Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik savaşı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in tuzağa düşürüldüğü değerlendirmelerine de neden oldu. Putin’in, Ukrayna’yı kolay lokma olarak gördüğü ancak tuzağa çekildiği tartışmalarını sorduğumuz Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Hasan Ünal, batı bloğunun planlayarak Rusya’yı tuzağa çektiği kanaatinde olmadığını belirterek, “Harekatın başlamasından sonra dünya kamuoyunda kollektif tepkisellik doğdu. Rusya’nın beklediğinden daha fazla yaptırımla karşı karşıya kaldığı da bir gerçek ancak kendi içlerinde bununu planlamasını yaptıklarını düşünüyorum. Ancak bazı dikkat edilmesi gereken hususlar var. Birçok ülke doğalgaz ve petrol tedariki açısından Rusya’ya bağlı. Doğalgaz ve petrolü Katar veya ABD’den getirmek ciddi maliyet artışına neden olacak. Karadeniz ev Akdeniz’deki gaz rezervlerinin çıkartılıp ülkelere dağıtılması kısa vadede mümkün gözükmüyor kaldı ki, Akdeniz’deki potansiyelin düşük olduğu belirtiliyor. Rusya’nın 650 milyar dolar tutarındaki rezervlerinin yarısı yurtdışında. Batı dünyası bu rezervlere el koymaya yönelirse, Rusya İran’a yönelik nükleer silah yaptırım kararından vazgeçeceği gibi, İran’ın nükleer silah üretiminin yolunu açar. Bu durum en çok İsrail’i rahatsız edeceğinden, İsrail ikircikli bir suskunluk içinde” dedi.
‘NATO’dan rahatsızlar’
Almanya’nın Ukrayna’ya silah göndereceğini açıklamasının çok kritik bir hamle olduğuna değinen Prof. Dr. Ünal, “Almanya bu tavrıyla Rus halkını birbirine kenetlenmesine yol açtı. Rus ekonomisinin ağır darbe alacağı muhakkak. Ancak Ruslar’ın neredeyse tamamı NATO’nun genişlemesinden rahatsız. Sosyal medyada adeta ‘Ukrayna savaşı kazandı’ havası estiriliyor. Hatta yakında Putin’in tutuklanıp yargılanacağı gibi mesajlar bile dolaşıyor. Yaptırımlar genişledikçe Avrupa başta olmak üzere birçok ülkenin ekonomisi de bu krizden zararlı çıkacak. Kriz derinleşirse Avrupa’da çatlaklar oluşabilir. Rusya ile Ukrayna mücadelesi uzun soluklu devam edecek olsa da dünya artık yeniden iki kutuplu evreye geçti” diye konuştu.
İki aşamalı plan
Moskova Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi Doç. Dr. İkbal Dürre ise Putin ve Rusya’nın tuzağa düşürüldüğü konusunun tartışıldığının altını çizerken, “Rus halkının ortak görüşü ‘iki kardeş ülke birbirine düşürülmüşse bu tuzaktır’ şeklinde. Rusya için Ukrayna’ya askeri operasyon, daha kötüyü seçmemek anlamını taşıyor. Ruslar, NATO kuşatmasının kırılmaması durumunda birkaç yıl içinde büyük tuzağın avı olacakları düşüncesi hakim. Putin ve Rusya, tüm dünya için yeni bir düzen ve güvenlik konsepti oluşması için başka çaresi olmadığını düşünüyor. Rus yetkililer, NATO’nun Rus ekonomisini çökertmeyi hedeflediğini, bu nedenle tuzağı en başından bozmak için savaşa girildiğini söylüyorlar” ifadelerini kullandı. Doç. Dr. Dürre şöyle devam etti:
1 yıllık strateji
“Rusya’nın A planı, 2-3 gün içinde Ukrayna hükümetinin devrileceği yönündeydi. İlk şok etkisiyle Ukrayna’nın teslim bayrağı çekeceğini düşündüler. Bu olmayınca B planı devreye alındı. Birkaç haftaya yayılmış, sonunda zaferle sonuçlanacak bir planları olduğunu söylüyorlar. Ruslar, Zelenski devrildiğinde reel politik açıdan tablonun değişeceğinden eminler, kendilerine bağlı veya NATO karşıtı yönetim olmadan geri adım atmaz. Rusya, ekonomik açıdan zorlansa da bir yıl yaptırım ve ambargolara dayanacak stratejiyi hazırladı.”
‘NATO savaşın tarafı olmayacak’
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Ukrayna’da çatışmanın tarafı olmayacaklarını belirterek asker göndermeyeceklerini açıkladı. Polonya’daki NATO üssünde Devlet Başkanı Andrzej Duda ile birlikte düzenlediği basın toplantısında konuşan Stoltenberg, tarihte ilk kez NATO Mukabele Kuvveti’ni aktif hale getirdiklerini belirterek “NATO bir savunma ittifakıdır ve topraklarımızı sonuna kadar müdafaa edeceğiz. Rusya ile savaş niyetimiz yok. NATO çatışmanın parçası olmayacak” dedi. Askeri müdahalenin önünü açmamak için Ukrayna’ya herhangi bir savaş uçağı gönderilmeyeceğini vurgulayan Stoltenberg, Rusya’yı savaşı derhal durdurmaya ve barış müzakereleri için masaya oturmaya çağırdı.
Mert İnan – Milliyet