Atletizm’de 10 saniyenin altında yarışı bitirmek, koşucular için hâlâ dev bir başarı.
1968’de Jim Hines ile ilk kez delinen 10 saniye barajının altına inenlerin sayısı son yıllarda hızla arttı.
Uluslararası atletizm kuruluşu World Athletics’in verilerine göre, 1968 ve 2008 yılları arasında 67 sporcu, 10 saniyenin altında yarışı tamamladı.
Son 10 yılda 70 atlet daha onlara eklendi.
Bu ay yapılan Tokyo Olimpiyatları’na kadar uzanan son iki yılda, 17 atlet spor hayatlarında ilk kez 10 saniye barajını deldiler.
Kadınlar için 11 saniye olan barajı delip geçen kadın atlet sayısı da artış gösterdi.
Türkiye’nin de aralarında olduğu Çin, Japonya ve Güney Afrika gibi pek çok ülke, 10 saniye barajını delen atletler çıkararak, bu kulübe katıldı.
Peki bu değişimin arkasında ne var?
Öncelikle birkaç yıl geriye gidip, Londra’da Olimpiyat Stadyumu’nda düzenlenen 2012 Oyunlarını hatırlayalım.
Yarışlarda elbette dünyanın gelmiş geçmiş en iyi kısa mesafe koşucusu Usain Bolt’un erkeklerde 100 metreyi bitirdiği anın coşkusu öne çıkmıştı.
Jamaikalı efsanevi atlet, o akşam altın madalyayı eve götürmekle kalmadı, Olimpiyat rekorunu da 9,63 saniye ile kırdı.
İngiltere’deki Sheffield Hallam Üniversitesi’nde bu alanda çalışmalar yürüten Steve Haake “Gördüğüm en iyi yarışlardan biriydi” derken, aslında sadece Usain Bolt’un performansını kast etmiyor.
Finalde yarışan 8 atletten 7’sinin 10 saniyeden önce çizgiye ulaşarak atletizmde bir dönüşümün sinyalini vermesi, Haaka’nın bu yorumunun arkasındaki asıl neden.
Kulüp genişliyor
Haake gibi pek çok bilim insanı, giderek daha fazla atletin dünya çapında pist yarışlarına katılabilmesi, antrenman yöntemlerindeki ilerleme dahil farklı unsurların bunda etkili olduğuna inanıyor.
Haake, “Dünya çapında çok daha fazla atlet artık seçkin antrenman yöntemleri ve spor alanındaki bilimsel ve teknolojik gelişmelerin de yardımıyla, hızlarını artırma şansını yakalayabiliyor” diyor.
10 saniyeyi delenler kulübünün, erkekler 100 metrede en az bir altın madalya çıkaran ABD ve Jamaika gibi süper güç ülkeler ile sınırlı olmadığına bir kanıt, Nijerya örneği.
Nijerya, İngiltere ile beraber, 10 saniyeden kısa sürede final çizgisine ulaşan 10 atlet ile, dünyada bu barajı delen en çok atlet çıkaran üçüncü ülke konumunda.
Son dönemde Türkiye, Çin, Japonya ve Güney Afrika da kısa mesafede bu listeye eklendi.
Kadınlar 100 metre koşularında da benzer sonuçlar var.
11 saniye olan barajı geçen ilk kadın atlet 1973’te Doğu Almanya için kısa mesafede yarışan Renate Stecher iken, 2011 yılına kadar 67 diğer kadın atlet daha onun izinden gitti.
Bugüne kadarki toplam sayı ise 115’e ulaştı ve pistlerde adını henüz yeterince duyurmamış ülkeler de bu akıma dahil oldu.
Ayakkabılar, pistler ve spor bilimi
Teknolojinin atletlerin hızını artırmasına yardımı olduğu bir gerçek.
Koşucular artık çok daha hafif ayakkabılar kullanıyor. Bazı modeller 150 gramdan bile daha hafif. Üstelik koşu ayakkabılarında kullanılan malzemeler de çok değişti.
Alman spor markası Puma ile Mercedes Formula 1 takımı ortaklığında geliştirilen ve karbon fiber tabanlardan yapılan koşu ayakkabıları buna iyi bir örnek. Aynı malzeme, dünya şampiyonu Lewis Hamilton’ın yarış arabalarının tasarımında da kullanıldı.
