Kütleçekim kilidi olarak adlandırılan bir fenomenin belki de yaşama elverişli koşullar oluşturabileceği düşünülüyor. Bu olguyu esasında her gün yaşıyoruz diyebiliriz. Bilindiği üzere Dünya ile Ay birbirine kilitlenmiş durumda ve Dünya’dan baktığımızda Ay’ın her zaman aynı yüzünü görürüz. Bu olay aslında evrende çok yaygın bir şey ve şimdi bilim insanları bu tür sistemlerde uzaylı yaşamını arıyor.
“Terminatör bölgelerde” yaşam olabilir
DonanımHaber’de yer verilen detaylara göre Dünya’nın Güneş’e yörüngesel olarak kilitlendiğini ve sürekli olarak aynı yüzünün yıldıza baktığı bir senaryoda gezegenlerin yıldızına bakan kısmı kavurucu sıcaklıklarla çorak bir hal alırken sürekli karanlıkta kalan tarafları ise dayanılamaz soğuklara donmuş bir hal alıyor.
Yeni bir çalışmada gökbilimciler, dünya dışı yaşamın bir ötegezegenin aydınlık ve karanlık alanları arasında kalan “terminatör bölgelerde” var olabileceğini öne sürüyorlar. Bu alanlarda sürekli olarak bir alacakaranlık durumu olduğundan sıcaklıkların aşırı olması beklenmiyor. Yıldızına en yakın olan bir gezegenin bu “terminatör bölgeleri” suyun sıvı olarak kalabileceği şartları oluşturabilir. Daha önce yapılan araştırmalarda bu tür yıldızına yakın, kütleçekim kilidi altında olan gezegenlerin yaşam barındırabileceği olasılığına pek bakılmıyordu.
California Üniversitesi’nde çalışmanın başyazarı olan astrofizikçi Ana Lobo yaptığı açıklamada, “Bu gezegenlerin kalıcı bir gündüz tarafı ve kalıcı bir gece tarafı var. Bu öyle bir gezegen ki gündüz tarafı kavurucu derecede sıcak, yaşanabilirliğin çok ötesinde; Gece tarafı ise dondurucu ve potansiyel olarak buzlarla kaplı” dedi.
Bu tuhaf görünen gezegen türü aslında oldukça yaygındır, özellikle de galaksimiz Samanyolu’ndaki tüm yıldızların yaklaşık yüzde 70’ini oluşturan sönük küçük M cüce yıldızlarının etrafında bunların hayli fazla olduğu düşünülüyor. Astrobiyologlar genellikle okyanus dünyalarına odaklanırlar çünkü su yaşam için çok önemli bir bileşendir. Ancak Lobo ve ekip üyeleri, yaşamın hayatta kalabileceği yeni niş alanlar bulmak istediler.
Lobo, “Yaygın okyanuslara sahip olmamasına rağmen göllere veya diğer küçük sıvı su kütlelerine sahip olabilecek, su sınırlı gezegenlere dikkat çekmeye çalışıyoruz. Bu iklimler aslında çok umut verici olabilir” dedi. Artık James Webb Uzay Teleskobu’ndan 2040’larda fırlatılması planlanan Habitable Worlds Observatory’ye kadar bir dizi gezegen avcısı teleskop bu tür gezegenleri de inceleyebilir. Yapılan çalışma geçtiğimiz ay The Astrophysical Journal’da yayına girdi.