Faciaya dönüşen münazara sonrası kendi partisinde topa tutulan Joe Biden, tepkilere dayanamayarak 2024 seçim yarışındaki adaylığını sonlandırdı. Ancak bu, Amerikan tarihinde görülmemiş bir olay. Bugüne kadar adaylıktan en geç çekilme 1968’in Mart ayında Lyndon Johnson tarafından yapılmış ve Vietnam savaşına denk gelmişti. Ancak o dönemde “Süper Salı” olarak tabir edilen birçok eyaletin önseçimini tamamladığı gün henüz yoktu. Bu yıl süper Salı 5 Mart’ta yapıldı. Önseçimlere rakipsiz giren Biden, düşük katılıma rağmen delege desteğini toplamayı başarmıştı.
Ancak şimdi, Kamala Harris’in önseçime girme şansı yok. Biden’a oy veren delegelerin kongredeki desteğiyle aday ilan edilebilecek. Ancak bu partideki tepkilere göre bir meşruluk sorunu doğurabilir. Öncelikle, Kamala Harris’in geçmişine bir göz atmakta fayda var.
SAVCILIKTAN SİYASETE
Demokrat Parti çevrelerinde “ilk siyahi kadın” başkan adayı olarak lanse edilse de Harris’in kökeni Afro-Amerikalılara dayanmıyor. Anna tarafından Hindistan’daki kast sisteminin en yukarısındaki Brahmin sınıfına, baba tarafından ise Jamaika’da yaşayan İrlanda göçmeni köle sahibi bir aileye dayanıyor. California doğumlu Kamala Harris, önce San Francisco savcısı sonra da California baş savcısı olarak görev yaptı. Ancak Harris’in savcılık kariyeri birçok skandalla anıldı. Bunların başında özellikle siyahi gençlerin uyuşturucu kullanımı sebebiyle sicillerinin lekelenmesi geliyordu. Döneminde 1900 kadar kişiyi marijuana kullandığı gerekçesiyle mahkûm etmişti. Kendisine uyuşturucu kullanıp kullanmadığı sorulduğunda ise sadece “gülerek” yanıt vermiş sonradan kullandığını itiraf etmişti.
Harris’in bir diğer skandalı ise hapishanelerde tutulan ve çalıştırılan mahkumlardan sağlanan iş gücünün azalmaması adına normal şartlarda salıverilecek birçok mahkûmu kasten içeride tutmaya devam etmesiydi. 2020 yılındaki önseçim münazaraları sırasında bu skandalları diğer bir aday Tulsi Gabbard tarafından Harris’in yüzüne vuruldu. Münazaradan günler sonra adaylıktan çekilmek durumunda kaldı.
Harris, aynı münazarada Joe Biden için de ağır ifadeler kullandı. Biden’ın geçmişteki ırkçı söylemlerine dem vurarak “sana kalsa ben buralara dahi gelemezdim” dedi. Hatta Harris, Biden’ın kendisini taciz ettiğini iddia eden Tara Reade’e inandığını bile söyledi. Bu ifadelerden sonra Biden’ın Başkan Yardımcısı olarak görev alması seçildikleri zaman da çokça tartışılmıştı.
KAZANACAK MI?
Harris’in öncelikle adaylığı alması gerekiyor. Biden’ın onu işaret etmesi sonrası partinin önde gelen isimleri Bill ve Hillary Clinton da Harris’e destek açıkladı. Demokrat partide işler neredeyse saatlik değişse de şimdiye kadar Barack Obama’nın “Harris’i destekliyorum” gibi bir ifadesi olmadı. Ön seçim süreci olmadığı için adaylık kongredeki delegeler tarafından belli olacak. Parti liderleri bir isimde hemfikir olamazlarsa kongrenin olaylı geçmesi muhtemel. Ancak ilk izlenim, Harris üzerinde böyle bir anlaşmanın sağlandığı yönünde. Gavin Newsom, Josh Shapiro ya da Gretchen Whitmer gibi nispeten yüksek şanslı adayların kongreye kadar ortaya çıkmamaları bize Harris üzerinde partinin karar verip vermediğini anlatacak.
Ancak Harris adaylığı alsa bile işi zor. İlk çıkan anketler, Harris’in Trump’ın 4 puan gerisinde olduğunu gösteriyor. Tabii bu anketler daha çok taze. Biden’ın bırakması sonrası biraz da reklam kampanyaları desteğiyle bir momentumun oluşması muhtemel, önemli olan Harris’in seçimin kaderini belirleyen geçişken eyaletlerde iyi bir performans vermesi. Ancak buradaki durumu algılamak için henüz çok erken. Sağlıklı anketlerin ortaya çıkmasına henüz birkaç hafta var. Bu nedenle tüm avantajlarına rağmen “Trump kesin kazanır” gibi yorumlardan kaçınılmalı.