Bakan Koca, Sağlık Bakanlığı Bilkent Yerleşkesi’nde düzenlenen Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı’nın ardından açıklamada bulundu.
Bilim Kurulu’nda salgının bugüne kadar etkisi, aşılama programı kapsamında karşılaşılan aşı yan etkilerinin durumu ve yerli aşı TURKOVAC’ın Faz 3 çalışmaları olmak üzere üç önemli başlığın ele alındığını aktaran Koca, “Salgını aşı ile aşacağız demiştik. Mevcut gidişat bu hedefe ilerlediğimizi gösteriyor. Zaferden emin ve yakın ama temkinli ve teyakkuzdayız.” diye konuştu.
Kovid-19 küresel salgınının beraberinde birçok zorluğu getirdiğini ve bu durumun dört bölüm halinde ele alınabileceğini aktaran Koca, ilk dönemin salgına hazırlık, karantina ve önlemlerin neler olabileceğiyle ilgili olduğunu belirtti.
Hastalığın ortaya çıktığı günden üç ay sonra ilk vakanın Türkiye’de görüldüğünü, bu aşamada alınan tedbirlerin ülkeye üç ay kazandırdığını anlatan Koca, ikinci bölümün ise tanınmayan bu düşmandan nasıl korunulacağını öğrenmekle ilgili olduğunu ifade etti.
Koca, bu dönemde salgın yönetimi ve çalışma rehberleri ile salgın döneminde kontrollü sosyal hayatın nasıl olabileceğine odaklanıldığını, Hayat Eve Sığar uygulaması ve HES kodunun artık en çok kullanılan araçlara dönüştüğünü dile getirdi.
Üçüncü dönemde ise hastalıkla mücadelenin başladığını vurgulayan Koca, hastaların nasıl tedavi edileceğine odaklanıldığını, Kovid-19 sebebiyle büyük kayıplar verildiğini aktardı. Koca, Türkiye’nin güçlü sağlık altyapısı sayesinde dünyada görülen, koridorlarla hastaların entübe edildiği, oksijen maskeleriyle sıra beklediği görüntülerin oluşmadığını, salgın boyunca altyapı eksikliği yaşanmadığını vurguladı.
“Aşı ile salgından tamamen kurtulmanın eşiğindeyiz”
Sağlık Bakanı Koca, bu süreçte en büyük gururlarının sağlık çalışanları olduğunu, tam bir seferberlikle hastalıkla mücadele edildiğini, salgın yönetiminin en zorlu döneminin de bu günler olduğunu söyledi.
Dördüncü bölümde ise salgının kontrolünün ele alınarak aşılama programının başladığına, salgının gerilediğine dikkati çeken Koca, “Şu an bu aşamadayız ve salgının kısa sürede son bulacağına inancım tam. Kısaca özetlemek gerekirse salgınla karşılaşmadan önlemler aldık, salgından toplumumuzu korumak için tedbirler aldık, hastalık ile mücadele ettik. Şimdi de aşı ile salgından tamamen kurtulmanın eşiğindeyiz.” ifadesini kullandı.
“Salgında ertelenen sağlık hizmetleri sebebiyle yaşadığımız kayıp çok daha büyük”
Hastalıkla mücadelenin yoğun şekilde sürdürüldüğü üçüncü dönemin bazı sonuçları hakkında bilgiler paylaşan Koca, şunları kaydetti:
“Salgın süresince salgından yaklaşık 50 bin insanımızı kaybettik. Salgın sürecinde ertelenen sağlık hizmetleri sebebiyle yaşadığımız kayıp ise bundan çok daha büyük. Örneğin kalp krizi teşhisleri salgın döneminde yüzde 56 azalmasına rağmen kalp krizine bağlı ölümler yüzde 10’dan fazla artış gösterdi. Bu durumun temel sebebi, salgın dışında sağlık hizmetine ulaşımın yavaşlaması ya da vatandaşlarımızın salgın dışındaki sebeplerden hastanelere gitmekten imtina etmeleridir. Benzer birçok hastalığın teşhisinde azalış olurken o hastalığa bağlı kayıplarda artışlar yaşadık.
Kovid-19 ölümlerini Dünya Sağlık Örgütünün belirlediği kriterlere göre tespit edip ’50 bin kaybımız var’ derken dolaylı nedenlerle en az bir bu kadar daha vatandaşımızı kaybettik. Dünya genelinde de durum farklı seyretmedi. Bugün küresel ölçekte en az 3,9 milyon insan Kovid-19 sebebiyle hayatını kaybetti ancak doğrulanmamış vakalar ve sağlık hizmetine erişimin kısıtlanması gibi dolaylı nedenlerle 10 milyonun üzerinde ölümün de Kovid-19 ve onun yıkıcı etkisi olduğu değerlendiriliyor.”
