Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, İzmir’de düzenlenen 11’inci Türkiye Rüzgar Enerjisi Kongresi’ne katıldı. Kongrede Bakan Varank’ın yanı sıra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Başkanı Mustafa Yılmaz, AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli ve milletvekilleri yer aldı.
WindEurepo CEO’su Giles Dickson ise toplantıya çevrim içi katıldı. Kongrede konuşma yapan Bakan Varank, “Son dönemde göze çarpan gelişmelere baktığımızda, ülkelerin ilk defa enerji verimliliği konusunda yasal olarak bağlayıcı kararlar aldıklarına hatta nükleere veda eden ülkelerin tekrar nükleeri gündemlerine aldıklarına şahitlik ediyoruz. Özellikle Avrupa’nın bu alanda gösterdiği tutumu da biz kendi muhataplarımıza hatırlatıyoruz. Avrupa Birliği bizim en önemli ticaret ortağımız. Enerji alanında ciddi iş birliklerimiz var ama iş zora geldiğinde nasıl iki yüzlü tavırlar sergilendiğini de kürsülerden ifade etmekten çekinmiyoruz. Bir zamanlar nükleer enerjiyi kötü gösterenler, nükleer enerjiye savaş açtıklarını söyleyenler bugün yeni nükleer enerji yatırımları yapacaklarını ilan ediyor. Bir zamanlar Türkiye’ye parmak sallayıp, ‘Kömür santrallerini ne zaman kapatacaksınız?’ diye bizi tehdit edenler, bugün bakıyorsunuz Avrupa’nın göbeğinde hem yeniden kömür çıkarmaya başlamışlar hem de kömür santrallerini birer birer açmaya başlıyorlar. Zor, oyunu bozuyormuş demek ki” dedi.
‘ENERJİ EN KRİTİK GİRDİ’
“Ülkemizin ekonomik ve sosyal refahına sürdürülebilir çözümler sunan rüzgar enerjisi sektörümüzle yakın iş birliğimizi ara vermeden sürdürüyoruz” diyen Bakan Varank, “Güçlü ve sürdürülebilir bir ekonomik büyüme, kullandığınız girdileri ne derece verimli ve rekabetçi şekilde bir araya getirdiğinizle yakından ilişkili. Enerji, belki de en kritik girdi olarak bu denklemde yer alıyor. Büyümek için üretime, üretim için de enerjiye ihtiyacımız var. Eğer enerjide dışa bağımlıysanız, bu durum cari açık, enerji arz güvenliği ve ekonomik kırılganlık gibi başlıca sorunlar olarak karşınıza çıkıyor. Üretimdeki rekabet gücünüz enerjideki potansiyelinizle birebir ilişkili. İşte yenilenebilir enerji kaynakları, enerjide dışa bağımlılığı azaltıp, yerli ve yeşil sanayileşmeye hız kazandırmak için önemli bir alternatif” açıklamasında bulundu.
‘TÜRKİYE DÖRDÜNCÜ BÜYÜK GÜNEŞ PANELİ ÜRETİCİSİ’
Yenilenebilir enerji, enerji verimliliği ve temiz enerji teknolojilerine yönelik çok sayıda yatırımın tüm dünyada hızlandığını belirten Varank, “Sadece 2021 yılında enerji dönüşümüne yönelik yapılan küresel yatırımların büyüklüğü 750 milyar doların üzerinde. Bu yatırımların içindeki en büyük pay ise 350 milyar doların üzerinde yenilenebilir enerji alanında gerçekleşti. Yapılan projeksiyonlar ve ilan edilen taahhütler, rüzgar ve güneş enerjisi kaynaklarına yapılacak yatırımların giderek artacağını gösteriyor. Biz de buradan hareketle fosil yakıtlar sebebiyle dışa bağımlı olmanın dezavantajını, yenilenebilir enerjiden maksimum seviyede faydalanarak avantaja çevirmek istiyoruz. Tam da bu sebeple Türkiye olarak hem güneşte hem rüzgarda kapasitemizi artırmak için adımlar atıyoruz. Türkiye 8 bin gigawattlık güneş paneli üretim kapasite ile dördüncü büyük güneş paneli üreticisi. İnşallah yeni yapılan yatırımlarla seneye üçüncülüğü yakalayacağız. Benzer şekilde geçtiğimiz yıl 1,8 gigawattlık yeni kapasite ile Avrupa’da en çok rüzgar enerjisi gücünü devreye alan 4’üncü ülke olduk. 2002 yılında sadece 19 megavat kurulu rüzgar gücümüz vardı. Şimdi ise 12 gigawattlık rüzgar gücü ile dünyada 12, Avrupa’da 5’inci sıradayız” diye konuştu.
