Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İranlı mevkidaşı Hüseyin Emir Abdullahiyan ile bugün Ankara bir araya geldi. İki bakan, görüşmelerinin ardından ortak bir basın toplantısı düzenledi.
İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan “İran İslam Cumhuriyeti’nde kadınlar çok yüksek bir özgürlük ve haklara sahipler. Bir İranlı kızın doğal ölümü ile gözünü dünyaya kapatması esasen hepimizi büyük üzüntüye boğdu… Batı, dünyada ve bölgemizde kadın haklarının savunucusu olduğunu iddia ediyorsa neden bir Filistinli Hristiyan gazeteci Şirin Hanım’ın Siyonist rejiminin eliyle ölümüne karşı çıkmadı? Neden Amerika ve Batı’nın Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de ve hatta Yemen’deki girişimleri sayesinde ölen birçok kadın ve çocuğun hakları için bir tepki göstermediler? İran İslam Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti, bölgemizde en güçlü demokrasiye sahip olan iki ülkedir” diye konuştu.
Çavuşoğlu şöyle konuştu:
“DOĞAL GAZ TEDARİKİNDE BİR KESİNTİ, BİR AZALMA OLDU. 30 MİLYAR METREKÜPTEN 6 MİLYAR METREKÜPE DÜŞTÜK”
“Bugün gerek baş başa gerek biraz önce heyetlerimiz ile yaptığımız görüşmelerde ve Sayın Cumhurbaşkanımızın kabulünde, ikili ilişkilerimizi tüm boyutlarını değerlendirdik. İkili ticaret hacmimizde pandemi sonrasında bir artış var. Ama 30 milyar hedefinin gerisindeyiz.
İran’da 200’e yakın firmamız yatırım yapıyorlar. Bazı sorunlarla da karşılıyorlar. Biz, bu sorunların aşılması konusunda da her zaman iş birliği yapıyoruz. Doğrudan temaslarımız da var. İran’dan doğal gaz tedarikinin artması için de çalışmalarımız vardı. Fakat geçen sene ve bu sene kış aylarında bir kesinti oldu, bir azalma oldu. 30 milyar metreküpten 6 milyar metreküp kapasiteye düştük. Sonuç itibariyle eğer teknik arıza varsa biz de katkı sağlamaya hazırız. Sayın Cumhurbaşkanımız da bu kesintilerin sonlandırılması talebini, ricasını da Sayın Reisi’ye iletmesini istedi sevgili kardeşimden.
Terörle mücadele konusunda hem Türkiye hem İran, terörden çekmiş iki ülkedir. Dolayısıyla ortak gündemlerimizden bir tanesi de terörle mücadeleydi. PKK tehdidinin ortadan kaldırılmasıyla ilgili de Türkiye olarak gerekli tedbirleri alıyoruz. Maalesef İran tarafında da PKK’nın mevcudiyeti var. Bu konuda İçişleri Bakanlarımız, güvenlik birimlerimiz ve istihbaratlarımız gerekli bilgileri paylaştılar. Gerek Irak’ta gerek Suriye’de gerek İran’da gerek Türkiye’de bizim Kürtler ile teröristleri ayırt edip, teröristlerle mücadele edip Kürt kardeşlerimize de sahip çıkmamız gerekiyor. Dolayısıyla Suriye bağlamında da bu konuları değerlendirdik.
“İRAN’A YÖNELİK YAPTIRIMLARIN DOĞRU OLMADIĞINI VURGULUYORUZ”
İran’a yönelik yaptırımların doğru olmadığını biz her zaman vurguluyoruz. Bu yaptırımların bir faydasının da olmayacağını buradan söylemek isterim.
