Çalışan mı Arıyorsunuz, Yoksa Köle mi?

Türkiye’de işsizlik, işverenlerin açgözlülüğü ve hükümetin eksik/yetersiz politikaları yüzünden kangren oldu. Resmi rakamlar bile genç işsizliğin %20’yi geçtiğini gözler önüne sererken, birçok işveren hâlâ “10 yıl tecrübeli, 25 yaş altı, 3 dil bilen, tercihen yüksek lisans mezunu” şeklinde saçma ve gerçek dışı iş ilanları yayınlıyor. Üstelik ASGARİ ÜCRET karşılığında!

Stajyerlik adı altında gençleri köle gibi çalıştıran, mobbingi “iş disiplini” diye yutturan bu düzen, gençleri ya işsizliğe ya da psikolojik bunalıma mahkûm ediyor.

Ülkemizde bugün herhangi bir iş ilanına baktığınızda “Yönetici Asistanı/Sekreter” diye duyuru yapılan pozisyonlarda bile “en az iki dil bilen, ehliyetli, Photoshop’a hâkim, sosyal medya yönetimi tecrübeli, aynı zamanda çay kahve servisi yapabilen” adaylar aranıyor. Üstelik bu yeteneklerin karşılığı genellikle ASGARİ ÜCRET oluyor. Özel sektör, gençleri “çok yönlü çalışan” maskesi altında ucuz iş gücü olarak sömürüyor. Peki bu kadar yetkin bir insan neden açlık sınırında çalışsın?

Çalışanın Değeri Yok Ediliyor

Özel sektörde “takım çalışması”, “start-up ruhu”, “biz bir aileyiz!” gibi palavralarla, gençler, sigortasız ve uzun saatler boyunca çalışmaya zorlanıyor. Bir medya çalışanı hem haber yazıp hem video düzenleyip hem de sosyal medyayı yönetiyor, ama maaşı ASGARİ ÜCRET. İşverenler, “gençsin, daha çok öğrenmen lazım” veya “iş beğenmiyorsunuz” diyerek emeğin karşılığını vermekten kaçınıyor, emeğinin karşılığını alamayan Türk genci istifa etmek istediğinde ya da ettiğinde de “paran bizde kalmaz, bayramdan sonra, ooo ben daha ucuza yaptırırım bunu” cevaplarıyla aşağılanıyor ve işveren tarafından SGK’nın sürekli art niyetle kullanılan Kod25, Kod18 vb. ile tazminat ve “İŞKUR İşsizlik Ödeneği” almamak üzere işten haksız yere çıkartılıyor.

Küçük Şehirlerde İşsizlik

Büyük şehirlerde iş bulmak zor ama küçük şehirlerde neredeyse imkânsız. Özellikle reklamcılık, medya, müşteri hizmetleri veya yazılım gibi sektörlerde Anadolu’da iş olanakları yok denecek kadar az. “Niye gençler yurt dışına gidiyor?” diye soranlara cevap basit: Çünkü Anadolu’nun büyük bir kısmında iş yok! Olsa dahi hem emek bilinci yok hem de “İnsan Hakları”na aykırı çalışma koşullarında imkânlar sunuluyor. Herhangi bir ilana başvuran genç, “aday arıyoruz” denilen pozisyonun çoktan doldurulduğunu sonradan öğreniyor. Birçok işveren veya insan kaynakları, başvuran genç adaylara olumsuz dahi olsa dönüş yapma nezaketinde bulunmuyor.

Öğrenci nüfusunun yoğun olduğu şehirlerde, ekonomik sıkıntılar gençleri “okurken çalışmak zorunda bırakıyor” Ama bu, bildiğiniz “part-time iş” tanımından çok uzak! Örneğin, Aydın’da yaşayan öğrencilerle yaptığım görüşmelerde, öğrencilerin çoğunun günlük rutini adeta bir işkenceye dönüşmüş: Sabahın köründe yoğun Aydın trafiğinde üniversiteye yetişmeye çalışıyorlar, öğle arasında “yemek molası” adı altında artık yemeklerle veya kalitesiz kantin yemekleriyle karınlarını doyuruyorlar, daha sonra sigortasız, güvencesiz, en az 10 saatlik bir kölelik başlıyor! Eve döndüklerinde ise “dinlenmek” yerine ertesi gün aynı çarkın tekrar döneceği stresiyle uyumaya çalışıyorlar.

Tolstoy’un dediği gibi; “Yiyor, içiyor, uyuyor, uyanıyor ama yaşamıyordu.”

 

Peki bu nasıl mümkün olabiliyor? İş Kanunu’nun 77. maddesi (haftalık 45 saat çalışma sınırı) bu gençler için kâğıt üzerinde kalıyor!

Çünkü denetim mekanizması işverenlere değil, sömürülenlere karşı çalışıyor!

Çünkü “öğrenciyken çalışmak normal” diyerek, bu modern kölelik meşrulaştırılıyor!

Gençler hayatlarının baharında tükeniyor. Ruh sağlıkları bozuluyor, umutları sönüyor, hatta bazıları dayanamayıp gencecik yaşta canlarına kıyıyorlar.

İşte karşınızda, günümüz Türkiye’sinin “nitelikli personel” arayan iş ilanları örnekleri;

Iş ilanı tekniker

Eczanede çalışacak

Görkem akçay
Görkem Akçay

Bu web sitesi deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak isterseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul et Devamını oku