Yaz biterken doğa da sarılara, turunculara bürünüp sıcacık renkli bir görsel şöleni başlatıyor. Sararan, kızaran ve dökülen yapraklar romantik görüntüler oluşturuyor. Dünyanın bazı yerlerinde ise bu renkler şehirlerin simgesel yapıları ya da doğanın farklı güzellikleriyle buluşarak daha da etkileyici bir hale bürünüyor.
İşte dünyanın dört bir yanından en güzel sonbahar manzaralarını sunan yerler…
Bavyera, Almanya
Kendinizi bir peri masalının içinde hissetmek istiyorsanız Almanya’nın Bavyera bölgesi size bu deneyimi yaşatacak en harika yerlerden biri. Özellikle sarp bir tepeye kurulmuş olan, Neo-romantizm mimari stiliyle inşa edilmiş Neuschwanstein Şatosu ve etrafındaki reganrek ağaçların manzarası gerçek olamayacak kadar büyüleyici.
Napa Vadisi, Amerika Birleşik Devletleri
Kaliforniya eyaletindeki Napa Vadisi, dünyaca ünlü lezzetli şarapların üretildiği bir bölge. Üzüm bağlarının sonsuza dek uzanır gibi görünen manzaraları, bitkilerin yaprakları sarardığında güneşi kıskandıracak bir ton alıyor.
Seul, Güney Kore
Güney Kore’nin başkenti Seul’de, sonbaharla birlikte renk değiştiren bitki örtüsü ile zarif tapınakların buluşması göz alıcı bir görüntü yaratıyor. Şehrin kalbindeki Bukhansan Milli Parkı gibi parklarda dolaşmak sonbaharda çok daha keyifli bir hal alıyor.
Bruges, Belçika
Venedik’i andıran ancak ondan çok daha farklı bir ruha sahip Bruges, kanalların yanına sıralanmış taş evleri ve kırmızı yapraklı ağaçlarıyla kusursuz bir romantik sonbahar destinasyonu.
Kaynak: Brandlifemag
New England, Amerika Birleşik Devletleri
Gezegende belki de en harika sonbahar renklerinin ortaya çıktığı yer ABD’nin kuzeybatısındaki bölge. Buradaki ağaç türleri olan akkavaklar ve huş ağaçları sarı; akçaağaçlar ve kızılcık ağaçları ise kıpkırmızı yapraklarıyla eşsiz kontrastlar oluşturuyor. Kasabalardaki beyaz ve kırmızı binalar ise bu manzaraları kartpostal kadar güzel bir hale getiriyor.
Prag, Çekya
Avrupa’nın görsel olarak en çekici şehirlerinden biri olan Prag, sonbaharın renk paletiyle daha da güzelleşiyor. Yumuşak sonbahar ışıkları, şehrin dört bir yanını saran parklara ve Vltava Nehri’ne vurunca Prag masal gibi bir görüntüye kavuşuyor.