Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) ve Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Başkanı Emine Erdem, 6 yaşındaki kız çocuğunun evlendirilmesinin sapkınlık ve kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, “Bu toplumsal bir travmadır. 18 yaşından önce evlenen kadınların oranı yüzde 24.2. Erken yaşta evliliklerin bir yasal zemine oturtulup bunu mübahlaştırmak çok korkunç bir şey” dedi.
Şu anda iş dünyasının ana probleminin enflasyon olduğunu vurgulayarak, “Çalışanları enflasyona ezdirmemek gerekiyor. Bu hepimizin topyekûn ayakta kalış mücadelesi. İşverenlerin de çalışanların da birbirini koruyup kollayıp ileriye taşıması gerekiyor” diye konuştu. Emine Erdem ile kadına karşı artan şiddeti ve ekonomideki son gelişmeleri konuştuk.
– Son dönemlerde kadına yönelik şiddet çok arttı ne oldu da bu duruma gelindi?
İstanbul Sözleşmesinden çıktığımızdan bu yana 285 tane kadın cinayeti işlenmiş. Sanki cinnet geçiriliyor gibi bir durum var. Şiddetle yeterli ve etkili mücadele edilmiyor. Yasalar var ama uygulanmıyor. Ailenin korunması ve kadına yönelik şiddete karşı 6284 sayılı yasa var, bunlar da etkili uygulanmıyor. Dileğimiz İstanbul Sözleşmesinin geriye alınması. Yok eğer almıyorsan kadına şiddeti önleyeceksin, önleyemiyorsan Türkiye’nin imza attığı kadına yönelik şiddete karşı BM ve ILO sözleşmelerini uygulamak gerekiyor.
Kadına karşı şiddete yaptırımlarda daha kararlı olmalıyız ve alınan kararları dikkatle izlemek gerekiyor. Kolluk kuvvetleri aldığında devamı gelmeli, bir taraf eksik kalınca mikado taşı gibi devriliyoruz.
Dünyada kadına şiddet yüzde 5 artıyor, bizde yüzde 1500 artıyor. Kadını kendini güvende hissetmezse ne eğitimde, ne istihdamda yer alır. Ne de girişimci olabilir.
BU SAPKINLIK KABUL EDİLEMEZ
– Türkiye 6 yaşında kız çocuğunun evlendirilmesi ile sarsıldı, ne diyeceksiniz?
Bu sapkınlık kabul edilemez. Çok korkunç bir durum, bu toplumsal bir travmadır. Bunun üstünü örtmek halının altına süpürmek değil üzerine gitmek gerekiyor. Kadını geri plana iten, çocuğu istismar eden yapılara karşı durmak gerekiyor. Bu kadının arka plana iten zihniyetin ürünü. Bunun önlenmesi bir devlet politikasını gerektirir. Toplumsal algıların değişmesi gerekiyor. Medeni kanun çok açık 18 yaşına kadar herkes çocuktur. TÜİK’in 2021 aile araştırmasında çok çarpıcı bir rakam var. 18 yaşından önce evlenen kadınların oranı yüzde 24.2. 2019’da evlenmek için 16 yaşında izin çıkarılanlarla ilgili toplam 13 bin 282 dava açılmış. Bunun yüzde 86’sı evlilikle sonuçlanmış. Erken yaşta evliliklerin bir yasal zemine oturtulup bunu mübahlaştırmak çok korkunç bir şey. BM 18 yaşından küçüklerin evlenmesini uygun bulmuyor. Türkiye’nin de bu anlaşmalarda imzası var.
İstanbul sözleşmesi sadece kadınları değil çocukları insanları koruyor. Aileyi koruyor.
GİRİŞİMCİ KADIN ORANI YÜZDE 12.5
– Türkiye’nin kadın girişimci sayıları ile ilgili grafiği nasıl?
2002’de KAGİDER kurulduğunda girişimci kadın oranı yüzde 4’lerdeydi. Sonra yüzde 14’lere çıktı. Ama TÜİK bu yılın üçüncü çeyrek verilerine göre kadın girişimci oranı yüzde 12.5’e düşmüş. 2021’de kadın işveren sayısı 185 bin iken bu sayı bu yıl 166 bine düşmüş. Ekonomik daralma kadın girişimciliğini de daraltıyor. Kadınları işten çıkarıyorlar. Zor işimiz.
Avrupa genelinde kadın girişimcilik oranı yüzde 35’lerde bizde de neden bu oranlar yakalanmasın.
