Pakdemirli, Antalya’nın Aksu ilçesi Kundu Turizm Bölgesi’ndeki bir otelde Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) ve Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) tarafından düzenlenen “Türkiye Hububat Kongresi 2021″e katıldı.
Kongrenin gıda güvenliği başta olmak üzere hububat sektöründeki politikalara yön vereceğine ve sektörün gelişmesine katkı sağlayacağına inandığını aktaran Pakdemirli, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) süreci ve iklim değişikliğiyle gıda güvenliğinin hiç olmadığı kadar önemli hale geldiğini söyledi.
Dünyada tahminen 400 bin civarında bitki türü olmasına rağmen küresel gıda arzının yüzde 75’inin 12 bitki türü ile 5 hayvandan karşılandığını belirten Pakdemirli, buğday, pirinç ve mısırın insan beslenmesinde bitkilerden alınan kalorinin yaklaşık yüzde 60’ını oluşturduğunu dile getirdi.
Hububatın Anadolu topraklarının dünyaya sunduğu en değerli hediyelerden birisi olduğunu vurgulayan Pakdemirli, medeniyetler tarihi kadar eski olan ekmeğin de tarihinin Anadolu’da yazıldığını ifade etti.
Tarım ve Orman Bakanlığı olarak tarımın, en stratejik ürünleri olan hububat ürünlerini, 19 yıldır desteklediklerini ve desteklemeye devam edeceklerini belirten Pakdemirli, şunları kaydetti:
“2050 yılına kadar dünya nüfusunun 10 milyara, Türkiye nüfusunun da 105 milyona ulaşması bekleniyor. Yapılan araştırmalar, bu nüfusu beslemek için bugünkünden yüzde 60 daha fazla gıdaya, bu gıda üretimi için de yüzde 15 daha fazla suya ihtiyacımız olacağını gösteriyor. Bu nedenle hububat, gıda ihtiyacının karşılanmasında kilit rol oynayacak. Dünyada, başta buğday, arpa, mısır ve çeltiğin yer aldığı toplam 2 milyar 290 milyon ton hububat üretimi yapılmaktadır. Bu miktarın 421 milyon tonu ticarete konu olurken, 600 milyon tonu ise stoklanmaktadır.”
Pakdemirli, hububatın bitkisel ürünleri içerisinde en fazla ekiliş alanlarına sahip olduğunu, son 19 yılda sağladıkları destekler ve önemli Ar-Ge çalışmalarıyla hububat verimliliğini önemli seviyede artırdıklarını bildirdi.
Buğdayda verim yüzde 40 arttı
Buğdayda da verimi son 19 yılda yüzde 40 oranında artırdıklarına dikkati çeken Pakdemirli, şöyle konuştu: “Buğdayda yaşadığımız bu başarıyı, çeltik ve mısır üretimindeki artışla taçlandırdık. Mısır ve çeltikte verimde sağladığımız gelişmeler ve üretime yönelik aldığımız tedbirler sayesinde geçen yıl 6,5 milyon ton mısır ve 1 milyon ton çeltik üretimiyle Cumhuriyet tarihinin üretim rekorunu kırdığımızı gururla söylemek istiyorum. Verimlilikteki artışla hububat üretimimiz son 19 yılda yüzde 20, son 3 yıllık dönemde ise yüzde 8 oranında artarak, 37 milyon tona yükselmiştir. İnşallah desteklerimiz ve yeni projelerle hububat üretimimizi daha da yukarılara taşıyacağız.”
Türkiye’nin mevcut potansiyelini etkin kullanmak, planlı üretime geçmek ve tarımsal yeterliliği üst seviyelere çıkarmak için Havza Bazlı Destekleme Modeliyle hububat grubundaki 21 stratejik ürüne destek sağladıklarına değinen Pakdemirli, bu doğrultuda hububat fark ödemesi desteğini ton başına 50 liradan 100 liraya, sertifikalı tohum desteğini 8,5 liradan 16 liraya çıkardıklarını kaydetti.
Ayrıca gübre desteğini de son dönemdeki fiyat artışları nedeniyle bu yıl 20 liraya çıkardıklarını, gelecek yıl için ise 32 lira olarak belirlediklerini aktaran Pakdemirli, hububat grubunda sertifikalı tohum desteklerini ise gelecek yıl üretim sezonu için dekara 24 liraya çıkardıklarını söyledi.
Bu yıl yaşanan tarımsal kuraklığa karşı da üreticilere destek olmak amacıyla hububat ürünlerine yönelik önemli tedbirler aldıklarını anlatan Pakdemirli, yüzde 30 ve üzeri verim kaybı yaşayan çiftçilere dekara 30 ila 100 lira arasında doğrudan destekleme ödemesi yapacaklarını dile getirdi.
