Terörle Mücadele Daire Başkanlığınca hazırlanan raporda terör örgütü PKK/KCK’nın çocukları istismar faaliyetlerinin, kuruluş yıllarından itibaren sürdürdüğü stratejinin bir parçası olduğu belirtildi. Raporda, çocukların eylemlerde kullanılmasının, örgütün silahlı faaliyetlerinin artış gösterdiği 1990’lı yıllarda en üst seviyeye çıktığı ve bugün de bu tutumun devam ettiği kaydedildi.
ÖRGÜTÜN SÖZDE ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERİ AÇISINDAN TEHDİT GÖRÜLMÜYOR
PKK/KCK’nın eleman temini konusunda yaş sınırı gözetmediği aktarılan raporda, Irak’ın kuzeyinde çocuklara silahlı eğitim verilen kampların olduğu, Gara’da bulunan “Tabura Zaroken” adındaki sözde çocuk taburunun sorumluluğunu terörist elebaşlarından Duran Kalkan’ın yaptığı ve sözde örgüt yöneticilerinden Murat Karayılan’ın, çocuk örgüt mensuplarının eğitimleriyle özel olarak ilgilendiği bilgisine yer verildi.
Terör örgütünün, çocukları eylemlerde yoğun olarak kullandığı belirtilen raporda, “Yasal statüleri istismar edilen çocuklar, bilinçli şekilde örgüt içerisine çekilmekte ve kara propaganda amacıyla başta illegal gösteriler olmak üzere sokak eylemlerinde ön saflara itilmektedir. Bu tarz eylemlerle hukuki ehliyetsizliklerinden faydalanılan çocuklar, sabıkalı ve aranır duruma gelmeleri halinde ise örgütün dağ kadrosuna aktarılmaktadır.” denildi.
PYD/YPG’NİN ÇOCUK İSTİSMARI
Terör örgütü PKK/KCK’nın Suriye kolu PYD/YPG’nin, 2012’den itibaren Suriye’nin kuzeyini işgal etmeye başlamasıyla eleman temini noktasında da PKK/KCK ile aynı stratejiyi izlediğine vurgu yapılan raporda, Suriye’deki varlığını sağlamlaştırmak amacıyla militan sayısını artırma ihtiyacı duyan PYD/YPG’nin, tehdit, kaçırma, kandırma, maaş bağlama gibi yöntemlerle veya kimsesiz olmasından yararlanarak küçük yaştaki çocukları sistematik şekilde örgüt saflarına kattığına işaret edildi.
Raporda, sözde çocuk taburlarında silahlı/ideolojik eğitimler verilen çocukların, daha sonra çatışma bölgelerine gönderildiği, çatışmalarda hayatını kaybeden çocukların fotoğraf ve videolarının kara propaganda amacıyla bazı basın-yayın organlarına servis edildiği aktarıldı.
Çocuk örgüt mensuplarına eğitim sonrası teröristbaşının kitapları üzerine yemin ettirildiği tespitine yer verilen raporda, PYD/YPG’nin sözde çocuk taburunda eğitim veren PKK/KCK mensuplarının, terör örgütleri arasındaki bağı gizlemek amacıyla üzerlerine PYD/YPG’nin sözde üniformalarını giydikleri kaydedildi.
PKK’DA ÇOCUKLARA VERİLEN SİLAHLI/İDEOLOJİK EĞİTİMLER TERÖRİST İFADELERİNDE
Raporda, örgütten kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan teröristlerin ifadelerine de yer verildi. 7 Aralık 2018’de teslim olan bir örgüt mensubu, kendisi gibi örgüt içinde faaliyetlerde bulunan çocuklara ilişkin şu aktardı:
“PKK/KCK-PYD/YPG içerisinde 18 yaş altı çocuklar bulunmaktadır. Ben de 17 yaşında gitmiştim. 12-13 yaşlarında çocukların örgüt içerisinde olduğunu bizzat gördüm. Bu çocuklar, ayrı bölgelerde eğitilmektedir. Gara bölgesinde çocuk kampının olduğunu duydum ancak yerini bilmiyorum. Suriye’de Şeddadi bölgesinde 40 kişilik 18 yaş altı çocuğun eğitim gördüğünü biliyorum. Genelde intihar eylemi yapacak kişileri çocuk yaşlarda alarak eğitmektedirler.”
23 Şubat 2020’de teslim olan bir başka terörist ise örgüte katılımını “Okulu bırakıp işe başladıktan sonra ara sıra HDP binasına gidiyordum. Burada tanıştığım bir örgüt mensubu, ‘Eğer örgüte katılırsan zengin olursun ve rahat yaşarsın’ diyerek beni kandırdı. Daha sonra 2 örgüt mensubuyla gelerek beni aldı ve kırsal alana götürdü. Bu şekilde örgüte katıldım.” sözleriyle anlattı.