‘DÜNYANIN ÖNDE GELEN RÜZGAR OEM’LERİ ÜLKEMİZE YATIRIM YAPTI’
Türkiye’nin salgın sürecinde gösterdiği performansla dirençli ve esnek bir ekonomiye sahip olduğunu tüm dünyaya kanıtladığını aktaran Varank, şunları kaydetti:
“Uzak Doğu’daki tedarikçiler telefonlarını bile açmazken Türkiye’deki üreticiler tek bir siparişini geciktirmedi. Stratejik konumu ve ortaya koyduğu değer zinciri ile Türkiye, güvenli bir liman, krizlerin üstesinden gelebilen dayanıklı bir ekonomi olarak yatırımcıların gözünde ayrıştı. Çok uluslu şirketler; Türkiye’yi Avrupa, Asya ve Afrika’nın kesiştiği noktada bir araştırma, tasarım, üretim, ihracat ve lojistik merkezi olarak tercih ediyor. Ülkemizde tesisleri olmayan şirketler hızlıca pozisyon almak için satın alma ve birleşmeler yoluyla yatırımlar gerçekleştiriyor. Türkiye, elverişli ve yatırım açısından uygun bir iş ortamına sahip. Öyle ki Enercon, Nordex, Vestas, GE, TPI, LW ve CS gibi dünyanın önde gelen rüzgar OEM’leri ülkemize yatırım yaptı. Ayrıca mühendislik, imalat, kurulum, bakım, geri dönüşüm ve danışmanlık alanlarında da tüm bu üreticilerle ortaklık yapan birçok Türk şirketi ve tedarikçisi bulunuyor.”
‘2022’DE 2 MİLYAR AVRO SEVİYESİNE ÇIKARACAĞIZ’
Rüzgar enerjisi ekipmanı üretiminde Türkiye’de yaklaşık 40 bin kişinin istihdam edildiğini dile getiren Varank, “İşte bu büyük sinerji ile Avrupa’nın en büyük beşinci rüzgar enerjisi ekipmanı üreticisi haline geldik. Firmalarımız uluslararası standartlardaki ürünlerini 45 ülkeye ihraç ediyor. 2021 yılında 1,5 milyar avroyu bulan rüzgar türbini ve ekipman ihracatımızı inşallah 2022 yılında 2 milyar avro seviyesine çıkaracağız. Bu alanlardaki kabiliyetlerimizi çok farklı bir noktaya taşımış olacağız. Yatırımcılara her türlü desteği verip, yurt içi sanayinin gelişmesinde aktif rol oynuyoruz. Yenilenebilir kaynaklara yapılan yatırımların çok hızlı ölçeklenmesi gerekiyor” dedi.
