İBB Başkanı İmamoğlu, 31 Mart 2019 günü yapılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimlerine ilişkin konuştu.
Sözcü gazetesinden Emin Özgönül’e röportaj veren İmamoğlu, 6 Mayıs’ın yıl dönümünde o gün yaşadıklarını anlattı.
İptal haberini alınca neler hissettiniz?
Sultanbeyli’de iftar sofrasındaydım. Haber gelince tabii üzüldüm. Bu emeğinizin çalınmasının derin üzüntüsüydü. Asıl üzüntüm ise demokrasi kurallarının çiğnenmesiydi. Aslında böyle bir ihtimali düşünmüştüm. Ama böyle bir durum hiç istemediğim bir şeydi. Çünkü bu demokrasinin yara alması demekti. Kazandığım seçimin iptali, demokratik kuralların da çiğnenmesi, demokrasinin yara alması demekti, bunu hiçbir zaman istemedim.
Kollarınızı sıvayıp yeniden kampanyaya başladınız…
İlk seçime göre fark atacağımı da görüyordum. Ben bir milyon civarı tahmin etmiştim, 806 bin oldu. Açık farkla kazanacağımı biliyordum ama demokratik kuralların çiğnenmesini de istemezdim. Sonuç sadece mağduriyet, toplum refleksi değildir. Halk aynı zamanda bir demokrasi dersi de verdi. Bu durum kolay kolay hiçbir ülkede olmaz. Bizim demokrasimizin esas temsilcisi halktır. Halk da cevabını vermişti.
‘Salgın, planlarımızı ve çalışmalarımızı etkiledi’
İmamoğlu, küresel salgının bütün planlarını, çalışmalarını ve ileriye yönelik işlerini etkilediğini kaydetti. “16-17 aydır İstanbul dışına çıkmadım. Umudum, dünyanın bu illetten kısa sürede kurtulması” ifadesini kullandı.
Yaklaşık 22 aydır 16 milyonluk bir şehri yönetiyorsunuz. 22 ayda size göre ‘kesinlikle’ neler oldu?
Aslında çok şey oldu. Her şeyden önce şeffaflık ve itibar dönemi başlattık. Benim en büyük iddiam demokrat bir belediye başkanı olmaktı. Demokrat başkan demek aynı zamanda 16 milyon insanın söz sahibi olması demektir. Bu şehre 22 ayda itibar kazandırdık. Bunun karşılığını da ulusal ve uluslararası düzeyde alıyoruz. Ulaşımdan çevreye, finansa kadar bunu sağladık.
Bugün anketler ne diyor?
Biz içi dolu bir İstanbul faaliyeti içindeyiz ve bunu yarattık. Farklı metotlarla, analizlerle her şeyi de inceliyoruz. Şunu net olarak söyleyebilirim, biz yükselen bir boyuttayız. 23 Haziran’ın da ötesine geçtik. Halkımıza ‘İstanbul senin’ dedik. Halkımızın da desteği bizimle…
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, “Hiçbir şey olmasa bile, biz diyoruz ki kesinlikle bir şeyler oldu” dedi. Seçiminin unutulmazları arasında giren bu sözü nasıl değerlendirdiniz?
Kazandığım seçimi “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu” diyerek türlü iftiralar atarak, her gün yeni bir iddiayı gündeme getirerek, iptal ettirdiler. Bu sözün içi bomboş bir laf olduğu da anlaşıldı. Bizi oy çalmaktan, FETÖ’ye kadar her şeyle suçladılar. Peki bu konularda 2 yıldır bir soruşturma var mı, bir kişi hakkında dava açıldı mı, bir kişi yargılanıp ceza aldı mı? Kime ‘hırsız’ dediniz? ‘Oy çaldılar’ diye iftira attınız? Bu ifadeleri kullananlar tarihe kara bir leke olarak geçmiştir. Şimdi ben de “Hiçbir şey olmasa bile, kesinlikle bir şey oldu” diyenlere şöyle sesleniyorum. İstanbul’da 2 yılda hiçbir şey değil, kesinlikle çok şeyler oldu.