Pakdemirli, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile daha etkin regülasyon politikaları yürütmeye başladıklarını, bu politikaların hem üreticiyi memnun ettiğini hem de sürdürülebilir üretime önemli katkı sağladığını ifade etti.
Buğdaya da ayrı bir önem verdiklerine değinen Pakdemirli, “2018 yılından beri buğday için yaptığımız pozitif yaklaşım, çiftçilerimiz tarafından memnuniyetle karşılanmaktadır. Sadece buğday alım fiyatlarında, 2019 yılında yüzde 29, 2020’de yüzde 22, 2021’de ise yüzde 36 artışla, son 19 yılın en yüksek artış oranını sağladık.” diye konuştu.
Dünyada salgın ve küresel ısınmanın etkileri nedeniyle girdi maliyetlerinde önemli dalgalanmalar yaşandığını aktaran Pakdemirli, üreticinin endişelenmesine gerek olmadığını, hasat zamanı geldiğinde ürünlerin değerinde bir fiyat bulacağını söyledi.
Çiftçinin bir karış dahi yeri boş bırakmamasını isteyen Pakdemirli, devlet olarak her zaman desteğe hazır olduklarını bildirdi.
Lisanslı depo kapasitesi 4,5 kat arttı
Pakdemirli, üretim kadar üretilen ürünlerin muhafaza edilmesinin de önemli olduğunu, lisanslı depoculuğun tarım ticaretinin hızla değiştiği dünyada üreticiye, sanayiciye, tüccara kolaylık sağladığını belirtti.
Bakanlık olarak lisanslı depoculuk çalışmalarına büyük hız verdiklerini vurgulayan Pakdemirli, “Sağladığımız teşvikler sayesinde bugün Türkiye genelinde lisanslı depo kapasitesi, son 3,5 yılda 4,5 kat artışla 8,2 milyon ton seviyesine ulaştı.” dedi.
Lisanslı depoculukla Ürün İhtisas Borsalarını birbirinden ayrılmaz bir parçası olarak gördüklerini aktaran Pakdemirli, şöyle devam etti:
“Ürün İhtisas Borsaları, lisanslı depoculuk sisteminin işlerliğini artıran, ürünlerin kayıt altına alındığı, alım satımının yapıldığı, hareketlerinin takip ve kontrol edildiği bir yapı. Bu sisteme dahil olan üretici, ürününü lisanslı depoya teslim ettiğinde kendisine Elektronik Ürün Senedi, kısa adıyla ELÜS veriliyor. Üreticilerimiz bu belgeyle ürünlerini Borsadan istediği zaman satabiliyor, Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden 5 milyon liraya kadar sıfır faizli kredi kullanarak, finansman ihtiyacını karşılıyor. Borsalar sayesinde üreticiler mahsullerini sadece yerel piyasaya değil, ulusal ve uluslararası pazarlara da ulaştırabiliyor. Bu durum, hem rekabeti, hem de kazancı beraberinde getiriyor.”
42 buğday çeşidi ve 19 arpa çeşidi geliştirildi
Pakdemirli, çiftçinin verim oranı yüksek ürün üretmesi ve sanayicinin de istediği kalitede ürün temin etmesi için son 19 yılda tarımsal Ar-Ge’ye gereken önemi verdiklerini belirterek küresel ısınma, iklim değişikliğinin etkilerini en aza indirmek için kuraklığa dayanıklı çeşitlerin geliştirilmesi amacıyla çalışmalar yaptıklarını bildirdi.
Tarımsal Ar-Ge altyapıyı güçlendirerek, kuraklığa toleranslı 42 buğday çeşidi ve 19 arpa çeşidi geliştirdiklerini anlatan Pakdemirli, tarla bitkileri alanında üretilen sertifikalı tohumluk üretimininyaklaşık yüzde 40’ının bakanlık tarafından geliştirilen çeşitlerden olduğunu söyledi.
Hububatta yapılan ıslah çalışmalarında da önemli bir noktaya geldiklerini aktaran Pakdemirli, şu değerlendirmede bulundu:
“Milli ve yerli imkanlarla dünya ve ülkemiz pazarında değişen taleplere uygun, kaliteli çeşitler geliştirerek pazarlıyoruz. Son 19 yılda yaptığımız bitki ıslah çalışmalarıyla verimli, buğday üretiminde yüzde 40, mısır üretiminde yüzde 123, kırmızı mercimekte yüzde 24 ve çeltik üretiminde ise yüzde 30 artırdık. Tabii bu ıslah çalışmalarını yaparken birçok gelişmiş ülkede kullanılan en son teknolojileri kullandığımızı da bilmenizi isterim. Bu teknolojiler sayesinde hedeflediğimiz ıslah çalışmalarını hızlı ve doğru tespitler yaparak kısa sürede tamamlıyoruz. Dünyanın en büyük üçüncü tohum bankasına sahip bir ülkeyiz.”
