İnternetin bulunuşu ile beraber dil öğrenmek daha da önemli bir hale geldi. Farklı ülkelerden insanlarla iletişime geçmek için artık o ülkeye gitmeye gerek kalmadı, bir tık yetiyor buna. Dünya bu şekilde gelişip, ülkeler bizim için birer kasaba haline gelince, özellikle son yıllarda yabancı dil öğrenmeye artan ilgiyle beraber bu alanda yapılan araştırmaların sayısı da arttı. Söz konusu araştırmalar daha çok iki dilli insanlar üzerinde yapılıyor.
Yapılan bu araştırmalarda, yeni bir dil öğrenmenin ve iki dilli olmanın beyinde bazı değişikliklere yola açtığı öne sürülüyor. İnsanın duygu, düşünce ve davranışlarının insan beyni üzerinde olan etkisi uzun zamandır psikoloji camiası tarafından biliniyordu fakat dilin iddia edilen bu etkisi yeni ortaya çıktı diyebiliriz.
İçindekiler
Dil öğrenmek beynimizi değiştiriyor mu?
Araştırmalar dil öğrenmenin beyindeki nöroplastisiteyi etkileyerek beyni de etkilediğini gösteriyor. Nöroplastisite, beynin uyaranlara, davranışsal deneyimlere veya bilişsel taleplere yanıt olarak yapısal değişikliklere uğrama yeteneğidir.
Yani aslında gerçekten öğrendiğimiz dil, beynimizi değiştiriyor olabilir. Değişen beyin ile beraber düşüncelerimiz, dünyaya bakış açımız, olaylara yaklaşımımız da değişebilir. Aslında ruh sağlımızı da etkiliyor olabilir. Çünkü psikolojide bir terapi çeşidi olan ve psikologlar ile psikiyatristlerin sık sık kullandığı Bilişsel Davranışçı Terapi’ye (BDT) göre “Çoğu zaman olaylar değil olaylara bakış açımız bizi incitir.”
Dil öğrenmek zekayı artırır mı?
2012 yılında yapılan bir çalışmada ise, özellikle gri madde yoğunluğundaki değişikliklere bakılarak, prefrontal ve temporal kortekslerdeki yapısal değişiklikler ölçüldü. Gri madde, nöronların hücre gövdelerinden oluşur ve bu alan genellikle zeka, dikkat, hafıza ve dil işleme ile ilişkilidir. Bu araştırmaların ulaştığı sonuç dil öğrenmenin gri maddeyi artırabileceği yöndeydi. Sonuç gri madde artıyorsa dikkat, hafıza ve zeka da artıyor olabilir.
Dil öğrenmek beynin bilişsel işlevlerini artırıyor olabilir.
Ann Neurol, 2014 yılında, dil öğrenmenin ve iki dilli olmanın etkileri üzerine olanaraştırmasını yayınladı. Araştırma 853 katılımcıyla (410 kadın, 443 erkek) yapılmıştı. Bu katılımcılar 1947 yılında 11 yaşındayken test edildikten sonra 2008-2010 yıllarında tekrar test edilip bilişsel işlevleri incelendi.
Araştırmanın sonucuna göre iki dilli olmanın, dili yetişkinlik yıllarında öğrenmek de dahil, beynin bilişsel işlevleri üzerinde olumlu etkisi var. Alzaymır ve dil öğrenme arasındaki ilişki de yıllardır merak edilen konulardan biriydi. Bu araştırmaya göre Alzaymır başlangıcı üzerinde de olumlu etkileri var.
Yaş ilerledikçe beyinde kurulan bağlantı sayısı azalıyor.
Özgecan Bakırlı, iki dilli olmanın beyin üzerindeki etkilerini incelediği bir araştırmasında yukarıdaki görselle beraber şu bilgileri aktarır:
“Bu gösterimlerden ilki 0-2 yaş arasındaki, ikincisi 2-ergenlik dönemi arasındaki, üçüncüsü ise yetişkinlikteki oluşumları ifade etmektedir. Burada da görüldüğü gibi, bireyin yaşı ilerledikçe bireyin beynindeki dil öğrenmede beyin hücreleri birbiriyle daha az bağlantı kurmaktadır.”
Araştırmaların özeti: Dil öğrenmek beynimize iyi geliyor.
Araştırmaların sonuçlarını şu şekilde özetleyebiliriz:
- Dil öğrenmek, beyne iyi geliyor.
- Dil öğrenmek, beyindeki gri maddeyi artırıyor.
- Dil öğrenmek, beyindeki nöroplastisiteyi artırıyor.
- Dil öğrenmek, beyindeki aktif bağlantı sayısını artırıyor.
- Dil öğrenmek, Alzaymıra iyi geliyor.
- Dil öğrenmek, bilişsel işlevlere iyi geliyor.
Webtekno