Günlük hayatta duyduğumuz ya da gördüğümüz bazı şeyler hayatımıza neşe katılmasını sağlıyor, gülmemize yol açabiliyor. Peki, bu tür şeylere gülmemize ne yol açıyor? Bugüne kadar bu konuyu aydınlatmak için pek çok araştırma yapılsa da halen net bir cevap verilebilmiş değil.
İtalya’nın Siena Üniversitesi’den Petiatri Profesörü Carlo Valerio Bellieni, bu konunun peşine düşerek kapsamlı bir araştırmaya imza attı. Bugüne kadar yayımlanan 150’den fazla araştırmayı yeniden inceleyen Bellieni, üretilen teorilerden yola çıkarak neden güldüğümüz konusunda yeni bir teori oluşturdu.
Bir şeye gülmemiz, üç temel adım sayesinde gerçekleşiyor:
Bellieni, araştırmalar üzerinde yaptığı inceleme sonucunda gülme eyleminin üç temel adımdan oluşturduğuna kanaat getirdi: Şaşkınlık, çözüm ve net bir sinyal. Peki, bu üç temel adım neticesinde nasıl oluyor da gülüyoruz?
Bellieni’ye göre; bir şekilde gülmemiz için öncelikle garip görünen ve uyumsuzluk hissi uyandıran bir duruma ihtiyaç duyuyoruz. Bu durumlar, şaşkınlık veya panik yaratan durumlar olabiliyor. İkinci adımdaysa uygunsuz durumun neden olduğu endişe veya stres üzerine düşünüyor ve bir çözüme varıyoruz.
İkinci adımdaki çözüm sürecinde, örneğin, yolda gördüğümüz bir kaplan normalde korkutucu olurken, bu kaplanın birden yerde kendi kendine yuvarlanmaya başlamasıyla durumu tehlikesiz olarak algılıyoruz. Sonrasında da üçüncü adım devreye giriyor: Kahkaha atıyoruz. Bu adım, aynı zamanda etrafımızdaki kişiler için durumun ‘güvenli’ olduğuna dair net bir sinyal görevi görüyor. Bu sayede kahkaha insanlar arasında yayılan bir eyleme dönüşebiliyor.
Teori, sizi güldüren kişiye neden aşık olabildiğinize de ışık tutuyor:
Bellieni’ye göre bir kişiye sadece sizi güldürüyor diye aşık olabildiğiniz hipotezi, bu sonuçlardan yola çıkarak farklı bir yola evriliyor. Bu kişiye aşık olmanız sadece sizi güldürmesinden kaynaklanmıyor. Aksine bu kişi gülerek size “rahatız, güvendeyiz” mesajı veriyor. Bu da bir güven duygusuna yol açıyor.