyal medya hesaplarından gazeteleri, gazetecileri tehdit etmeyi sürdürmektedir.
Son olarak Emniyet Genel Müdürlüğü’nün genelgesiyle 1 Mayıs’ta polisleri kaydeden kişilerin engellenmesi ve haklarında adli işlem yapılmasına karar verilmiştir. Bu kapsamda 1 Mayıs eylemlerini takip eden gazetecilerin görüntü alması polis tarafından engellenmeye çalışılmış, meslektaşlarımızın zorla telefonlarına, kameralarına el konulup görüntüler sildirilmiştir. Bu genelge Anayasa’ya aykırıdır. Anayasal bir hak olan basın özgürlüğü yine engellenmiştir.
“HER REFORM PAKETİYLE ADALETSİZLİKLER DE BÜYÜMEKTEDİR”
İktidarın özgürlükleri çoğaltacağı iddiasıyla açıkladığı her reform paketiyle adaletsizlikler de büyümektedir. İktidarı, iddia ettiği gibi demokratik bir ülkede yaşıyorsak cezaevindeki gazetecileri özgür bırakmaya, gazetecilere yönelik fiziksel saldırıları engellemeye, sorumlularını bulup cezalandırmaya çağırıyoruz.
Tüm bu olumsuz koşullara karşın, mesleklerinin gerçek ruhuna kendilerini adamış olan gazeteciler, yaşam koşullarını ve özgürlüklerini tehlikeye atarak basın özgürlüğü önündeki engellerin ve sınırlamaların tümüyle ortadan kalkacağı, haberin serbest dolaşımının sağlanacağı güne kadar Türkiye’deki mücadelelerini sürdüreceklerdir.
Gazetecilik mesleğini onuruyla, evrensel ilkelerle yapmaya devam eden tüm meslektaşlarımızı sevgi ve saygıyla selamlıyoruz. Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde meslektaşlarımızla dayanışma içinde olduğumuzu kamuoyunun bilgisine bir kez daha sunuyoruz.