Paskalya Adası, dünyaca ünlü taş heykelleriyle bilinir. Bu heykeller “Moai” olarak bilinir.
Yaklaşık 900 tanesi adada dağılmış durumdadır. Paskalya Adası, tarihi ve mistik atmosferiyle gizemli bir cazibe sunuyor.
Kök Adası, özellikle dünyanın en alçak adası olarak bilinir. Su seviyesine çok yakın olan bu ada, denizle arasındaki sınırın belirsizliğini gözler önüne seriyor. Çoğu zaman su altı keşiflerine ev sahipliği yapıyor.
Kök Adası’nın düşük rakımlı yapısı, aynı zamanda çevresindeki iklim değişikliklerinden de etkilenmesini sağlıyor. Denizdeki sıcaklık artışları ve su seviyesindeki yükselmeler, adayı tehdit eden en önemli faktörlerden biridir.
Venedik yakınlarında yer alan Poveglia Adası, kara tarihiyle ürpertici bir üne sahip. Eskiden bir karantina adası olarak kullanılan bu yer, zamanla terk edilmiştir.
Bugün ise terkedilmiş hastaneleri ve tüyler ürperten atmosferiyle keşifseverlerin ilgisini çekiyor. Efsanelere göre, adada bir zamanlar ölülerin cesetleriyle yapılan korkunç deneyler ve ruhların dolaştığına inanılıyor.
Bu ada, yıllarca kömür madenciliği yapılan bir sanayi adasıydı, ancak 1974’te terkedildi. Bugün, devasa beton yapıları ve terkedilmiş binalarıyla, post-apokaliptik bir ortam sunuyor.
Ziyaretçiler, bu terkedilmiş adanın havasını solurken, aynı zamanda sanayinin izlerini ve zamanın nasıl yıkıcı bir etki yarattığını keşfetme fırsatı buluyor.
Antarktika’daki bu volkanik ada, ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunuyor. Sıcak suyun aktığı doğal bir kapalı plajı bulunuyor, bu da bu soğuk kıtanın ortasında tropikal bir kaçış imkanı sağlıyor.
Ada çevresinde terkedilmiş araştırma istasyonları da mevcut. Bu terk edilmiş yapılar, eski bilimsel keşiflerin ve insanların izlerinin hala adada var olduğunu gözler önüne seriyor, adayı keşfederken hem doğal güzelliklere hem de tarihe tanıklık ediyorsunuz.