TARSİM kapsamında sadece tarımsal kuraklık nedeniyle yüzde 60 devlet prim desteğiyle 36,3 milyon lira prim desteği verdiklerini aktaran Pakdemirli, çiftçilere 214 milyon lira hasar tazminatı ödediklerini dile getirdi.
2022’den itibaren ise buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale gibi hububat grubunda yer alan ürünleri kapsayan, Köy Bazlı Kuraklık Verim Sigortasında devlet prim desteğini yüzde 60’dan yüzde 70’e, hasar tazminatının eşik değerini ise yüzde 70’den yüzde 80’e çıkaracaklarını anlatan Pakdemirli, şöyle devam etti:
“Ayrıca buğdayda dolu paketine yüzde 5 prim indirimi yapılacak. Bu yıl ilk defa hayata geçireceğimiz uygulama kapsamında üreticimizin verim ve fiyat kaynaklı risklere karşı, zararını tazmin hakkı doğacak. Bu uygulamanın ismi Gelir Koruma Sigortası’dır. Bu uygulama Avrupa’da ilk defa benim talimatımla ülkemizde başlamıştır. Uygulama kapsamında ekmeklik ve makarnalık buğdayda, üreticilerimiz daha ürünü ekerken gelirini bilecek ve teminat altına alacak. Bu yıl tahıl ambarımız olan Konya’nın Cihanbeyli, Kadınhanı ve Karatay ilçelerinde uygulayacağımız bu sigorta sistemini 2022-2023 üretim sezonunda Konya’nın tamamında, 2023-2024 üretim sezonunda ise tüm Türkiye’de uygulayacağız.”
Pakdemirli, çiftçi ve üreticiyi desteklemenin tek yolunun desteklemeleri artırmak olmadığını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
“Desteklerin yanında yapılması gereken önemli şey, doğru müdahale alımları ve stratejiyi koymak. Müdahale alımlarını etkin kullanmalıyız. Bunu çok etkin bir şekilde uygulamaya koymaya başladık. Gelir koruması da çok önemli. Çiftçi ekimini yapar ve satacağı fiyatı bilirse çok daha güvenerek yapar. Bu yapılamayacak bir şey değil. Gelir Koruma Sigortası ile belli bir fiyat oluşursa çiftçimiz sigorta üzerinden desteklenecek.
Sözleşmeli üretimi de burada konuşmak lazım. Sözleşmeli üretim Türkiye’de var ama istenilen seviyede değil. Şeker pancarında bu iş yürüyor biraz, onun haricinde de ister istemez bir çok konuda da aksaklıklar var. İyi bir yasal düzenlemeyle, iyi çalışılmış bir yasal düzenlemeyle sözleşmeli üretimle Türkiye’deki verimliliği, üretimi artırabileceğimizi, çiftçimizin finansmana olan erişimini artırabileceğimizi düşünüyorum. Bu konuda çalışmalarımızı tamamladık. Şu an Meclis’te. Bir an önce bunların da yasalaşması lazım. Çiftçinin üretim motivasyonunu arttıracak, sanayicinin sürekli olarak ürün almasını sağlayacak, piyasaların da fiyat regülasyonunu kendi kendine yapmasını sağlayacak bir sistem.”
“Yem piyasasında fiyat istikrarını sağladık”
Dünyada yaşanan salgın süreci ve Türkiye’yi etkileyen kuraklığın hububat üretiminde ciddi verim kayıplarına sebep olduğuna dikkati çeken Pakdemirli, dünya hububat piyasalarındaki istikrarsızlık ve Türkiye’deki tarımsal kuraklığın etkisiyle yaşanan üretim eksikliği iç piyasada tüketicileri etkileyecek boyuta ulaşınca gerekli tedbirleri almak durumunda kaldıklarını aktardı.
Bu yılın tüm dünyada gıda ve tarım piyasaları açısından oldukça sancılı geçtiğini, bunun etkilerinin hala hissedildiğini vurgulayan Pakdemirli, “Özellikle arz açığı olan ülkeler stoklarını takviye etmek amacıyla yoğun miktarda alımlar yapıyor. Biz de iç piyasada arz güvenliğini sağlamak için hasat döneminden itibaren stoklarımızı takviye etmeye başladık. Bu kapsamda yem piyasası istikrarı için besici ve yetiştiricilerimizin hammadde tedarikinde sıkıntıya düşmemesini, üretim maliyetlerinin azaltılmasını sağladık. Hasatla birlikte takviye edilen TMO stoklarındaki ürünleri, temmuzdan itibaren satışa açtık ve yem piyasasında fiyat istikrarını sağladık. Bununla birlikte 3,7 milyon ton hububatın piyasaya arzını gerçekleştirerek, yetiştiricilerimizin maliyetlerinde oluşacak ilave 2 milyar lira yükün önüne geçtik.” ifadelerini kullandı.