“Gelecek 3 yıl bu hasarı telafi etmekle geçecek”
Koca, “Üzücü olan hastalığı geçirmiş kişileri, hastalığın bıraktığı hasarlar ile neyin beklediği konusudur. Gelecek üç yıl boyunca hastalığı geçirmiş kişilerde ne tür yan rahatsızlıklar çıkacağı tespit edilemese de mevcut ölümlerin 3-4 katı kadar daha kayıp beklendiği belirtilmektedir. Bu son derece hazin, vahim bir tablo ve beklentidir.” diye konuştu.
Koca, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim yaptığımız değerlendirmelerde hastalığı geçirdikten ve tamamen iyileştikten 45 gün sonrasında yaşanan ölüm olaylarını incelediğimizde, özellikle 65 yaş üzeri grupta vefat sayılarının 2 kattan fazla arttığını tespit ettik. Öyle görünüyor ki gelecek 3 yıl bu hasarı telafi etmekle geçecek ancak tüm bu vahim tabloya rağmen umudumuzu diri tutacak, geleceğe güvenle bakmamızı temin edecek güzel gelişmeler de var. Örneğin aşılarımızın hastalık sebebiyle gerçekleşen ölümleri çok önemli ölçüde sınırladığına şahit oluyoruz. Aşı olanlar virüsü kapsa da ölümden ve hastaneye yatıştan korunuyorlar. Aşılanarak salgın küllerini aşacağımız görünüyor.”
Türkiye’nin dünyanın en hızlı aşılama programlarından birini yürüttüğüne işaret eden Koca, “Aşı olsun yeter, günde bir buçuk milyon aşı yapabiliriz dediğimde inanmayanlar vardı, canları sağ olsun. Devletimizin ve güçlü sağlık altyapımızın, kahraman sağlık çalışanlarımızın gücüne güvenin.” dedi.
Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kara’dan aşının yan etkileriyle ilgili bilgilendirme
Bakan Koca’nın bu sözlerinin ardından Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, aşının yan etkilerine yönelik incelemelere ilişkin bilgi verdi.
Türkiye’de aşının yan etkilerinin salgın döneminde çok yakın takip edildiğini, bunun daha önce uygulanan aşılarda da yapıldığını belirten Kara, Aşı Sonrası İstenmeyen Etki İzleme Sistemi çerçevesinde bu bilgilerin düzenli toplanıp değerlendirildiğini, incelemelerin önce her ilde ve ardından Sağlık Bakanlığı merkezinde yapıldığını anlattı.
Prof. Dr. Kara, Türkiye’de uygulanan inaktif ve mRNA Kovid-19 aşılarında şişlik, kızarıklık, ağrı gibi yan etkiler oluştuğunu belirterek, şu bilgileri paylaştı:
“İki aşı arasında bir miktar fark var ama bu yan etkiler her iki aşıda da 24 saatten çok uzun sürmüyor ancak 100 aşı olan kişide değerlendirdiğimizde yaklaşık 8’inde belki de 2 gün kadar en fazlasıyla kolda ağrının devam ettiğini görüyoruz. Ayrıca ‘sistemik’ dediğimiz, yani tüm vücudu etkileyen kas ağrısı, halsizlik, yorgunluk gibi etkiler görülebiliyor. Aşılar arasında bir miktar fark olmakla beraber ancak aşı olanların yüzde 10 ile yüzde 15’inde görülebilen yan etkiler şeklinde. Hem ülkemiz hem de dünyadaki verilerle bunların hiç birinin kalıcı olmadığını, birkaç gün içinde geçtiğini görüyoruz.”
Yan etkiler içinde baş ağrısının çok nadiren, aşı olmuş 250-300 kişide bir görüldüğünü ve üç gün kadar sürdüğünü anlatan Ateş, “Çok ciddi anlamda, gündelik yaşamı etkileyecek kadar yan etki ise çok daha nadir. Hiç görünmüyor değil ama aşı olduktan sonra, aşağı yukarı 1000 ila 1200 kişide bir kişi veya 1000 ila 1200 kişide iki kişi kadar ikinci dozdan sonra 24 saat kadar kendisini ciddi şekilde halsiz ve yorgun hissedip, evden çıkmamayı tercih edebilecek düzeylerde yan etkiler olduğunu görüyoruz.” diye konuştu.
Kara, bu verileri ve sonuçları çok daha detaylı toplayıp tüm dünya ile yayın olarak paylaşmayı istediklerini belirti.