Adıyaman’da, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023’teki depremlerde yıkılan ve 72 kişinin hayatını kaybettiği Grand İsias Hotel’e ilişkin 3’ü tutuklu 11 sanık için karar verildi.
Otelin sahibi Ahmet Bozkurt 17 yıl 17 ay, oğlu Mehmet Fatih Bozkurt ise 18 yıl 28 ay 28 gün hapis cezasına çarptırıldı. Sanıklardan Erdem Yıldız’a 17 yıl 17 ay 7 gün, Hasan Aslan’a 15 yıl, Halil Bağcı ve Mehmet Göncüoğlu’na ise 7 yıl 16 ay hapis cezası verildi. Seda Zeren, Şule Özben ve Ulviye Bozkurt ise beraat etti.
Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin zemin katındaki çok amaçlı konferans salonunda yapılan duruşmaya, tutuklu sanıklar Ahmet Bozkurt, Mehmet Fatih Bozkurt ve Erdem Yıldız bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.
Duruşmada, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Başbakanı Ünal Üstel, yaşamını yitiren sporcuların aileleriyle taraf avukatları da hazır bulundu.
Mahkeme heyeti, tutuklu sanık Ahmet Bozkurt ile bir sanık avukatının uzman bilirkişinin dinlenilmesi yönündeki talebini reddetti.
AVUKAT SALONDAN ÇIKARILDI
Mahkeme heyeti, müşteki M.T’ye, salonda bulunan Deniz Can Akpek’in kendisinin avukatı olup olmadığını sordu.
M.T, Akpek ile herhangi bir görüşme yapmadığını ve avukatı olmadığını söyledi.
Mahkeme başkanı, Akpek’in geçen duruşmada M.T’nin avukatıymış gibi savunma yaptığını, bu nedenle hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karar verildiğini belirterek, avukatın salondan çıkmasını istedi.
Akpek’in salondan çıkmasının ardından duruşmaya devam edildi.
“EĞER DEPREM BU KADAR ŞİDDETLİ OLMASAYDI OTELİM YIKILMAZDI”
Tutuklu sanık Ahmet Bozkurt, Türkiye’de ya da KKTC’de hiçbir projede müteahhit olarak yer almadığını, otelin sahibi olduğunu, KKTC’deki en büyük kumarhanenin sahibiyle illiyet bağının bulunmadığını söyledi.
Mahkeme başkanı, sanığı, başka konularda değil 72 kişinin öldüğü otele ilişkin savunma yapması yönünde uyardı.
Depremin ardından enkaz altında kalanlarla değil oteldeki kasayla ilgilendiği yönündeki iddiaları reddeden Bozkurt, bilirkişi raporlarının sipariş üzerine hazırlandığını öne sürerek şöyle dedi:
“Binanın projesini çizen ben değilim, arsa sahibiyim. İşletmesini ben yapıyorum, inkar etmiyorum ama suçlamalar benim müteahhit olduğum, evrakların sahte olduğu yönünde. Devletin hazırladığı evrak sahte olur mu, bakanlıkların kontrolünde, emniyetin kontrolündeyim. Burada sahtecilik söz konusu olamaz. Ben, malımın, evlatlarımın düşmanı mıyım? Eğer deprem bu kadar şiddetli olmasaydı otelim yıkılmazdı.
“Demirci olsam, kalıpçı olsam ben yapardım ama anlamam. En iyi malzeme alındı, biliyorum. Suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum, 55 bin canımızın acısını ben de yürekten yaşıyorum. Birinci sebep şiddetli deprem, onun ortaya koyduğu sonuç. Ben ve evlatlarım inşaattan anlamayız ama en iyi malzeme alınması için ücretleri ödendi. Hiçbir kusurumuz yok bizim, verilen karara saygı duyuyorum ama adaletin terazisinin şaşmayacağına eminim, benim ailemin hiçbir kusuru yok. Yanlış varsa, sahte düzenlenmiş bir şey varsa benim dışında. Ama böyle bir şey olduğuna da ihtimal vermiyorum. Yanlış yapsam herkes görürdü.”
“BU DA BİZİM BİR SINAVIMIZMIŞ”
Tutuklu sanık Mehmet Fatih Bozkurt, otelin yıkılmasında ve 72 kişinin hayatını kaybetmesinde en küçük bir hatasının, kusurunun, yanlışının olmadığını öne sürerek, “Bu da bizim bir sınavımızmış. Ben yeşil pasaport sahibiyim. Kaçacak olsaydım ailemi yanıma alırdım. Hiçbir davadan kaçmadım. Rapordaki aleyhimize olan iddiaları kabul etmiyorum, beraatimi talep ediyorum, takdir mahkemenindir.” diye konuştu.
Tutuklu sanık Erdem Yıldız, mimar olduğunu ancak inşaat mühendisi olarak tutuklu bulunduğunu, dosyadaki evrakın sahte olduğunu öne sürdü, beraatini istedi.
Tutuksuz sanık Halil Bağcı, bu inşaatın yapılmasıyla alakasının olmadığını, inşaata gitmediğini savunarak, yazdığı raporun dosyadaki bilirkişi raporunda doğrulandığını ve suçsuz olduğunu ifade etti.
Tutuksuz sanık Mehmet Göncüoğlu da herhangi bir proje yapmadığını savundu, beraatini istedi.