Afganistan konusunu, eğitim yasağı konusunu değerlendirdik. Bu konuda da hemfikiriz. Filistin konusunda da hemfikiriz. Dolayısıyla bölgesel konularda da komşu ve kardeş İran ile aynı fikirde olmak bizim için önemli. Diğer taraftan, nükleer anlaşma konusu uzun zamandır gündemde. Geçen sene çok yakınlaştık deniliyordu ama bu anlaşma gerçekleşmedi bir türlü. Bu anlaşmanın bir an önce müzakere edilerek imzalanmasını arzu ediyoruz. Hepimiz için önemli. Özellikle de bölgeye büyük bir ekonomik katkısı olacak. Biz, İran’dan petrol ithal ediyorduk, bu yaptırımlar yüzünden şirketlerimiz, biliyorsunuz rafinelerimizi özelleştirdik, bu yaptırımlar sebebiyle İran’dan petrol alamıyorlar. İstisna belli bir süre için tanınmıştı. İstisna tanınması için de çalışmalarımızı sürdüreceğiz.
“SURİYE’NİN SINIR VE TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ VE SİYASİ BİRLİĞİNİ GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE DESTEKLİYORUZ”
Suriye konusunu da geniş bir şekilde değerlendirdik. Suriye’nin sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğü konusunda her zaman Astana formatında da ve diğer uluslararası toplantılarda ikili düzeydeki toplantılarımızda bizim önceliğimizdir. Gerek İran gerek Türkiye olarak, Suriye’nin sınır ve toprak bütünlüğünü ve siyasi birliğini güçlü bir şekilde destekliyoruz. Ama 11 yıldır devam eden bir savaş var. Çok kan aktı. Zulümler var. Sefaletler var. Çok sayıda yerinden edilmiş insanlar var. Bu doğrultuda özellikle Astana formatı kapsamında da önemli adımlar da attık aslında. Esir takası gibi. Anayasa Komisyonu’nun kurulması, ama sonuç odaklı adımların atılması lazım, kalıcı barış ve istikrar için. Bu doğrultuda rejimle bir angajman süreci başladı. İstihbarat düzeyinde görüşmelerden sonra Moskova’da, Rusya’nın kolaylaştırıcılığı ve ev sahipliğinde üçlü bir toplantı gerçekleştirdik. Savunma Bakanları ve istihbarat da katıldı. Önümüzdeki süreçte Dışişleri Bakanları düzeyinde bir toplantı yapılması da planlanıyor. Bu süreçte biz, bu toplantılar yapıldıktan sonra İran’ı da bilgilendirdik; hem öncesi hem sonrası. Rusya da bilgilendirdi, Türkiye olarak biz de bilgilendirdik. Çünkü Astana formatında üçlü bir şekilde devam ediyoruz. Bugünkü görüşmede, İran’ın bu süreçteki katkısının çok önemli olduğunu vurguladık. Bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız vurguladı. Önümüzdeki süreçte atılacak adımlar veya adımların netice getirmesi konusunda İran ile de yakın iş birliği içinde çalışacağız. Siyasi süreç, terörle mücadele, Suriyelilerin gönüllü ve güvenli şekilde dönmesi ve dönen insanlara destek verilmesi gibi önemli konular var.
Irak ile ilgili bölgesel sahiplenme önemli. Bizim Irak ile ilgili, başka ülkelerin gelip de yönlendirmesiyle adım atmamıza gerek yok. Irak ile sorun varsa bu sorun bizim sorunumuz. İran ile sorun varsa bizim sorunumuz. Suriye’nin sorunu da bizim sorunumuz. Dolayısıyla NATO’dan, oradan buradan ülkelerin gelip de ahkam keserek bizleri bir araya getirmeye çalışması, aslında bize hakarettir. Herhangi bir ülkeye karşı olduğumuz için. Yani bizim gidip NATO’da iki ülkeyi bir araya getirmeye çalışmamız ne kadar absürt ise Irak ile ilgili bir toplantıda da başka bir ülkenin gelip burada bizleri bir araya getirmeye çalışması ya da ‘Getirdim’ edasında bulunması doğru bir yaklaşım değil.”
ABDULLAHİYAN: AFGANİSTAN’DA GEÇİCİ HÜKÜMETİN KADINLARIN VE KIZLARIN EĞİTİMİNİ YASAKLANMASINI İSLAM DİNİNE AYKIRI OLARAK GÖRÜYORUZ
İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan ise şunları kaydetti:
“90 dakikadan fazla bir süredir de Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ile ikili ve bölgesel ve uluslararası konular hakkında istişarelerde bulunduk.