Pakdemirli, un piyasası istikrarı için ekmeklik buğday satışlarının sürdüğüne değinerek, eylülden itibaren 1 milyon tonun üzerinde ekmeklik buğdayı satışa açtıklarını, yaklaşık 350 firmanın makul fiyat taahhüdü vererek satışlardan yararlandığını söyledi.
Türkiye un ihracatında dünyada birinci
Türkiye’nin un ihracatında dünyada birinci, makarna ihracatında ise ikinci sırada yer aldığı bilgisini veren Pakdemirli, 2002’den bugüne un ihracatının 11, makarna ihracatının 30, bulgur ihracatının 15, irmik ihracatının 5, bisküvi ihracatının ise 4 kat arttığının altını çizdi.
Pakdemirli, 2020’de Türkiye’nin un ihracatının yaklaşık 3 milyon ton, makarna ihracatının 1 milyon 472 bin ton, bulgur ihracatının 283 bin ton, irmik ihracatının 80 bin ton, bisküvi ihracatının ise 535 bin ton olarak gerçekleştiğine dikkati çekerek, “Son 19 yılda toplam 22 milyar dolar tutarında 79 milyon ton buğday ithalatına karşılık, 35 milyar dolar tutarında 89 milyon ton buğday ve mamulleri ihraç ederek, yaklaşık 14 milyar dolar dış ticaret fazlası verdik.” diye konuştu.
Muhalif bir kesimin sürekli ithalatları konuştuğunu anlatan Pakdemirli, şunları kaydetti: “Bunları konuşurken her zaman bizim önümüze Hollanda örneğini getiriyorlar. Hollanda’nın yaklaşık 17 milyar dolar Gayri Safi Tarım Hasılası vardır. Bizim 48 milyar dolar. Yani yaklaşık üç misli. Hollanda’nın yalnız güzel bir tarafı var, 100 milyar dolarlık tarım ürünleri ihracatı yapıyor. Bu ihracatı nasıl yapıyor, 67 milyar dolar ithalat yapıyor. O ürünleri işliyor ve değerli hale getiriyor. Türkiye’de biz toprak kaynaklarımızı ve üretimimizi artıralım. Türkiye’nin lojistik ve üretim avantajını kullanalım. Dünyanın en büyük havalimanına, büyük limanlara sahip olmanın avantajını kullanalım. Siz sanayicilerimiz kapasitelerinizde boşluk yaşamayın. Sadece tarım ürünlerini üreterek değil, onları katma değerli ürünler haline getirerek yapılabilir. Her genel kurula gittiğimde ‘Hollanda’da sizin gibi bir muhalefet olmadığı için yaklaşık 20 milyar dolar ithalatı yapabiliyor.’ diyorum. Böylece ihracatı yapabiliyorlar’ diyorum.”
“Devlet olarak üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz”
Bakan Pakdemirli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tarımı siyaset üstü mesele olarak gördüğünü, önemli yatırımlar yapılmasına vesile olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamlandı:
“Tüm dünya zor zamanlar yaşıyor. Biz devlet olarak üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Herkes hakkaniyetli şekilde para kazanmak durumundadır. Kazanılmadığı an herkes bu işten vazgeçer. Ama regülasyonlar konusunda da özellikle üstümüze önemli bir görev düştüğünü düşünüyorum. Sanayicilerimiz açısından. ‘Bu işlerden kar edelim’ düşüncesi hakkınız. Bu işleri yaparken bir miktar da vatandaşı düşünmeniz gerekiyor. Biz regülasyon konusunda üzerimize düşeni yapacağız. Ben sizlerden fiyat taahhüdü istiyorum ve bu taahhüde sadık kalmanızı özellikle istiyorum. Bu taahhütlere sadık kalmanızla alakalı takipleri Bakanlık ve ilgili kurumlarla sıkı bir şekilde yapacağız. Kasımda TMO stoklarında 1 milyon 70 bin ton hububatı regülasyon için ayırmıştık. Bunun 410 bin tonu ekmeklik buğdaydı. Son piyasa gelişmelerini dikkate alarak hem sanayicinin hem vatandaşın maliyetine katkı sağlamak amacıyla kasım satışlarına 100 bin ton ekmeklik buğday ilave edilmesi talimatı verdim. Hepimize hayırlı olsun.”