Karara göre vakıflar kademeli bir şekilde küçülecek ve 2024 yılında da Avrupa’daki faaliyetlerine tamamen son verecek.
Kararın açıklanmasına paralel olarak Open Society kuruluşunun Avrupa’daki üç büyük merkezi olan Londra, Berlin ve Barcelona’da işten çıkarmaların başladığı da açıklandı.
George Soros tarafından kurulan vakıfların Avrupa’yı neden terk ettiği konusuysa pek de açık değil.
Açıklamalar bir yandan kurumun uzun vadeli stratejik amaçlarında radikal değişikliklere gidildiğini, Avrupa yerine dünyanın farklı bölgelerine ağırlık verileceğini, bu nedenle de mali kaynaklara gereksinim olduğunu vurgularken, bir yandan da Avrupa Birliği’nin Açık Toplum vakfının öngördüğü amaçlara merkezi olarak kaynak ayırdığının, dolayısıyla Soros vakıflarına Avrupa’da çok gereksinim kalmadığının da altını çiziyorlar.
Ancak yorumcular Soros vakıflarının Avrupa’yı terk etmesinin ardında Avrupa’nın bazı ülkelerinde ve özellikle Doğu Avrupa’da Açık Toplum Vakfı’na karşı hükümetler düzeyinde yükselen muhalefet olduğuna da dikkat çekiyorlar.
Doksanlı yıllarda Doğu Bloku ülkelerinde hukuk devleti ve demokratik bir toplumsal yapı oluşması faaliyetlerine çok büyük kaynaklar ayıran Açık Toplum Vakfı’nın strateji değişikliğinde, “Soros İmparatorluğu” olarak adlandırılan Soros’un fonlarının idaresinin ağırlıklı olarak George Soros’un oğlu Alexander Soros’a devredilmesinin payının büyük olduğu vurgulanıyor.
OĞUL ALEXANDER’IN ETKİSİ
Aralık ayında Açık Toplum Vakfı’nın yönetimini resmen devralan 37 yaşındaki Alexander Soros, vakıfların faaliyetlerinde yeni bazı amaçların öne çıkacağının işaretini vermişti.
Bunlar arasında en önemlileri de seçmen hakları, kürtajın desteklenmesi ve kadın erkek eşitliğine ağırlık verilmesi idi.
Alexander Soros bundan böyle Avrupa’ya, küresel sorunların içinde tuttuğu yer kadar önem verileceğini de kendisiyle yapılan bir röportajda vurgulamıştı.
2. Dünya Savaşı sonrasında Macaristan’ı terk eden bir Macar Yahudi ailesi çocuğu olan ve daha sonra mali spekülasyonlarla 25 milyar dolarlık bir mali güce sahip olan George Soros’un vakıf faaliyetleri demokratik hakların ve azınlık haklarının genişletilmesini hedefliyor ve bu yüzden de belli kesimler tarafından desteklenmesine rağmen, ülkelere siyasi müdahalede bulundukları, ulusal çıkarları zedeledikleri iddialarıyla da eleştiriliyordu.