3 Ağustos 2018’de teslim olan bir örgüt mensubu, örgütsel faaliyetlere dair, “2014 yılının başında Zap kampına bölük komutanı olarak geldim. Burada 12-16 yaşlarında örgüt mensubu şahıslar vardı. Ben bu şahıslara ideolojik ve silahlı olarak eğitimler vermekteydim.” bilgisini verdi. 11 Mart 2020’de teslim olan bir örgüt mensubu, çocuk teröristlere ilişkin şu ifadeleri kullandı:
“Jiyan Garzan kod adlı örgüt mensubu Suriye’nin Kobani (Aynularap) şehrinde bulunan çocuk bölümünde görevlendirildiğimi söyledi. Burası Kobani merkezde bulunan iki katlı iki binadan oluşuyordu. Aileleri ölen ya da ailesi olmayan çocuklara örgütün ideolojisi benimsetiliyor ve bu çocuklar maddi durumu iyi olan örgüt destekçisi ailelere evlatlık olarak veriliyordu.”
TERÖRİSTLER ARASINDAKİ ÇARPIK İLİŞKİLER
Terörle Mücadele Daire Başkanlığınca hazırlanan raporda, “Kadın Örgüt Mensuplarının Örgüt İçerisindeki Durumu”, “Teröristbaşı Abdullah Öcalan ve Örgütün Kadına Bakışı”, “Terör Örgütünde Kadınların Cinsel İstismarı”, “Örgüt Yöneticilerince Gerçekleştirilen Cinsel İstismara İlişkin İfadeler”, “Cinsel İstismara Uğrayan Örgüt Mensuplarının İfadeleri”, “Cinsel İstismara Tanık Olan Örgüt Mensuplarının İfadeleri”, “PKK/KCK Terör Örgütünde Çocuk İstismarı”, “PYD/YPG İçerisinde Çocuk İstismarı”, “Çocuk İstismarı ile İlgili Bağımsız Uluslararası Kuruluşların Tespitleri” ve “Çocuk İstismarı ile İlgili İfadeler” bölümleri yer aldı.
Terör örgütü PKK/KCK içindeki sayıları 1990’lı yıllardan itibaren artan kadın teröristlerin, örgüt tarafından araçsallaştırılan konuların başında geldiği belirtilen raporda, terör örgütünün, silahlı ve ideolojik mücadelenin kritik unsuru olarak gördüğü kadınlara yönelik propagandasını, onları özgürleştireceği iddiasıyla yaptığı kaydedildi. Raporda, örgüt tarafından başlangıçta “özgürleşecek köleler” olarak görülen kadınların, silahlı eylemlerde yer almaya başladıkları 1990’lı yıllarda “yoldaşlar”, intihar saldırılarının öznesi olmaya başladıkları 1996’dan sonra da “tanrıçalar” olarak adlandırıldıkları bildirildi.
CİNSEL TACİZ VE TECAVÜZ
Kadın örgüt mensuplarının, söylem bazında yüceltilmelerine rağmen gerçekte erkek örgüt mensuplarınca küçümsendiği, cinsel taciz ve tecavüze uğradığı ve daha çok “meta” olarak görüldüğü belirtilen raporda, örgütteki bu çelişkileri gören ve uygulamada yaşananlardan rahatsızlık duyan pek çok kadının örgütten kaçma arayışına girdiği aktarıldı. Raporda, örgütün, hedef bölgesinde yaşayan kadınları kendi saflarına çekmek amacıyla özgürlük temasını bir propaganda aracı olarak kullandığına işaret edildi.
Cinselliğin, örgüt içi disiplini sağlama, örgütten kopmaları önleme ve alt düzey örgüt mensupları için gizli bir motivasyon aracı olarak kullanıldığı kaydedilen raporda, terörist başı Öcalan’ın kadınlarla ilgili söylemlerinin, “Zilan” kod adlı terörist Zeynep Kınacı’nın 1996’da Tunceli’de gerçekleştirdiği ilk intihar saldırısı sonrası belirgin şekilde değiştiği ifade edildi.
Bu eylemin ardından Öcalan’ın, kadın örgüt mensuplarını “tanrıçalar” diye nitelendirerek benzer eylemlere teşvik etmeye çalıştığı vurgulanan raporda, şu tespitlere yer verildi:
ENGEL OLACAK BİR GÜÇ YOK
“Terör örgütünde tecavüz olaylarının yaygın olduğu, tecavüze uğrayan kadın örgüt mensuplarının bu duruma ses çıkaramayıp razı olmak zorunda kaldıkları anlaşılmaktadır. Örgüt içinde sorumlu örgüt mensuplarının, örgütteki kızlara cinsel istismarda bulunduğu, bunu engelleyecek bir gücün olmadığı, erkek teröristlerin güçlerinin yettiği kadınlara kolaylıkla cinsel istismarda bulunduğu görülmektedir.
