Almanya Maliye Bakanı Christian Lindner, Reuters’e verdiği bir mülakatta Brüksel’de nükleer ya da yenilenebilir enerjiden üretilen hidrojen konusunda yaşanan anlaşmazlığa atıfta bulunarak “hidrojenin her rengine ihtiyaç olduğunu” söyledi.
Avrupa Birliği ülkeleri hidrojenin ekonominin karbonsuzlaştırılması ve ithal fosil yakıtlara bağımlılığın azaltılmasındaki potansiyel rolünü tartışırken, hidrojenin nasıl üretilmesi gerektiği konusunda anlaşmaya varmakta zorlanıyor.
Rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji kullanılarak üretilen hidrojene mi odaklanılacağı yoksa nükleer enerjiyle üretilen düşük karbonlu hidrojene mi izin verileceği konusundaki tartışma, AB’nin yeni yenilenebilir enerji hedeflerine ilişkin müzakereleri geciktirdi ve milyarlarca avroluk bir hidrojen boru hattını tehdit etti.
“MAVİ VE KIRMIZI HİDROJEN” VURGUSU
Lindner, “Doğal gazdan üretilen mavi hidrojen ve nükleer enerjiden üretilen kırmızı hidrojen, hidrojen ekonomisinin bir geçiş aşamasında kurulmasına çok önemli bir katkı sağlayabilir” dedi.
Yenilenebilir enerjiden elde edilen hidrojenin uzun vadede “tercih edilebilir” olduğunu, ancak yakın vadede AB’nin uygun fiyatlarda “güvenilir bir arz ile bir piyasa yapısı” oluşturması gerektiğini savunan Lindner, “Bu nedenle, Almanya’nın Avrupa’da buna karşı bir pozisyon alacağını düşünmek benim için zor” ifadelerini kullandı.
ALMANYA İÇİNDE BÖLÜNMELERE YOL AÇIYOR
Konu sadece Avrupa genelinde değil, bazı politikacılar ülkenin on yıllardır ekonomisini besleyen Rus boru hattı gazına artık güvenemeyeceği için kullanımının yaygınlaştırılması gerektiğini söylese de nükleer enerjiye karşı muhalefetin hala yüksek olduğu Almanya içinde de bölücü bir nitelik taşıyor.
AB müzakerelerinde, büyük ölçüde nükleer üretime dayanan Fransa, nükleer enerjinin CO2 emisyonlarının azaltılmasına katkısını teşvik etmek için kampanyaya öncülük ediyor.
Almanya ve İspanya ise bu durumun yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması çabalarını sekteye uğratma riski taşıdığını belirtiyor.