Bölgesel konularda biz her zaman Türk kardeşlerimizle istişare içerisindeyiz, hemfikiriz. Şam ile Ankara arasındaki ilişkilerin değişime uğramasından da büyük memnuniyet duyuyoruz. İran İslam Cumhuriyeti’nin geçmişten bugüne kadar bu doğrultuda gösterdiği çabayla neticeye vardığını görmek bizi de memnun etmektedir. Biz, Ankara ve Şam arasındaki herhangi bir gelişmenin bölgemizin, bu ülkelerin ve bizim ülkemizin yararına olduğunu düşünüyoruz. İran İslam Cumhuriyeti olarak da bu iki ülkeyle olan yakın ilişkisini göz önünde bulundurarak bizler de bir an önce bu amaca ulaşmak için elimizden geleni yapacağız.
Ukrayna’daki gelişmeler hakkında da istişarelerde bulunduk. İran İslam Cumhuriyeti’nin Ukrayna savaşı ile ilgili tutumu en üst düzeyde beyan edilmiştir. Biz, her zaman savaşa karşıyız ve çözümün siyasi yoldan aranmasından yanayız. Bazı Batılı ülkelerin Ukrayna savaşı üzerinden İran İslam Cumhuriyeti’nin mahkum etmek çabalarını da reddediyoruz.
Afganistan’daki geçici hükümetin kadınların ve kızların eğitimini engellemesi ve yasaklanmasını kesinlikle İslam dinine karşı ve aykırı olarak görüyoruz. Bunu her zaman vurguluyoruz ki Afganistan’da bir kapsayıcı hükümetin oluşması gereklidir. Bu ancak Afganistan’ın durumunun düzelmesi için bir yardım olacaktır.”
ÇAVUŞOĞLU: RUSYA VE ABD BU KONUDA SÖZ VERDİ. İKİ ÜLKE DE SÖZÜNDE DURMADI
İki bakan, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Çavuşoğlu, Suriye’deki operasyonlar ve sürece ilişkin soru karşısında şu açıklamayı yaptı:
“Bazı ülkelerin de desteğiyle sürekli güçlenmeye çalışıyorlar. Suriye’yi bölmek amacındalar. Yani bir terör devleti kurmak niyetindeler. Bizim sınırımızın hemen ötesinde bir terör koridoru oluşturmak istediler. Doğu’dan Akdeniz’e ulaşacak bir koridor. Biz gerek DEAŞ’a karşı, önce DEAŞ bu koridoru oluşturmak istedi, daha sonra PKK/YPG. Hem DEAŞ hem PKK’ya yönelik operasyonlarımızda bu planlarını öldürdük. Fakat bu bazı bölgeleri bizim teröristlerden temizlememize ve Suriyelilerin de buralara dönüşlerini desteklememize rağmen Tel Rifat, Münbiç, yani Fırat’ın batısındaki iki bölgede ve Fırat’ın doğusunda, Suriye’nin kuzeydoğusunda PKK/YPG mevcudiyeti artarak devam ediyor. Biz, bunları hedef alıyoruz. Onlar bize saldırıyorlar, Suriyeli sivillere saldırıyorlar. Azınlık halklarına yönelik baskılar var. Çocukları zorla silahlandırıyorlar. Irak’ta da aynı şeyi yapıyorlar. Sadece Sincar’da değil, Süleymaniye bölgesi, yani Irak’ın da kuzeyinde Kürt Bölgesel Yönetimi sınırları içerisinde de ciddi bir PKK mevcudiyeti de var. Bu, İran’a yönelik de bir tehdittir, bize yönelik de bir tehdittir. Suriye’ye dönecek olursak; teröristlere karşı müdahalede bulunuyoruz. Ama bu teröristlerin buralardan temizlenmesi gerekiyor. Rusya söz verdi, ABD söz verdi. Kendileri ile 2019’da mutabakata vardık. İki ülke de sözünde durmadı. Hâlen bu teröristler sınırımızın ötesinde Türkiye’ye de saldırıyorlar. İstanbul’daki terör saldırısını hatırlıyorsunuz. Gaziantep’te bir okulumuza yönelik bir saldırı oldu, üç sivil vatandaşımız şehit oldu. Sonuçta teröre karşı hep birlikte mücadele etmemiz lazım. Suriye rejimi ile gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde de terörle mücadele, Suriye’nin sınır ve toprak bütünlüğü, göçmenler, mültecilerin durumu, geri dönmesi ve tabii ki siyasi süreç. Birlemiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2254 sayılı kararı çerçevesinde kalıcı bir barış ve istikrar için siyasi sürecin işletilmesi gerekiyor.”