İfadelerde, terör örgütü içerisinde kadınlara yönelik cinsel taciz, istismar ve tecavüz olaylarının yanı sıra hemcinsler arasında yaşanan çarpık ilişkilerin de yaygın olarak yaşandığı beyan edilmektedir. Tecavüz edilen kadın örgüt mensupları arasında çocuk yaşta olanların da bulunduğu, bunlardan bazılarının yaşadıklarını sindiremeyerek intihar ettiği anlaşılmaktadır.”
TESLİM OLAN KADIN TERÖRİSTLER, PKK İÇİNDEKİ TECAVÜZ OLAYLARINI ANLATTI
Raporda, örgütten kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan kadın teröristlerin ifadelerine de yer verildi. Terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim olan bir kadın terörist, ifadesinde PKK elebaşlarından Duran Kalkan’ın, kadın teröristler arasında “biçirpinin (sapık) Abbas” olarak anıldığını dile getirdi.
Güvenlik güçlerine 18 Ocak 2021’de teslim olan bir başka kadın terörist ise örgüt içinde yaşanan tecavüz olaylarına ilişkin şu ifadeleri kullandı: “Cinsel istismar sonucu hamile kalanlar oldu. Eski yıllarda hamile kalan kadınlar direkt idam edilirdi. Ancak son zamanlarda doğum yaptıktan sonra kadınlar tutuklanır, bebekleri de ellerinden alınarak İran ve Irak’ta başka ailelere verilirdi. Üst düzey örgüt mensupları, görünüşte her ne kadar cinsel istismar olaylarına karşı çıktıklarını söyleseler de asıl kendileri bu tür şeyleri yaparlardı.”
2019’da teslim olan bir diğer kadın terörist, şunları anlattı:
“Örgüte katılıp Avaşin bölgesine gittiğim ilk hafta yani ağustos ayının ortalarında ‘Garzan’ kod adlı üst düzey örgüt mensubu bana tecavüz etti. Ben de durumu, Garzan’ın yanında bulunan aynı zamanda sorumlu düzeyde faaliyet yürüten ‘Ruken’ kod adlı örgüt mensubuna anlattım. ‘Ruken’, bu olayı başkalarına anlatmam halinde beni öldürmekle tehdit etti. Ben de korktum, bu olayı kimseye anlatamadım.”
“8 AYLIKKEN SEZARYENLE DOĞUM YAPTIM. KENDİME GELDİĞİMDE ÇOCUĞUMU KAÇIRMIŞLARDI”
Örgütten kaçarak 2018’de teslim olan kadın örgüt mensubu da kendisine yapılanlara ilişkin şunları söyledi: “Andok kod adlı örgüt mensubu tarafından tecavüze uğradım ve yaklaşık 2 ay sonra hamile olduğumu öğrendim. Hamile olduğumu paylaştığımda örgüt, zorunlu olarak doğum yapacağımı ve çocuğumu alacaklarını söyledi. Çocuğu istemediğim için 8 aylıkken sezaryenle doğum yaptım. Kendime geldiğimde çocuğumu kaçırmışlardı. Sonrasında çocuktan herhangi bir haber almadım.”
ÖNCE UYUŞTURUCU SONRA TECAVÜZ
Teslim olan bir başka kadın terörist de “Haseki’de örgütün sözde cezaevinde tutuklu olduğum 2018 yılının mart ayında iki erkek örgüt mensubu gözlerimi bağlayarak beni ıssız bir yere götürdü. Burada bana zorla uyuşturucu iğne yaptılar. Kendime geldiğimde bana tecavüz ettiklerini anladım. Daha sonra bu şahıslardan aldığım silahla iki örgüt mensubunu da öldürdüm.” ifadelerini kullandı.
Raporda, “son yıllarda kadın teröristlerin tecavüz sonucu doğurduğu bebeklerin militan olarak yetiştirilmek üzere Irak’ın Mahmur bölgesindeki ailelere verildiği” tespiti yer aldı.
HEMCİNS TERÖRİSTLER ARASINDAKİ ÇARPIK İLİŞKİLER
17 Şubat 2019’da teslim olan bir örgüt mensubu, hemcins teröristler arasındaki çarpık ilişkiyi şöyle anlattı: “Benimle birlikte eğitim alan ‘Seydo Amed’ kod adlı erkek teröriste, örgütün üst düzey yöneticilerinden olan ‘Mirxvas’ kod adlı terörist tecavüz etti. ‘Seydo Amed’in bu sebeple intihar ettiğini duydum.”
25 Eylül 2018’de teslim olan bir örgüt mensubu ise ifadesinde, terör örgütünün sözde Zap karargahında bir gece İranlı bir örgüt mensubunun, başka bir erkek örgüt mensubuna tecavüz etmeye kalkıştığını belirtti.