Para Politikası Kurulu’nun 6 Mayıs’taki toplantısına ilişkin özet yayımlandı. Özette, nisanda tüketici fiyatlarının yüzde 1,68, yıllık enflasyonun 0,95 puan artışla yüzde 17,14 olarak gerçekleştiği hatırlatılarak yıllık enflasyonun enerji, temel mal ve hizmet gruplarında yükselirken, gıda grubunda düştüğü belirtildi.
Bu dönemde emtia fiyatlarındaki yükseliş eğiliminin sürdüğü, enflasyon üzerinde yakın dönemdeki döviz kuru gelişmelerinin yansımalarının izlendiği ifade edilen özette, “Bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin yıllık enflasyonları artarken, eğilimleri bir miktar iyileşmekle birlikte yüksek seviyelerini korumuştur.” ifadelerine yer verildi.
Özette, gıda ve alkolsüz içecekler grubu fiyatlarının nisanda yüzde 2,13 arttığı, grup yıllık enflasyonun ise 0,46 puan düşüşle yüzde 16,98 olduğu aktarılarak, şunlar kaydedildi:
“Yıllık enflasyon, işlenmemiş gıdada 0,31 puan düşüşle yüzde 14,67’ye, işlenmiş gıdada ise 0,51 puan düşüşle yüzde 19,36’ya gerilemiştir. İşlenmemiş gıda grubunda mevsimsellikten arındırılmış veriler, fiyatların taze meyve ve sebze kaynaklı olarak arttığına işaret etmiş, bu gelişmede sezon geçişine bağlı olarak sebze fiyatlarındaki güçlü artış belirleyici olmuştur. Kırmızı ve beyaz et kalemleri olumsuz ayrışmasına rağmen diğer işlenmemiş gıdada fiyat artışları daha ılımlı gerçekleşmiş, bu gruptaki yüksek baz işlenmemiş gıda yıllık enflasyonunu aşağıya çeken temel unsur olmuştur. İşlenmiş gıda fiyatları aylık yüzde 0,97 oranında artarken, uluslararası fiyatlar katı-sıvı yağlarda etkisini sürdürmüştür. Nisan ayı ile birlikte yeniden yükseliş eğilimine giren uluslararası tarımsal emtia fiyatlarının gıda enflasyonu üzerinde etkili olmaya devam edeceği değerlendirilmektedir.”
Enflasyon beklentileri mayısta artışını sürdürdü
Enerji fiyatlarının nisanda yüzde 0,10 artışla yataya yakın bir seyir izlediği ifade edilen özette, ancak, geçen yıl yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının beraberinde getirdiği düşük baz nedeniyle enerji grubu yıllık enflasyonun nisanda belirgin şekilde yükseldiği kaydedildi.
Özette, temel mal yıllık enflasyonun nisanda yüzde 23,13 olduğu aktarılarak, yıllık enflasyonun dayanıklı mallarda gerilerken, giyim ve ayakkabı ile diğer temel mallarda yükseldiği vurgulandı.
Dayanıklı mal fiyatlarında döviz kuruna bağlı artışların gözlendiği ifade edilen özette, otomobil fiyatlarının bu gelişmede öne çıktığı, mobilya fiyatlarındaki gerilemenin ise sınırlayıcı rol oynadığı kaydedildi.
Özette, hizmet fiyatlarının nisanda yüzde 0,72 yükseldiği, grup yıllık enflasyonunun 0,56 puan artarak yüzde 13,12 şeklinde gerçekleştiği belirtilerek, mayıstaki kapanma ve takip eden dönemdeki olası açılmaya bağlı olarak hizmet enflasyonunda geçici bir dalgalanma gözlenebileceği bildirildi.
Enflasyon beklentilerinin mayısta artışını sürdürdüğü kaydedilen özette, “Cari yıl sonu enflasyon beklentisi 0,69 puan artışla yüzde 13,81 seviyesinde oluşurken, gelecek 12 aya ilişkin beklenti 0,55 puan artışla yüzde 11,81’e, gelecek 24 ay beklentisi ise 0,44 puan artışla yüzde 9,99’a yükselmiştir.” ifadeleri kullanıldı.
Özette, Kovid-19 salgınına bağlı olarak 2020’de sert daralan küresel ekonominin, destekleyici politikalar ve aşılama sürecindeki olumlu gelişmelerin etkisiyle toparlanmaya devam etmekte olduğu hatırlatıldı.
