Kendinize aynada bakarken, gözlerinizin iç köşelerinde daha pembe bir şeyler olduğunu fark edebilirsiniz. Kenardaki daha büyük kısım, gözlerimizin güzel ve nemli kalması için çok önemli olan bezleri koruyan bir yapı olan lakrimal karunküldür. Hemen yanında plica semilunaris adı verilen ince bir şerit vardır ve bunun, bir zamanlar üçüncü bir göz kapağı olduğunu öğrenmek sizi şaşırtabilir.
Bu şerit, daha doğru bir şekilde “üçüncü göz kapağının kalıntıları” olarak tanımlanabilir. Artık işe yaramayan bu kalıntılar, artık orijinal amaçlarına hizmet etmeyen bir organizmada bulunabilen kalıntı yapılar kategorisine giriyor. Kısa bir süre önce, dünyanın en nadir balinasında kalıntı dişler keşfedildi ve deniz memelilerindeki kalıntı pelvik kemiklerinin ilk düşünülenden daha işlevsel olabileceklerini de bir süredir biliyoruz. Ancak hayvanlar aleminde çok sayıda kalıntı yapıyla karşılaşmak mümkün. Elbette, insanlar olarak biz de hayvanlar aleminde yer alıyoruz ve bizim vücutlarımızda da artık bir işlevini kaybettiği düşünülen bazı kalıntı yapılar bulunuyor.
Göz kırpma zarı veya üçüncü göz kapağı, günümüzde hala hayatta olan birçok hayvan grubunda bulunabilir. Örneğin ev kedilerinin gözlerinde yatay olarak uzanan garip bir doku filminin olduğunu fark edebilirsiniz. Bu üçüncü göz kapağı kuşlarda çok belirgindir ve gözlerine giren her türlü kiri süpürmek için etkili bir şekilde bir ön cam sileceği gibi davranır. Ayrıca gözlerinin nemli kalmasına yardımcı olur ve özellikle gökyüzünde uçtukları sırada bunun oldukça faydalı olduğunu tahmin edebilirsiniz.
Tam gelişmiş göz kırpma zarlarına sahip hayvanların arasında balıklar, amfibiler, sürüngenler, kuşlar ve memeliler bulunur. Ancak bu zarlar primatlarda çok daha nadir görülür. Özellikle tozlu bir ortamdan geçerken gözlerimizi temizlemeye yardımcı olacak bir biyolojik cam sileceğinin avantajlı olacağını hayal edebilsek de, evrimimizin bir noktasında bu göz kırpma zarları işlevlerini yitirdi.
Artık, plica semilunaris (yarım ay kıvrımı olarak da bilinir) ve ilişkili kasları işe yaramıyor ve fonksiyonsuz olarak kabul ediliyor. Başka bir deyişle, bu optik kalıntılar (genel olarak) bizim için herhangi bir sorun yaratmıyorlar ve bu yüzden günlük insan yaşamına hiçbir katkıda bulunmamalarına rağmen ortadan kalkmıyor.
Yine de, üçüncü göz kapaklarının yarattığı sorunlarla ilgili nadir vaka raporları da bulunuyor. Örneğin 2017 tarihli bir makalede, 9 yaşında bir kız çocuğunun üçüncü göz kapağının basit bir ameliyatla alınması gerektiğinden bahsediliyor.