Hemoroidal hastalık tanımının çok açık olmaması nedeni ile gerçek sıklığı ve yaygınlığının belirlenmesinde güçlük çekildiği bilgisini veren Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Fehim Diker, “Literatürde toplum araştırmasına dayanan veriler yüzde 58’den yüzde 86’ya kadar sıklık bildirmiştir. Bu hastalık orta yaşlarda hafif artar ve 65 yaşından sonra sıklığı azalır. Cinsiyet ayrımı göstermez” şeklinde konuştu.
Beslenme ve mesleki şartlara bağlı oluşabiliyor
Hemoroidlerin insan vücudunun normal anatomik elemanları olduğunu, anüsün çıkışında bulunduklarını, iç ve dış olmak üzere iki bölgeye bölündüklerini ifade eden Op. Dr. Fehim Diker şu bilgileri paylaştı:
“Bunlara yastıkçık diyebiliriz. Dışkılama esnasında kan ile dolarlar ve anüs kanalını yaralanmadan korurlar. Hemoroidlerin büyüme sebeplerinin başında fazla ıkınma, kronik kabızlık, lifli gıdalardan fakir beslenme, mesleki nedenlerden dolayı fazla oturma veya ayakta kalma, şişmanlık, ishal, gebelik ve ırsilik gelir. Batın içi basınç artması, karaciğer siroz hastalığı gibi rahatsızlığı olan hastalarda yeniden kendini gösterebilir.”
Kansızlığa neden oluyor
Hemoroidin başlıca şikâyetlerinin nodüllerin büyümesi ve kanama olduğunun altını çizen Op.Dr. Fehim Diker, “Kanama parlak kırmızı renklidir. Uzun sürer ve bazen de aşırı olup kansızlık yaratır.
Genellikle ağrısızdır, dışkılama esnasında ve sonrasında oluşur. Aşırı ıkınma ile kanama artar. Kan tuvalet kâğıdında ve klozet üzerinde görülebilir” ifadelerini kullandı.
Tedaviye başlamadan önce sindirim sistemi değerlendirilmeli çünkü…
Hemoroid hastalarının yüzde 20’sinde ilerleyen zamanlarda ağrı şikâyeti olabileceğini belirten Op.Dr. Fehim Diker şu ifadeleri kullandı:
“Anüsten dışarı çıkan hemoroid nodülleri sümüksü sızıntı oluşturur ve kaşıntı yapar. Ana şikâyeti kanama olan hastalarda tedaviye başlamadan önce iyi veya kötü huylu sindirim sistemi hastalıkları aranmalıdır. Dış hemoroidlerde daha çok kan pıhtılaşması oluşur. İç hemoroidlerde öncelikle sadece kanama olur.”
Hemoroid ameliyatsız geçer mi?
Hemoroidal hastalıkta hastalığın evresine uygun tedavi yapılması gerektiğini vurgulayan Diker, sözlerine şöyle devam etti:
“Ana kural, hastaların yumuşak kıvamda dışkı yapmasını sağlamaktır. Bu amaçla lifli gıdalardan zengin bir beslenme tarzı önerilir. Tahribata yol açan baharat ve alkolden kaçınılmalıdır. Hastaların günde en az 1.5 litre sıvı almaları sağlanır. Tuvalete her gün aynı saatlerde gidilmesi önerilir.
Hastaya ıkınmadan dışkılaması ve çıkan hemoroid nodüllerini hemen yerine koyması öğretilir. Sıcak pansuman ve oturak banyoları yapılması tavsiye edilir. Çeşitli merhemler ve fitiller kullanılır.
Ağızdan ilaçlar verilir. Medikal tedavi ile hemoroidlerin ortadan kalkması ve tam iyileşmesi beklenmemelidir. İlaç tedavisi ile beraber bıçaksız operasyonlara başvurulur.”
Hastanede yatmadan tedavi
Hastaların bıçak altına yatmadan tedavi olabileceği yöntemlerle ilgili de önemli bilgiler veren Op.Dr. Fehim Diker, “Skleroterapi, lastik bant ligasyonu, kızıl ötesi fotokoagülasyon, krioterapi, elektrokoagülasyon, lazer tedavisi ve arter bağlama yöntemi hemoroidin tedavisinde kullanılan bıçaksız operasyonlardır.
Genellikle bu tarz cerrahi dışı yöntemler ayaktan yapılır ve hastanede yatmayı gerektirmez” diye konuştu.
Hemoroid ne zaman ameliyat gerektirir?
Cerrahi müdahalenin diğer yöntemlerin başarısız olduğu durumlarda ve ileri evrelerdeki hemoroid vakalarında uygulandığını dile getiren Op.Dr. Fehim Diker, “Cerrahi yöntemiyle hemoroid nodülleri çıkartılır ve damarlara dikişler atılır.
Ameliyat sonrası ağrı en sık karşılaşılan sorundur ve hastaların ameliyattan kaçınmalarının en önemli sebebidir. Ameliyat sonrası ağrı kesiciler ve dışkılamayı kolaylaştıran ilaçlarla bu sorun giderilebilir. Sıcak oturma banyoları ile tedaviye devam edilir” diyerek sözlerini noktaladı.