Almanya’da dün yapılan genel seçimde Sosyal Demokrat Parti (SPD) oyların yüzde 25,7’sini, muhafazakar Hristiyan Birlik Partileri (CDU-CSU) da yüzde 24,1’ini aldı.
Yeşiller Partisi, yüzde 14,8’lik oy oranıyla üçüncü, Hür Demokrat Parti (FDP) yüzde 11,5’lik oy oranıyla dördüncü oldu.
Toplam oyları yüzde 26’yı aşan bu iki parti, hükümeti kurmak için yapılacak koalisyon pazarlıklarında kilit noktada ve iktidarı belirleyen bir konumda olacak. Yeşiller Partisi ve FDP’ye en büyük destek 30 yaş altı seçmenden geldi.
Yeşiller, oyunu en fazla artıran parti
Yeşiller Partisi’nin seçim kampanyasında, iklim değişikliği ve buna karşı alınması gereken önlemler önemli bir yer tuttu.
Yeşiller daha yüksek oranda oy beklentisinde olmakla birlikte yüzde 15’e yakın oy oranı ile tarihi bir zirve yakaladı ve 2017 seçimlerine kıyasla oylarını neredeyse iki katına çıkardı. Tüm partiler arasında oylarını en fazla artıran parti oldu.
Yeşiller Partisi’nin eş başkanı ve başbakan adayı Annalena Baerbock, “muhteşem bir sonuç aldıklarını” söyledi.
Baerbock, Almanya’nın yeni bir başlangıca ve “iklim hükümetine” ihtiyaç duyduğunu ifade etti.
Seçim kampanyasında bir ara Yeşiller’in oy oranı anketlerde yüzde 28 civarındaydı.
2009 seçimlerinde ise partinin oy oranı 10’un biraz üstündeydi.
Yeşiller Partisi daha önce hükümetin küçük ortağı olmuştu ama partiye destek hiç bu seviyeye çıkmamıştı.
Bu da iklim değişikliğinin Almanlar için ne kadar önemli bir sorun haline geldiğine işaret ediyor.
Gençler kime oy verdi?
İlk seçim projeksiyonlarına göre 30 yaş altı seçmenlerin oylarının yüzde 40’tan fazlası Yeşiller Partisi ve FDP’ye oy vermiş görünüyor.
ZDF ve Forschungsgruppe Wahlen’in projeksiyonlarına göre genç seçmenlerin oy dağılımı şöyle:
- Yeşiller %22
- Hür Demokrat Parti (FDP) %20
- Sosyal Demokrat Parti (SPD) %17
- Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) %11
- Sol Parti %8
- Almanya için Alternatif Partisi (AfD) %8
Seçim öncesi yapılan kamuoyu araştırmalarında, özellikle Temmuz’da çok sayıda kişinin hayatını kaybettiği selin ardından iklim değişikliği ve çevre sorunlarının seçmenin en büyük endişeleri arasında yer aldığı görülüyordu.
Yeşiller Partisi’nin anketlerdeki başarısı, parti lideri Baerbock hakkında ortaya atılan bazı “intihal” ve “özgeçmişini süsleme” iddiaları sonrasında gerilemeye başlamıştı.
Bazı iklim aktivistleri ise Yeşilleri, iklim krizine yol açan politikalara sahip partilerle hükümet kurabilmek için fazla taviz vermekle suçluyordu.
Parti liderleri, Alman seçim sisteminde koalisyon hükümetlerinin hakim olduğunu ve koalisyon için konsensüs gerektiğini belirterek tutumlarını savundu.
‘Değişim isteyen bir kuşağın oyları’
“Gelecek için önümüzde net bir görev var” diyen Baerbock, “iklim hükümeti” olarak adlandırdığı hükümetin kurulmasına yardımcı olacaklarını kaydetti.
Yeşiller Partisi’nden Katrin Göring-Eckhardt ise partinin aldığı oyları “değişim isteyen bir kuşağın oyları” olarak niteledi.
Partisinin iklim krizine karşı vaatlerini hatırlatan ve Almanya’da kullanılan enerjinin yüzde 100’ünün yenilenebilir kaynaklara dayanması gerektiğini belirten Eckhardt, “Önümüzde seçimlerden daha büyük bir görev duruyor” dedi.
BBC’ye konuşan Yeşiller Partisi milletvekili ve partinin dış ilişkilerden sorumlu üyesi Omid Nouripour ise “partinin daha iyi sonuç alabileceğini” ama halkın gözündeki algıları henüz yıkamadıklarını söyledi.
Nouripour, “Kampanya sırasında yaşadığımız en komik durum, halkın gelip size yasaklar partisi olduğunuzu söylemesi oluyor. ‘Arabalarımızı, uçaklarımızı, köprülerimizi veya nehirlerimizi elimizden almak istiyorsunuz’, diyorlar. Bu yıkmamız gereken bir klişe” diye konuştu ve ekledi:
“Son haftalarda iyi iş çıkaramadık. Bu daha sonra konuşmamız gereken hatalarımızdan biri. Ama bu klişeler sonsuza dek kalmayacak ve üstesinden geleceğiz.”