Kopuz Avrupa Yeşil Mutabakatı’na ilişkin yaptığı açıklamada, dünyanın ciddi bir iklim krizinin eşiğinde olduğunu, sık sık bu konuda uyarılarda bulunduğunu belirtti.
Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre dünya genelinde 2050 yılına kadar gıda talebinin en az yüzde 50 artacağını ifade eden Kopuz, “Gıda arzı ise hem toprakların verimsizleşmesi hem de iklim değişikliği dolayısıyla sürekli azalma eğiliminde. Bu durumda yapılması gereken hem üretim biçimlerimizi ileri teknoloji destekli hale getirmek hem de bunu yaparken en az karbon salınımına yol açmaktır. Aslında son günlerde üzerinde sık sık tartışılan Yeşil Mutabakat meselesinin özü budur. Bir taraftan üretimi artırırken, öte yandan daha az karbon üretmemiz gerekiyor. Aslında bu bir çelişki gibi görülebilir. Yani hem karbon salımınız azalacak hem de üretiminiz artacak. Bu mümkün ama tabii maliyeti yüksek.” değerlendirmesinde bulundu.
Kopuz, hem insanlık hem uygarlık hem de sürdürülebilir ekonomi için bu sorunun çözülmesinin bir ölüm kalım meselesi olduğunu öne sürerek, şunları kaydetti:
“Yenilenebilir enerji kullanarak karbon salınımı düşürülebilir, ileri teknoloji kullanarak da verimlilik artabilir. Ancak her ikisinin de büyük bir maliyeti var. Zaten sorun da burada. Yani ucuz bir enerji kaynağından vazgeçip pahalısını kullanarak karbon salınımını azaltabiliyorsunuz. Ya da büyük Ar-Ge ve teknoloji yatırımları yaparak tarımsal üretimi artırabiliyorsunuz. Mesele bunun bedelini kimin ödeyeceğidir. Uluslararası rekabet ortamında ayakta kalmaya çalışan sanayici ve üreticilerimiz, son zamanlardaki kur avantajının etkisiyle ihracatta rekorlar kırıyor.
Ancak bunun sürdürülebilir olması için gereken yatırımları kendi kaynaklarıyla gerçekleştirmeleri mümkün değil. Konuyla ilgili kapsamlı ve adil destek programlarına ihtiyaç var. Bugüne kadar çevre konusu vicdani bir mesele gibi görülüyordu. Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı yürürlüğe sokmasıyla bu bizim için bir zorunluluk haline geldi. Yani eğer üretim süreçlerimizde karbon salınımını düşüremezsek bunun bedelini ürettiklerimizi ihraç edemeyerek ödeyeceğiz. Bu nedenle temiz enerjili ve yüksek teknolojik üretim bizim için bir zorunluluk haline gelmiştir.”
“Yeşil Mutabakata uyum için geniş katılımlı bir şura düzenlenmesi yararlı olacaktır”
Ali Kopuz, Türkiye’nin Yeşil Mutabakat’a uyum sağlaması için halen tüm bakanlıklar ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının konuyla ilgili toplantılar düzenleyip, bunun üzerine çalıştıklarını aktararak, “Tüm bu çalışmaların derlenip toparlanacağı, sektörlerin durumlarının net olarak belirleneceği ve çözüm önerilerinin üretilebileceği bir platforma ihtiyaç var. Bu nedenle, Yeşil Mutabakat’a uyum yolunda yapılması gerekenlerin net olarak belirlenmesi için geniş katılımlı bir şura düzenlenmesi yararlı olacaktır. Aynı zamanda elde edilen veriler ışığında yeşil dönüşüm için geniş kapsamlı eğitim ve danışmanlık projelerinin başlatılmasının ve güçlü bir destek paketinin hazırlanmasının faydalı olacağını düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin son 20 yılda büyük bir değişim geçirerek bambaşka bir ülke haline geldiğini belirten Kopuz, insanlık tarihi boyunca yaşanan en büyük sorun olmaya aday iklim krizinin çözümünde de Türkiye’nin öncü bir ülke olacağına inancının tam olduğunu, el birliğiyle bu sorunların aşılacağını kaydetti.