Asistan doktorlar konuştu: ’36 saat nöbet tutuyoruz, iş yükümüz çok fazla, hakarete varan söylemlerle de karşılaşıyoruz’
Hayatına son veren Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi asistan doktoru Mustafa Yalçın’ın ardında mobbing gördüğüne dair mektup bırakması üzerine asistan doktorların iş yükü, zorlu eğitim süreçleri ve mobbing iddiaları bir kez daha gündeme geldi.
Bursa’da önceki gün intihar eden Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde görevli asistan doktor Mustafa Yalçın’ın bıraktığı notta iş yerinde yaşadığı mobbingden bahsettiği iddia edildi. Yalçın’ın ölümü sonrası sağlık çalışanları ‘mobbing cinayettir’ etiketiyle paylaşım yaparak uğradıkları kötü muamelenin son bulmasını istedi.
NTV’nin haberine göre, asistan ve intern doktorlar, kıdemli meslektaşlarının mobbingine maruz kaldıklarından yakınırken, hocalar da ilk yıllarda asistanların karşı karşıya kaldığı nöbet yükünün yıpratıcı olduğunu söylüyor.
‘36 saati bulan çalışma süresiyle karşı karşıya kalabiliyorlar, bunu 5 yıllık bir komando eğitimi gibi düşünün’
İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Tufan Tükek, “Bu komando eğitiminden farklı değil tek farkı uzun süreli olması 5 yıllık bir komando eğitimi gibi düşünün. Hakikaten 36 saati bulan çalışma süreleriyle karşı karşıya kalabiliyorlar. Ertesi gün kısa bir dinlenmeyle tekrar 36 saatlik bir nöbete girmek gerçekten zor. Bunun için çelikten sinirlerinizin olması gerekiyor. Uzmanlık eğitiminde usta çırak ilişkisi çok önemli bir eğitim modeli. Dolayısıyla eğer ustanızla veya büyüklerinizle iyi geçinemezseniz bu işi iyi öğrenemiyorsunuz. Dolayısıyla çocuklar hakikaten kendilerine hakaret edilse sıkıntıya da maruz kalsalar mesleki anlamda gelişmeleri engellenmesin diye bir süre buna da katlanıyorlar. Bu tabii ki olmaması gereken bir şey ama tek tük biz de duyuyoruz bunu, çok sayıda asistan ve klinik var“ dedi.
‘Herkes ayda 150 saat çalışırken asistan 300 saat çalışmamalı’
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Sait Gönen ise, “Burda herkesin empati yapması gerekiyor. Bir asistan ayda 15 nöbet tutamaz, 10 nöbet tutamaz. Nöbet eğitimin bir parçası olması lazım ama insani şartlarda. Herkes ayda 150 saat çalışırken asistan 300 saat çalışmamalı. Tabii ki hocanın tecrübesi bilgi birikimi asistanın eğitiminde son derece önemli ama bunu hiçbirimiz bir silah olarak asistana karşı, stajyer doktora karşı da kullanmamalıyız. Büyük pencereden baktığımızda hepimiz meslektaşız” dedi.
İki dekan da mobbinge uğrayan asistan doktorların önce fakülte yönetimine, çözüm bulamazlarsa tıpta uzmanlık kuruluna şikayetlerini bildirmesi gerektiğini söylüyor.
‘Canıma kast etmeyi düşündüm, aylarca cebimde istifa dilekçemle gezdim’
Milliyet gazetesine konuşan asistan doktorlar ise iş yüklerinin fazla olduğunu söylüyorlar. Antalya’daki bir devlet hastanesinde asistan doktor olan 30 yaşındaki F.D., maruz kaldığı mobbingi şöyle anlattı:
“Cerrahi bölümde asistanlık yapıyorum ve ameliyatlardayım sürekli. Burada inanılmaz bir hiyerarşi var. Özellikle uzmanların ağır psikolojik tacizlerine maruz kalıyoruz. Bu tacizler ağır hakaretlere varabiliyor. Bir uzmanla uzun süredir sıkıntı yaşıyorum. Anabilim dalı başkanımıza söylememe rağmen hiçbir şey yapılmadı. 2-3 hafta önce artık gözümü kararttım ve mobbing davası açacağımı söyledim. Bunun üzerine duruldu. Hayatına son veren doktorun durumunu o kadar iyi anlıyorum ki, inanın ben de o noktaya geldim. Canıma kast etmeyi düşündüm. Aylarca cebimde istifa dilekçemle gezdim.”