Bu iyileşme sürecinde, özellikle imalat sanayi faaliyeti ve küresel ticaretteki ivmelenmenin belirleyici olduğu belirtilen özette, “Ancak, devam eden aşılama çalışmalarına karşın salgın hastalığın seyrine ilişkin belirsizliklerin sürmesi küresel ekonomiye ilişkin riskleri canlı tutmaktadır.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Özette, son dönemde emtia fiyatlarında yeniden artış gözlendiği kaydedilerek, şunlara dikkat çekildi: “Buna ilaveten, gelişmiş ülkelerde büyüme beklentilerindeki iyileşmeye paralel olarak yükselen küresel enflasyon beklentilerinin uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri önemini korumaktadır. Politika faizlerinin tarihsel ortalamaların oldukça altında seyrettiği gelişmekte olan ülkelerde normalleşme sürecinin başladığı görülmektedir. Uzun vadeli tahvil faizleri gelişmiş ülke para politikalarına ilişkin belirsizliklere ve küresel finansal piyasalarda dalgalanmaya yol açmaktadır. Kurul, küresel enflasyon baskılarının para politikalarında mevcut öngörülerden daha erken bir sıkılaşmaya neden olabileceğine işaret etmiş; küresel finansal piyasalarda veri duyarlılığının ve buna bağlı oynaklıkların artacağı bir döneme girildiği yönündeki görüşünü korumuştur.”
Gelişmekte olan ülkelerin portföy piyasalarına girişlerin bir önceki PPK toplantısından sonraki dönemde, hem borçlanma senedi piyasalarında hem de hisse senedi piyasalarında ılımlı seyrettiği kaydedilen özette, gelişmiş ülkelerde uzun vadeli tahvil faizlerindeki oynaklığın gelişmekte olan ülkelere yönelen portföy akımlarına yönelik riskleri canlı tuttuğu ifade edildi.
Özette, emtia fiyatları ve döviz kuru gelişmelerine bağlı olarak üretici fiyatlarının nisanda da sektörler geneline yayılan yüksek oranlı bir artış kaydettiği, tedarik zincirlerindeki aksaklıklara bağlı arz kısıtları da üretici enflasyonunu olumsuz etkilemeye devam ettiği bildirildi.
Salgından olumsuz etkilenen hizmet sektöründeki bu seyir devam ediyor
Ticari kredilerin yanı sıra bireysel kredilerde de daha ılımlı bir seyrin gözlemlendiği ifade edilen özette, toplam talepte bir miktar yavaşlama görülmekle birlikte, kurulun talep ve maliyet yönlü enflasyonist etkilerin devam ettiği değerlendirmesinde bulunduğu aktarıldı.
Özette, Kovid-19 salgının sınırlayıcı etkilerine rağmen, yurt içi iktisadi faaliyetin güçlü seyrettiği vurgulanarak, şu değerlendirmelerde bulunuldu:
“İmalat sanayi faaliyeti kuvvetli bir ivme sergilemektedir. Nisan ayında mevsimsellikten arındırılmış kapasite kullanım oranı 0,6 puan artarak yüzde 76,2’ye ulaşmış ve salgın öncesi seviyelerine oldukça yaklaşmıştır. Salgın kısıtlamalarına bağlı olarak iç talep bir miktar ivme kaybederken, dış talep gücünü korumaktadır. Nisan ayı PMI verileri, ihracat siparişlerinde artışın sürdüğüne, iç piyasa siparişlerinde ise kısmi bir yavaşlamaya işaret etmiştir.”
Salgın kısıtlamalarından olumsuz etkilenen hizmet sektörlerindeki zayıf seyrin sürdüğü aktarılan özette, “Kartla yapılan harcamalara ilişkin haftalık veriler, hizmet sektörlerinde faaliyetin mart ayında toparlandıktan sonra, nisan ayının ikinci yarısı ile birlikte yeniden sıkılaştırılan salgın tedbirlerinin etkisiyle zayıfladığını göstermektedir.” ifadeleri kullanıldı.
Özette, kurulun 29 Nisan-17 Mayıs 2021 dönemi için açıklanan ilave salgın kısıtlamalarının iktisadi faaliyeti yavaşlatmaya devam edeceğini, ancak bu yavaşlamanın geçen yıldaki kapanma dönemine kıyasla daha sınırlı olacağını değerlendirdiği vurgulandı.
Şubatta tarım dışı istihdamın yatay seyrettiği ve katılım oranındaki artışla toplam ve tarım dışı işsizlik oranlarının 0,7 puan yükselerek sırasıyla yüzde 13,4 ve yüzde 15,3 olarak gerçekleştiği hatırlatılan özette, “Yüksek frekanslı işgücü piyasası verileri, salgın kısıtlamalarının sıkılaştırılması ile birlikte işgücü piyasasındaki iyileşme eğiliminin durakladığına, kısıtlamalardan doğrudan etkilenen ve uzaktan çalışma imkânı daha sınırlı olan sektörlerde iş imkânlarının görece zayıf seyrettiğine işaret etmektedir. İmalat sanayiinde ise istihdam eğilimi gücünü korumaktadır.” ifadelerine yer verildi.
