Alman siyasetinde uzun yıllar sonra bir aşırı sağ parti mülteci krizi, ekonomik durgunluk ve Ukrayna savaşının gölgesinde yeniden varlık gösterdi.
Almanya için Alternatif partisi (AfD) 2021 seçimleri sonrası oluşan trafik ışığı koalisyonuna üte tüm partilerin tamamını (kırmızı sosyal demokratlar, yeşiller ve sarı liberaller) geride bıraktı.
AfD, 2021’de yüzde 12 oy alırken son 2 yılda neredeyse yüzde 20’ye ulaştı. Dahası, Almanya’nın Sonneberg bölgesi konsey seçimlerini kazanarak bir ilke de imza attı.
AfD’nin bu başarısı Avrupa’da yükselen sağ trendleri takip etse de Almanya’nın geçmişinden ötürü farklı endişeler yaratıyor. Bu endişelerin karşısında AfD’yi kimin durduracağı ise merak konusu.
Bunun için en uygun aday, politik dengeleri alt üst edecek bir isim; Sol Parti’den (Die Linke) Sahra Wagenknecht.
ALMANYA’NIN EN POPÜLERİ
Sol Parti uzun süredir yüzde 4-5 civarında gezerken içinden bir yıldız çıktı. Kendi ünü partisinin önüne geçen Wagenknecht’in yıldızı, sadece sol cenahta değil Almanya’nın tamamında parlamaya devam ediyor.
Bild’in anketine göre Almanya’nın en popüler siyasetçisi olan Wagenknecht, 2019’a kadar Sol Parti’nin başkanlığını da yaptı. 2021 seçimlerindeki başarısızlık sonrası partisiyle arasına mesafe koymaya başladı. Avrupa’daki sol partilerin aksine daha ABD karşıtı bir tavır izleyen Wagenknecht, sağ seçmenin de ilgisini çekmeye başladı.
Sahra Wagenknecht, kısa sürede partisinde sevilmeyen, parti dışında ise yıldız gibi gözüken bir siyasi figüre dönüştü. Wagenknecht’in mülteci krizi ve ekonomi üzerine yorumları sağ seçmenden daha da fazla destek almasına yol açtı. Partiyle arası açılırken AfD seçmenine de giderek yaklaştı.
Sol siyasetçinin bu yükselişi AfD eş başkanı Alice Wiedel’in de dikkatini çekti. Wagenknecht için “doğrudan rakibimiz” ifadesini kullandı. Wiedel, Wagenknecht’ten çekinmekte de haklıydı. Sadece Thüringen bölgesinde yüzde 32 gibi bir oya sahip olan AfD, solcu rakibinin parti kurması durumunda yüzde 22’ye kadar düşüyordu.
Yani Almanya’da aşırı sağ ve aşırı sol aynı havuzdan oy toplamaya çalışıyor. Wagenknecht’in parti kurması sadece AfD’den oy çalmakla kalmıyor, 30 yıldır içinde bulunduğu Sol Parti’nin de oylarını silip süpürüyor.
Şüphesiz ki böyle bir girişim Alman politik düzlemini yerle bir edecek. ABD’ye yakınlığıyla bilinen partilerden oluşan trafik ışığı koalisyonu, içinde Merkel’in partisi merkez sağcı CDU’nun, aşırı sağcı AfD’nin ve Wagenknecht’in kuracağı yeni sol partinin olası bir koalisyonu tarafından tehdit edilecek.
RUSYA’DA DA POPÜLER
“Putin yanlısı” kimliğiyle tanınan Wagenknecht’in konuşmaları sadece Almanya’da popüler değil. Alman siyasetçinin konuşmaları Rus televizyonlarında sıkça gösteriliyor. Hatta Wagenknecht’in kendi partisiyle arasının bozulmasının da Rusya’ya getirilen ekonomik yaptırımlarla ilgili olduğu biliniyor.
ABD’nin Kuzey Akımı-2 boru hattına sabotaj iddiaları, Rusya savaşı sonrası artan Ukraynalı mülteciler, nükleer santrallerin kapanması sonrası büyüyen enerji krizi ve ekonomik durgunluğun üst üste binmesi sonucu ülkedeki ABD karşıtlığı yükselişe geçti. Savaşın önümüzdeki yıllarda devam etmesi durumunda savaş karşıtı fikirleri savunan siyasetçilerin oy oranları da aynı şekilde artacak. Bu da doğal olarak ABD politikalarına karşı ve müesses nizama mesafeli yeni partilerin büyümesi anlamına geliyor.
Ancak Batı’ya göre bu aşırı sağ ve aşırı sol ilişkisi “doğal” değil. Washington Post gazetesi, geçen yılın Temmuz ayında Avrupalı istihbarat örgütleri tarafından ele geçirilen Kremlin dosyalarında Almanya’nın aşırı uçlarını “evlendirmenin” bir Rus projesi olduğunu aktardı. Gazeteye göre Rus stratejistler, doğrudan Wagenknecht’le iletişim kurmamakla beraber ona yakın bir isimle iletişime geçtiler.
Ele geçirilen dosyalarda, Rusya Cumhurbaşkanlığı İdaresi başkan yardımcısı Sergey Kiriyenko’nun, stratejistlerden oluşan ve sadece Almanya üzerine çalışacak bir ekip oluşturduğu ortaya çıktı. Bu ekibin görevi AfD’nin büyümesini sağlamak ve ülkenin aşırı uçlarını “savaş karşıtlığında” birleştirmekti.
Söz konusu istihbarat belgelerinden bağımsız olarak Almanya’da beklenmedik bir ortaklığın filizlenmeye başladığı aşikar. Bu ortaklık şu an anketlerde birinci çıkan Hristiyan Sosyal Birliği CSU’yu da kapsar mı bunu zaman gösterecek. Her şekilde Almanya’nın, Ukrayna’da savaş uzadıkça ve Avrupa ekonomisi durgunlaştıkça, ABD’nin NATO’yu bir arada tutma planı önünde bir engele dönüşme ihtimali var.