‘9 BİNDEN FAZLA YATIRIM TEŞVİK BELGESİ DÜZENLENDİ’
Son 10 yılda yenilenebilir enerji yatırımları için 9 binden fazla yatırım teşvik belgesi düzenlendiğini kaydeden Varank, şöyle devam etti:
“Bu belgeler sayesinde 170 milyar liralık yatırım yapılırken, 25 binden fazla vatandaşımızın istihdam edilmesinin önü açıldı. Bu yıl, firmalarımızın ihtiyaç duydukları elektrik enerjisini yenilenebilir enerji kaynaklarından temin edebilmeleri için mevzuatımızda düzenleme gerçekleştirdik. Lisanssız faaliyet kapsamında rüzgar ve güneş enerjisine dayalı elektrik üretim tesisi yatırımlarını bölgesel teşvik kapsamına aldık. Bir diğer desteğimiz de enerji ihtisas endüstri bölgeleri. Bugüne kadar Konya-Karapınar, Niğde-Bor ve Karaman endüstri bölgelerini ilan ettik. Kanun değişikliği ile YEKA alanı olarak belirlenen yerler, doğrudan endüstri bölgesi ilan edilebilecek. Böylece sanayicilerimiz, kendi tüketimlerini karşılamak amacıyla bu endüstri bölgelerinde yenilenebilir enerji yatırımları yapabilecekler. Yenilenebilir enerji kaynaklarından üretim yapılabilmesi için OSB mevzuatında da düzenlemeler gerçekleştirdik. GES ve RES kurulum alanları üzerindeki sınırların birçoğunu kaldırdık, yeni finansman mekanizmaları geliştiriyoruz. Enerji teknolojilerinin üretimine yönelik, Ar-Ge ve inovasyon faaliyetlerinin yürütülmesine de Bakanlık olarak özel önem veriyoruz. TÜBİTAK’la yenilenebilir enerji alanında özel sektörün ve akademinin binden fazla Ar-Ge projesine şimdiye kadar 1,2 milyar lira destek sağladık.”
TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi’nde rüzgar, güneş ve hidroelektrik enerji odaklı Ar-Ge projelerinin gerçekleştirildiğini belirten Bakan Varank, “Enerji sektöründe faaliyet gösteren firmalarımızın Ar-Ge ve tasarım merkezlerini, teknoparklarımızdaki firmalarımızı destekliyoruz. Yurt içi üretim kabiliyetlerimiz çağ atladı, dersek herhalde abartmış olmayız. Onun için Türkiye, yenilenebilir enerji sektöründe, üretimde dünyada en önemli oyunculardan bir tanesi haline geldi. Kara üstü türbinlerden çok daha büyük ebatlarda üretilen deniz üstü rüzgar türbinleri için rüzgar sanayimizin şimdiden altyapı çalışmalarını tamamlaması önemli. Küresel Rüzgar Enerjisi Konseyi’nin son raporunda Türkiye’yi deniz üstü rüzgar potansiyeli en yüksek 4 ülke arasında gösterdiğini biliyoruz. Bu noktada, Türkiye’nin karadaki rüzgar enerjisi potansiyelinin yüzde yirmisine ev sahipliği yapan İzmir, deniz üstü yatırımları için de önemli fırsatlar sunuyor. İzmir ve çevresinde ekipman üretimi konusunda geniş bir ekosistem ve tedarik zinciri oluşmuş durumda. İhracatımızın neredeyse yüzde 70’i buradan yapılıyor ve yaklaşık 8 bin kişiye istihdam imkanı sunuluyor” dedi.
‘TÜRKİYE’Yİ KALKINDIRMANIN DERDİNDE OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
İzmir Kalkınma Ajansı’nı da tebrik ederek sözlerini sürdüren Bakan Varank, “Ajansımız büyük ölçekli yatırımların İzmir’e çekilmesinde etkin bir rol oynadı. Şimdi deniz üstü rüzgar teknolojilerinde neler yapabiliriz, bunun için çalışıyoruz. Hem kara hem de deniz üstü rüzgar türbin ekipmanlarında çok daha büyük bir oyuncu haline geleceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın ortaya koyduğu vizyon sayesinde Togg projesi hayata geçirildi. Türkiye olarak biz kendi rüzgar türbini markamızı oluşturabiliriz. Gelin hep birlikte rüzgar tribününde Türkiye’nin markasını oluşturalım, ‘Biz de bu sektörde varız’ diyebilelim. Rüzgar enerjisine yatırım yapmayı konuştuğumuz dönemlerden, artık rüzgar enerjisi ekipmanı üretiminde nasıl birer oyuncu olacağımızı tartışıyoruz. İnşallah çok daha güzel başarıları elde edeceğiz. Hidrojen yatırımları da artık Türkiye’nin el atması gereken alanlar. Profesyonellerin de bunu detaylı tartışması gerekiyor” diye konuştu.