Özette, emtia fiyatlarındaki yükselişe karşın, ihracattaki güçlü artış eğilimi, altın ithalatındaki belirgin gerileme ve finansal koşullardaki sıkılaşmanın etkisiyle kredilerde gözlenen yavaşlamanın cari işlemler dengesinde öngörülen iyileşmeyi desteklediği belirtilerek, şunlar kaydedildi:
“Geçici veriler, nisan ayında altın hariç ihracatın aylık bazda artışını sürdürdüğüne, altın hariç ithalatın ise emtia fiyatlarındaki artışa rağmen gerilediğine işaret etmektedir. Altın ithalatının, ocak ayının ikinci yarısından itibaren kademeli olarak yavaşlayarak nisan ayında tarihsel ortalamasının belirgin olarak altına inmesi dış ticaret dengesini olumlu etkilemiştir. Önümüzdeki dönemde finansal koşullardaki sıkılaşmanın yurt içi talep ve ithalat üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin belirginleşmesiyle dış dengedeki iyileşmenin sürmesi beklenmektedir. Kurul, başta otomotiv olmak üzere bazı sektörlerde yaşanan tedarik sıkıntılarının cari işlemler dengesi üzerinde aşağı yönlü risk unsuru olabileceğine ilişkin değerlendirmesini yinelemiştir. Kurul, iktisadi faaliyetteki toparlanmanın sürekliliği ve finansal istikrar açısından cari işlemler dengesindeki seyrin önemine yaptığı vurguyu korumuştur.”
Para politikasında sıkı duruş sürecek
Özette, para politikası duruşunun, enflasyon görünümüne yönelik yukarı yönlü riskler dikkate alınarak, temkinli bir yaklaşımla enflasyonun kalıcı olarak düşürülmesi ve fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirleneceği kaydedilerek, “Bu doğrultuda politika duruşunun, enflasyon gelişmeleri ve enflasyon beklentileri dikkate alınarak dezenflasyon sürecini en kısa sürede tesis edecek ve orta vadeli hedeflere ulaşıncaya kadar bunun sürekliliğini sağlayacak bir sıkılık düzeyinde belirlenmeye devam edilecektir.” ifadeleri kullanıldı.
Talep ve maliyet unsurlarının, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam ettiği belirtilen özette, parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkilerinin gözlenmeye başladığı bildirildi.
Özette, enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki yüksek seviyeler dikkate alınarak, Nisan Enflasyon Raporu tahmin patikasındaki belirgin düşüş sağlanana kadar para politikasındaki mevcut duruşun sürdürüleceği aktarılarak, “Bu doğrultuda kurul, politika faizini yüzde 19 düzeyinde sabit tutarak sıkı parasal duruşun korunmasına karar vermiştir.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Sıkı parasal duruşun enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve finansal piyasa gelişmeleri bağlamında dışsal ve geçici oynaklıklara karşı önemli bir tampon işlevi göreceği belirtilen özette, TCMB’nin fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edeceği hatırlatıldı.
Özette, enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar politika faizinin, güçlü dezenflasyonist etkiyi muhafaza edecek şekilde, enflasyonun üzerinde bir düzeyde oluşturulmaya devam edileceği kaydedildi.
Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrarın, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin başlaması, döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyeceği aktarılan özette, böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zeminin oluşacağı ifade edildi.
Özette, kredi piyasası ve iktisadi faaliyete ilişkin göstergelerin yanı sıra döviz kuru oynaklığı ve ithalat fiyatlarındaki gelişmeler doğrultusunda enflasyon üzerindeki talep ve maliyet yönlü etkilerin önemini koruduğu belirtildi.
Ticari kredilerin yanı sıra bireysel kredilerde de daha ılımlı bir seyir gözlenmekle birlikte, bu gelişmenin kalıcılığının makroekonomik istikrar açısından yakından takip edildiği bildirilen özette, “Yurt içi talep, uluslararası fiyatlar ve küresel risk iştahına ilişkin görünüm, ödemeler dengesine yönelik dış finansman ihtiyacı kaynaklı riskleri canlı tutmaktadır. Kurul, para politikasında fiyat istikrarı hedefi doğrultusunda finansal istikrara yönelik riskleri de gözeten bir yaklaşım sergilemeyi sürdürecektir.” ifadeleri kullanıldı.
Özette, kurulun, fiyat istikrarının sağlanması için, güçlü bir politika koordinasyonuyla tüm paydaşları içeren bütüncül bir makro politika bileşimine ihtiyaç bulunduğu değerlendirmesini yinelediği, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edeceği vurgulandı.