Koşu pistleri de büyük bir değişim geçirdi.
Eskiden yarış pistlerinde atletler çim ya da toprak üzerinde koşarlarken, 1968’de Meksika’da düzenlenen 1968 Olimpiyat Oyunları ile beraber sentetik koşu pistleri olimpiyatlar dünyasına girdi.
Bu pistler koşucuların eklemlerini koruduğu gibi, tramplen etkisi yaratarak daha hızlı koşmalarını sağlıyor.
ABD’li koşucu Jim Hines’ın 9.95 saniye ile 100 metrede 10 saniye barajını delen ilk atlet olduğu yarış da, Meksika’daki bu olimpiyatlardaydı.
2008’de Pekin Olimpiyatları’nda İtalyan şirket Mondo’nun tasarladığı koşu pistlerinde beş dünya rekoru kırılmıştı.
Beslenme ve antrenman
Bilimsel gelişmelerin, atletlerin antrenman yöntemleri ve beslenmelerine etkisi büyük.
Sporcular artık detaylı sağlık taramalarına tabi tutulabiliyor, onlara göre antrenman yöntemlerinde değişiklikler yapılabiliyor.
Son araştırmalar, hangi kasların atletlerin başarısını artıracağını da inceledi.
Geçen yıl Ekim ayında spor araştırmalarında öncü bilimsel çalışmalar yürüten Loughborough Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, kalça bölgemizi saran Gluteus maximus kas yapısının hızı artırmada önemli rol oynadığı keşfedildi.
Bu araştırmayı yürütenlerden biomekanik uzmanı Sam Allen, “Acaba giderek daha fazla koşucu bu kasları geliştirmek için çalışır mı?” diye soruyor.
Psikolojinin rolü var mı?
Japon atlet Ryota Yamagata, Asahi Shimbun gazetesine 9 Temmuz’da verdiği röportajda 2017 yılında 100 metrede 10 saniye barajını geçmiş olmasında “bilim insanlarının 20 yıllık çalışmalarının” rolü olduğunu söylemekten çekinmemişti.
Yamagata’nın ardından üç Japon erkek koşucu daha 10 saniyeyi deldi.
Bazı atletlere göre, ’10 saniye altı kulübü’ne katılanların sayısı arttıkça ve farklı ülke ve kimliklerden isimler de gruba eklendikçe, barajı aşma fikri atletlerin gözünü eskisi kadar korkutmaz oldu.
2015’te bir Asya ülkesinde doğan ve 10 saniyenin altında 100 metreyi bitiren ilk atlet olan Çinli koşucu Bingtian Su da, 2019’da yaptığı bir açıklamada “Bence baraj, fizikselden çok psikolojik bir şey” demişti.
Bu gelişmeler elbette 10 saniye barajını delmek için yeterli değil.
Bugüne dek Hindistan, hatta Güney Amerika kıtasının tamamından henüz erkeklerde 10 saniye ve kadınlarda 11 saniye barajının altına inen koşucu çıkmadı.
Madalya yarışında rekabet dengeleri de , bahsettiğimiz “10 saniye altı kulübünün” genişlemesinden pek etkilenmedi.
Hem kadın hem de erkeklerde , Olimpiyatlar ve Dünya Şampiyonası yarışlarında 1980’lerden beri bayrağı taşıyan ülkeler hep ABD ve Jamaika oldu.
Bu ülkeler dışında Olimpiyatlar’da erkeklerde altın madalya kazanan son atlet, 1996 Atlanta Oyunları ile Kanadalı sporcu Donocan Bailey oldu.
Kadınlarda Yuilya Nestsiarenka’nın 2004 Atina Oyunları’nda galip gelmesi, Belarus için dahi şaşırtıcı olmuştu çünkü önceki beş olimpiyatlarda ABD’li atletler hep galip gelmişti.
Sonraki üç Olimpiyat Oyunları’nda altın madalya hep Jamaikalı atletlerin oldu.
Tokyo’da devam eden 2021 Olimpiyatları’nda bundan farklı bir manzara beklemek güç.
100 metre erkeklerde en hızlı koşan beş atletten dördü ABD’li atletlerken, üç Jamaikalı ve bir ABD’li kadın atlet, bu yılki yarışların en hızlı koşucuları oldu.