“İSVEÇ SAVCILIĞININ ‘SORUŞTURMAYA GEREK YOK’ KARARI ABSÜRTTÜR”
Çavuşoğlu, İsveç’in başkenti Stockholm’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik protestoya ilişkin İsveç Savcısı’nın soruşturma kararına ilişkin soruyu, “Savcılığın ‘Soruşturmaya gerek yoktur’ kararı son derece absürttür. Hepimiz hukukun üstünlüğünün ne demek olduğunu biliyoruz. Bu eylem bir kere kimler tarafından yapılıyor? Teröristler. Terör propagandasıyla birlikte yapılıyor. İsveç’in Ahitname’ye baktığımızda bunlarla mücadele sözü var mı? Var. İkincisi; ifade özgürlüğünden bahsediyorlar. Bu saldırı, bu provokasyon ırkçı bir saldırı mı? Evet. Irkçılık içeriyor mu? Evet. Peki ırkçılık İsveç’te suç mu, değil mi; onun cevabını versinler. Nefret suçu içeriyor mu? Evet içeriyor. Nefret suçu işlemek İsveç’te serbest mi, değil mi; bunun cevabını versinler. ‘İsveç’te ifade özgürlüğü var, dolayısıyla bu suç değildir’ diye kimse bizi kandırmaya çalışmasın. Kimse bize bunu söylemesin. Bu, ırkçı ve nefret suçu içeren bir eylemdir. Dolayısıyla evrensel değerlere de karşıdır. Uluslararası hukuka göre de suçtur. İsveç bu kelime oyunlarıyla bizi oyaladığını düşünüyorsa bunda aldandığını, kendisini aldattığını söylemek isterim. Ya teröristlerin döşediği mayınlara kurban olacaklar ya da hepimizin güvenliğini düşünerek imzaladığımız Ahitname’yi uygulayarak ileriye doğru yürüyeceğiz. Burada da tercih İsveç’in” diyerek yanıtladı.
ABDULLAHİYAN: İRAN İSLAM CUMHURİYETİ’NDE KADINLAR ÇOK YÜKSEK BİR ÖZGÜRLÜK VE HAKLARA SAHİPLER
İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin İran’ın başkenti Tahran’da ahlak polisi tarafından “başörtüsü kurallarına uymadığı gerekçesi” ile gözaltına alındıktan sonra hayatını kaybetmesini takiben başlayan protestolar ve İran’da kadın haklarına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:
“İran İslam Cumhuriyeti’nde kadınlar çok yüksek bir özgürlük ve haklara sahipler. Bir İranlı kızın doğal ölümü ile gözünü dünyaya kapatması esasen hepimizi büyük üzüntüye boğdu. Ama gerçek şu ki yabancı güçlerin müdahalesiyle ve sosyal medya ile Batılı basının da desteği ve çabalarıyla esasen güvenlik ve özel amaçlar ile İran İslam Cumhuriyeti aleyhinde bir komplo ve girişimde bulunuldu. Batı, dünyada ve bölgemizde kadın haklarının savunucusu olduğunu iddia ediyorsa neden bir Filistinli Hristiyan gazeteci Şirin Hanım’ın Siyonist rejiminin eliyle ölümüne karşı çıkmadı? Neden Amerika ve Batı’nın Irak’ta, Afganistan’da, Suriye’de ve hatta Yemen’deki girişimleri sayesinde ölen birçok kadın ve çocuğun hakları için bir tepki göstermediler? İran İslam Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti, bölgemizde en güçlü demokrasiye sahip olan iki ülkedir.”
Cumhuriyet