ALTUNYALDIZ: BİZ HAZIRIZ ÇÜNKÜ RESMİ DOĞRU OKUYORUZ
Kongrede konuşma yapan TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız ise “Her alanda olduğu gibi enerjide de çok pozitif ve gerçekten bizleri heyecanlandıran gelişmeler var. Biz enerjiyi artırmaya ve üretmeye çalışıyoruz. Bir taraftan fırsatlar bir taraftan tehditler var. Eğer hazırsanız fırsat gölünde geleceği kurgularsınız. Biz hazırız çünkü resmi doğru okuyoruz. Regülasyonlarımızı zamanında yapıyoruz. İzmir, rüzgar enerjisinde ilklerin şehri olmuş. İlk rüzgar enerjisi santrali burada kurulmuş. İzmir bu alanda bayrağı önde götürüyor. Bunu ehil bir kadroyla ve hazır olmuş bir altyapıyla yönetebilirsiniz. Yenilenebilirde çok ciddi bir altyapıya sahibiz” dedi.
TANCAN: YENİLENEBİLİR ENERJİ YATIRIMLARI KRİZDEN ÇIKIŞ YOLU OLARAK GÖRÜLMEKTE
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tancan da “Enerji sektöründe büyük bir hassasiyetle üzerinde durduğumuz konulardan birisi yenilenebilir enerjinin enerji portföyü içindeki payının artırılmasını temin etmektir. Rüzgar enerjisi yatırımlarını her geçen gün büyüterek enerji sektörümüzün temel unsurlarından birisi olması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ticaret kurallarının ‘net sıfır emisyon’ hedefiyle yeniden yazıldığı enerji sektöründe, yenilenebilir enerjide var olan yükselişin devam edeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Yenilenebilir enerji yatırımları, dünyada yaşanan enerji krizinden bir çıkış yolu olarak görülmektedir. Enerji ihtiyacı her geçen gün artıyor. Tüm dünyanın yaşamakta olduğu enerji krizi kapsamında enerji konusunda kendi kendine yetebilmenin kıymeti çok daha net bir şekilde ortaya çıkmakta. Elektriksel kurulu gücümüzün yaklaşık yüzde 54’ü yenilenebilir enerji santrallerinden oluşuyor” diye konuştu.
ERDEN: TÜRKİYE’NİN RÜZGARI İZMİR’İN RÜZGARI
TÜREB Başkanı İbrahim Erden, son 5 yılda rüzgarın çok önemli bir noktaya gelebileceğini gördüklerini kaydederek, “Kongremizin mottosunu ‘Türkiye’nin Rüzgarı, İzmir’in rüzgarı’ olarak belirledik. İzmir ve Batı Ege bölgemiz işletmedeki 1.742 MW rüzgar enerjisi santralı ve gelişmiş sanayisiyle, rüzgar enerjisi alanında Türkiye’de bayrağı en önde taşıyan ilimiz konumunda. Biz de bu yılı TÜREB olarak ‘Sanayi Yılı’ ilan ettiğimizden bu yıl kongremizi burada yapma kararı aldık. Özellikle son 5 yılda biz sektör profesyonelleri olarak rüzgarın çok önemli bir noktaya geleceğini görüyorduk. Görevlerimizden biri de bu konunun ülkemiz için ne kadar hayati ve gerekli olduğunu her fırsatta, her platformda dile getirmek” dedi.
EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz da rüzgar enerjisi sektörünün önemine dikkat çekerek, “Biz bu sektörle beraber varız” diye konuştu. (DHA)