Açılan davalarla su yüzüne çıkan Katolik Kilisesi’ndeki cinsel istismar krizini çözme çabalarını ‘başarısızlık’ diye niteleyen Alman Kardinal Reinhard Marx’ın ‘felaketin ortak sorumluluğunu üstlenmek’ adına verdiği istifa, Papa Francis tarafından reddedildi. Katolik Kilisesi’nin ilerlemeci kanadının önde gelen isimlerinden biri olup adı ne herhangi bir cinsel istismar ne örtbas vakasına karışan Marx’a İspanyolca yanıt gönderen Arjantinli Papa, bunun bir felaket olduğunda hemfikir olduğunu, ama kardinalin görevinde kalması gerektiği mesajını verdi.
Almanya Piskoposlar Konferansı’nın eski başkanı olan ve halihazırda Münih-Freising Başpiskoposu görevinde bulunan Marx’ın istifasını sunmasının gerisindeki itkiyi anladığını, fakat istifayı kabul edemeyeceğini belirten Francis, şunları söyledi:
“Cinsel tacizin üzücü tarihi ve Kilise’nin kısa süre öncesine değinki yaklaşımı, bunun bir felaket olduğu konusunda seninle hemfikirim. İnancımızı yaşama şeklimizde ikiyüzlülüğün farkına varmak, bir lütuf ve atmamız gereken ilk adımdır. Bu tarihin sorumluluğunu hem birey hem cemaat olarak üstlenmek zorundayız. Bu suç karşısında umursamaz kalamayız.”
Cinsel istismarla ilgili tüm Katolik Kilisesi’nin krizden geçtiğini ve artık başını kuma gömme politikasının devam ettirilemeyeceğini belirten Papa, “Bir kriz olduğunu hem bireyler hem de cemaat olarak kabul etmek, tek verimli yoldur” vurgusu yaparak ekledi:
“Cevabım budur kardeşim. Bildiğin gibi devam et, ama Münih Başpiskoposu kal.”
Daha önce Almanya’daki Köln Başpiskoposluğu’nda çocuk istismarını örtbas etme skandalına soruşturma açılmıştı.
Katolik müminlerin piskopos atamalarından cinsel ahlak doktrinine, rahiplerin bakir kalmasından kadınların rahip atanması tartışmalarına dek Kilise’nin yönetiminde daha fazla söz sahibi olmasını savunan Sinodal Yol isimli hareketin öncülerinden olan 67 yaşındaki Marx, 21 Mayıs 2021 tarihli zehir zemberek istifa mektubunda, Katolik Kilisesi’nin cinsel istismar skandallarıyla mücadelede çıkmaz yola girdiğini, bununla yüzleşme konusunda bazı kilise temsilcilerinin direniş gösterdiğini belirterek şu eleştirileri sıralamıştı:
“Son 10 yılda yapılan soruşturmalar, bireysel seviyede başarısızlıklar ve yönetimsel hatalar olduğu kadar, aynı zamanda kurumsal ve sistematik bir başarısızlık olduğunu da gösteriyor. Son dönemdeki polemikler ve tartışmalar ise Kilise’nin bazı temsilcilerinin bu sorumluluğu ve suç ortaklığını kabul etmek istemediklerini gösterdi. Sonuç olarak, cinsel taciz bağlantılı kriz konusunda her türlü reforma ve yeniliğe karşı çıkıyorlar.”
“Gözden kaçırılmaması gereken iki unsur var: Bireysel hatalar ve kurumsal başarısızlık. Bunlar Kilise’de değişiklik ve reform gerektiriyor.
“Şahsen sessizlik, ihmaller ve kurumun prestijine fazla ehemmiyet vermekten dolayı suçluluk ve sorumluluk duyuyorum.”
“Katolik Kilisesi’ndeki cinsel taciz failleri, ancak 2002’den sonra ve özellikle de 2010’dan itibaren ortaya çıkmaya başladı. Ancak bakış akıcısındaki bu değişim, hala tümüyle sonuca ulaşmadı.”
“Geçmişteki en büyük suçumuz kuşkusuz, mağdurlara karşı ihmal ve ilgisizliğimizdi.”
“Katolik Kilisesi, Almanya’da bir kriz döneminden geçiyor. Bu krizin nedenleri arasında bizim şahsi başarısızlığımız, bizim kabahatimiz de var. 42 yıldır rahiplik, neredeyse 25 yıldır da piskoposluk yapıyorum. Piskoposlara duyulan saygının ne kadar azaldığını, hatta muhtemelen gelmiş geçmiş en düşük seviyeye indiğini görmekten acı çekiyorum.”