‘Bir arkadaşım sırf gördüğü mobbing nedeniyle asistanlığı bıraktı’
Kayseri’de bir hastanede asistan doktor olan 29 yaşındaki E.Ö. ise, “O doktoru çok iyi anlıyorum. Bazen mobbingi iliklerimize kadar hissedebiliyoruz. Bir arkadaşım sırf gördüğü mobbing nedeniyle asistanlığı bıraktı. Hakarete varan söylemlerle karşı karşıya kalıyoruz. 36 saat nöbet tutuyoruz, iş yükümüz çok fazla” dedi.
‘Kıdem mobbingi çok fazla, bu yüzden uzmanlık sınavına çalışmıyorum’
İzmir’de bir devlet hastanesinde çalışan ve “Hastanede yaşadıkları nedeniyle meslekten de yaşamaktan da soğudum” diyen Z.T. şunları söyledi:
“Gerek öğrencilikte gerek internlik sürecinde zorbalıklara maruz kaldım. En acısını ise kadın doğum internliği sürecinde yaşadım. Hemcinsim olan kadın asistanlar yerli yersiz gerekçelerle azarladılar. Kargo teslim almak gibi kendi özel işlerini yaptırıyorlar. Asistanlardan biri benim doğum izlememe ve doğum öğrenmeme engel oldu. Şevkim kırıldı, erkenden tükendim. Kıdem mobbingi çok fazla. Bu yüzden uzmanlık sınavına çalışmıyorum. Çünkü biliyorum ki gideceğim yerde mutlu olmayacağım ve buna dayanacak gücüm yok.”
‘En alttakiler herkesin baskısını omuzlarında hissediyor’
Yıllardır mobbingin sürmesini üniversiteler ve eğitim hastanelerinde kurulmuş olan askeri hiyerarşik düzene bağlayan Almanya Bonn Rheinische Friedrich-Wilhelms Üniversitesi Yenidoğan ve Çocuk Yoğun Bakım Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Soyhan Bağcı, “Bu düzen herkesin işine geliyor. Çünkü en üsttekiler kendilerine mümkün olduğu kadar az sorun yansıtılmasını istiyorlar. O yüzden en baştaki bir altındakine, o kendi altındakine bunu diretiyor. En alttakiler herkesin baskısını omuzlarında hissediyor” ifadelerini kullandı.
‘Rakamlarına baktığımızda en fazla mobbingin sağlıkta olduğunuzu görüyoruz’
Mobbingle Mücadele Derneği Genel Başkanı İlhan İşman, “Alo 170 rakamlarına baktığımızda en fazla mobbingin sağlıkta olduğunuzu görüyoruz. Daha önce de benzer nedenlerden dolayı doktorlar sıkıntı yaşadı. Sağlık sektörü başlı başına stresli bir sektör. Her ne kadar okumuş olsanız da mesleğin getirdiği usta çırak ilişkisi var. Mobbingin birinci sebebi kötü yönetim. İkinci sebep ise kurumsal kültürün oluşmaması. Bir de narsist kişilik yapısı. Özellikle doktorlarda bunu görüyoruz” dedi.
‘Böyle giderse zamanla iyi ve kaliteli cerrah yetiştiremeyeceğiz’
Türk Obezite Cerrahisi Vakfı Başkanı Prof. Dr. Oktay Banlı, intern olarak göreve başlayan kızının meslektaşları tarafından karşı karşıya bırakıldığı ayrımcılıktan yakınmıştı. Prof. Banlı, “Tıp usta çırak ilişkisiyle öğrenilen bir iş. Kalkıp bir ameliyatı, acil müdahaleyi, hasta değerlendirmeyi kitaptan öğrenemezsin. Dolayısıyla sizden daha tecrübeli birinden öğrenmek durumundasınız. Çoğu pratik bilgiyi onlardan öğrenirsiniz. Fakat bunu kötüye kullanmamak gerekir. ‘Her dediğimi yapacaksın, şu kadar nöbet tutacaksın’ gibi. Cerrahide askeri bir düzen var. Hiyerarşik sistemde nöbetler tutuluyor. Dolayısıyla asistanların içerisinde bir hiyerarşi oluşuyor. Önemli olan bunu yapılan işlere yansıtmamak. İşi bu gençlere sevdirmek lazım. Böyle giderse zamanla iyi ve kaliteli cerrah yetiştiremeyeceğiz. Mobbing nedeniyle asistanlığı bırakan pırıl pırıl gençlerimiz var” dedi.