– Girişimcilikte kadınları en fazla neler zorluyor?
Kadının birinci işinin çocuk, yaşlı bakımı ve ev işleri olduğu algısı kadını zorluyor. Finansa ve pazarlara erişim zorluyor. Kadınlar daha fazla eğitilmeli ve karar mekanizmalarında daha fazla yer almalı. Kadın girişimciler için ölüm vadisini uçurum vadisini aşmak için ilk 48 ay çok önemli.
TOPYEKÛN AYAKTA KALMA MÜCADELESİ
– Bu dönemde en çok sıkıntı yaşayan sektörler hangileri, SEDEFED’de üyelerinizden aldığınız şikâyetler özellikle hangi alanlarda yoğunlaşıyor?
Ortak sorun ve ana problem enflasyon. Alım gücünü yeterli seviyeye getirmezseniz sıkıntılar oluyor. Çalışanları enflasyona ezdirmemek gerekiyor. Bu hepimizin topyekûn ayakta kalış mücadelesi. İşverenlerin de çalışanların da birbirini koruyup kollayıp ileriye taşıması gerekiyor. Rusya-Ukrayna savaşı, global dengesizlikler ve resesyon, bunlar en başta ihracatı sıkıntıya sokacak. Tedarik ağlarında kopuşlar var. Dünya kadar krizimiz var.
Kalıcı ve kalifiye çalışan bulmakta da sektörler zorluk çekiyor. EYT’den sonra küçük ve orta boylu işletmelerde yüzde 20 iş gücünde kayıp olursa bu işletmeler nasıl ayakta kalacaklar? Zor süreçler yaşıyoruz.
– EYT hazırlanırken sizin görüşünüz alınmadı mı?
Sivil toplumun gücünü yadsımamak gerekiyor. Kadına şiddet konusunda böyle. Kalkınma planlarını yaparken de böyle. Anayasa yaparken de… Bu işler sadece partilerin işi olmamalı. Toplumdan da gelen talepleri ve gücü yadsımamak gerekiyor.
SIKINTI HAT SAFHADA
– Bir taraftan politika faizi iniyor diğer taraftan yüksek faiz oranına rağmen üretici krediye ulaşamıyor, burada nasıl sorunlar yaşıyorsunuz?
Kredi vadeleri çok kısaldı. Mevcut yapı konusunda sıkıntılar hat safhada. Daha bilime dayalı bir ekonomi sistemi gerekiyor. Belirsizlik herkesi etkiliyor.
– Başta enerji zamları olmak üzere ciddi maliyet artışları da var, nasıl yönetiyorsunuz bunu?
Ülkemiz enerjisinin neredeyse yüzde 75’ini ithal ediyor. Bu korkunç bir şey. Sanayide doğal gazın metreküpü 15 lira, bunun önümüzdeki dönemlerde bu seviyelerde kalmasının ihmali yok. Elektrik ve doğal gazdaki fiyat artışları ister istemez herkesin etkiliyor, alım gücüne kadar hanemizin içine kadar geliyor etkileri. Tüm bu maliyet artışlarına bazı sektörler ne kadar direnecek bu da bilinmez bir denklem. Yenilenebilir enerji konusunda yeni adımlar atmak ve burada daha fazla teşvik çıkarılmalı.
BARIŞ DİLİ OLMALI
– 2023 seçim yılı, ciddi kutuplaşma da var, neler bekliyorsunuz?
Mecliste yüzde 50 kadın kotası olmalı. Kadını göz ardı etmeyen kazanır. Palyatif tedbirlerle ilerlemememiz lazım. Seçime giderken daha şeffaf olmak gerekiyor seçimden sonra neyle karşılaşacağımızı bilmemiz lazım. Güvenli daha özgür ve demokratik herkesi kapsayan bir yapı olmalı. Birbirimize inanmalıyız, güvenmeliyiz, herkesin renklerini, düşüncelerini. çeşitliliğini benimsememiz lazım. Birbirimizin sesini duyup konuşmamız lazım. Kimsenin yaşam tarzına karışmadan birbirini ötekileştirmeden yaşayabileceğimize inanıyorum. İş insanı olarak bir kadın olarak iyi dil istiyorum. Ayrıştırmayan, çeşitliliği kucaklayan bir dil benimseyip seçime gidelim. Daha barışçı bir toplum olalım en büyük temennim bu. Bu toplumun kaybedecek zamanı yok. Toplumsal barış dilini yaygınlaştıralım ki daha iyi bir Türkiye olsun.