Tutuklu gazeteci Assange’ın 50. doğum gününün, ABD’nin Bağımsızlık Günü’nden sadece bir gün öncesine rast gelmesini “çarpık bir ironi” olarak nitelendiren Zizek, “Bu bize ‘Özgürler Ülkesi’ ve Batı demokrasilerinin karanlık yönlerini hatırlatıyor” dedi.
İşte, Zizek’in RT haber portalında yayınlanan yazısından öne çıkanlar:
ABD’NİN EMRİYLE İNEN UÇAK
Suçlu bulunması halinde “175 yıla kadar” hapis cezası alabileceği ABD’ye iadesi talep edilen, Wikileaks’in kurucu ortağı Assange, bugün Londra’daki yüksek güvenlikli Belmarsh Hapishanesi’nde 50.doğum gününü kutluyor.
Atina’dan Vilnius’a giden bir Ryanair uçağı, Belaruslu muhalif eylemci Roman Protasevich‘i gözaltına almak için Minsk’e inmeye zorladığında, bu eylem dünya çapında kınandı. Ancak 2013 yılında Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales‘i taşıyan uçağın da Avusturya’ya inmek zorunda kaldığını, yani Batılı güçlerin de bir zamanlar bu eylemin aynısını yaptığını unutmamalıyız.
Bu eylem, daha önce de Amerikan istihbarat örgütü NSA muhbiri Edward Snowden‘in, Rusya’dan Latin Amerika’ya giden bir gemide olduğunu iddia eden ABD’nin emriyle yapılmıştı.
BATI’NIN ÖZGÜRLÜK PARADOKSU
Assange, Batı demokrasilerindeki bu karanlık tarafının sembolü haline geldi. Yaşamlarımız üzerinde, – eski “totaliter” baskı aygıtlarından çok daha verimli olan – yeni dijital kontrol ve düzenleme biçimlerine karşı mücadelenin bir sembolü…
Pek çok Batılı liberal, Birleşik Krallık ve ABD’den çok daha acımasız ve baskıcı ülkeler olduğuna işaret ediyor. Peki, o halde Assange için ortaya konan bu haykırış nedir? Liberal Batı’da şu anda karşılaştığımız şey, özgürlük duygumuzu bozmadan varlığını sürdüren baskıdır. Assange, özgürlük olarak nitelenen bu özgür olmama paradoksunu ortaya çıkardı.
Bu nedenle Assange’a karşı tüm kirli numaralar kullanıldı; yasadışı cinsel faaliyet iddiasıyla ilgili yanlış suçlamalardan, Londra’daki Ekvador Büyükelçiliği’nin duvarlarına “dışkı” bulaşmasına kadar tüm bu yalanlar topyekun bir itibarsızlaştırmaydı.
Bugün Assange sadece bir sembol değil, son on yılda çok acı çekmiş, bir insan. Bağımsızlık Günü genellikle havai fişekler, geçit törenleri ve aile toplantıları ile kutlanır… Ancak Assange’ın ailesi kesinlikle bir araya gelemeyecek.
ARMSTRONG VE “BAY GORSKY”
Bir efsaneye göre, Amerikalı astronot Neil Armstrong, 20 Temmuz 1969’da Ay’a ilk adımını attıktan sonra, “Bu benim için küçük, insanlık için dev bir adım” demiş ve sözlerine esrarengiz bir biçimde, “İyi şanslar, Bay Gorsky” diyerek devam etmişti. NASA’daki birçok kişi de bunun, rakip Sovyet Kozmonotlarıyla ilgili sıradan bir açıklama olduğunu düşünmüştü.
Armstrong, 5 Temmuz 1995‘teki bir konuşmasında Bay Gorsky’nin üzerindeki gizem perdesini kaldırdı:
Armstrong, 1938’de, henüz bir çocukken, arka bahçede bir arkadaşıyla beyzbol oynamaktadır. Arkadaşı topa vurur ve top, komşuları Bay ve Bayan Gorsky‘nin yatak odası penceresinin yakınlarına düşer. Genç Armstrong topu almak için eğildiğinde, Bayan Gorsky’nin Bay Gorsky’ye, “Seks ha. Demek seks istiyorsun? Ne zaman ki küçük Neil ayda yürür o zaman görürsün seksi” der. Bu olaydan 31 yıl sonra da Armstrong ay yürüyüşünü gerçekleştirir.
“İYİ ŞANSLAR BAY ASSANGE!”
Bu anekdotun ardından, hikayenin Julian Assange versiyonunu hayal ettim. Assange, partneri Stella Morris tarafından hapishanede ziyaret edilmiştir; onları ayıran kalın camın ardından partneri ile yakın temas kurmayı hayal ettiği vakit Morris şöyle demiştir, “Seks! Seks mi istiyorsun? Özgürce New York sokaklarında dolaşıp zamanın kahramanı olarak kutlandığında onu alacaksın!”
Bu, 1938’de bir insanın ayda yürüyeceğini hayal etmekten daha az ütopik değil.
Bu nedenle, tüm enerjimizi bu hedefe ulaşmak için harcamalıyız:
“İyi şanslar, Bay Assange!”