Binlerce yıldır hayatımızda olan kuduz, aşısı bulunmuş olmasına rağmen hala binlerce insanın hayatını kaybetmesine sebep oluyor. İnsanlık, tarihi boyunca bu hastalıktan kurtulmak için türlü yollar denendi. Ancak maalesef ki hala tam anlamıyla kurtulmuş değiliz.
Üstelik kuduz virüslerinin vücuda girdikten sonraki davranışları ve ortaya çıkan belirtileri de oldukça garip. Mesela sudan korkmak gibi… Tüm bunlara değineceğiz ama önce kuduz hastalığının neden tehlikeli olduğunu anlamamız gerekiyor.
Hala dünyanın en ölümcül hastalıklarından biri.
Neredeyse 4 bin yıldır var olduğu bilinen kuduz virüsü, dünyanın en tehlikeli zoonoz hastalıklarından (hayvandan insana geçen) biri olarak görülüyor. Vücudumuza girdiği anda direkt olarak beynimizi hedef alan virüs, kalıcı hasarlar verebilir veya hastanın hayatını kaybetmesine sebep olabilir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, her yıl 60 bin insan kuduz hastalığı sebebiyle hayatını kaybediyor. Bunun en büyük sebeplerinden biri de; kişilerin önceden aşılanmamış olması ve virüs beyne ulaşana kadar belirtilerinin çok hafif olması.
Virüs, doğrudan beynimizi hedef alır.
- Kuduz hastası bir kişinin hastaneye yatışının 16. gününde çekilmiş MR görüntüsü. (Ölümünden 4 gün önce)
Kuduz bir köpeğin ayak parmağınızdan ısırdığını varsayalım. Bu dakikadan sonra virüs, vücudunuzda ilerlemek için çalışmalara hemen başlayacaktır. Bunu yaparken de önüne çıkan tüm hücreleri enfekte eder ve ardından parçalar. Beynimize ulaşıp kuluçka süresi bitene kadar ise pek fazla belirti göremeyiz. Kuluçka süresi ise kuduz virüsünün türüne ve ısırıldığınız bölgenin beyne uzaklığına göre değişiklik gösterebilir. Genelde bu süre 2-3 ay olsa da 1 yıla kadar çıkabilir veya 1 hafta sürebilir.
Kuduzun iki farklı türü vardır: ensefalitik ve paralitik. Paralitik kuduz, kişileri felce veya komaya sürükleyen bir süreçtir ve genelde daha yavaş ilerler. Ensefalitik kuduz ise genellikle en yaygın görülen türdür. Hiperaktivite ve halüsinasyonların yanı sıra hidrofobiye yani sudan korkmaya da sebep olabilir.
Genel semptomlar
- Kafa karışıklıkları, saldırganlık
- Kısmi felç
- Kas seğirmeleri
- Boyun kaslarında sertleşme
- Kasılmalar
- Nefes almada zorlanma, hızlı nefes alma
- Normalden daha fazla tükürük üretimi
- Ağızdan köpükler gelmesi
- Halüsinasyonlarla birlikte gelen uykusuzluk ve kötü uyku
- Erkeklerde daha uzun süren ereksiyon hali ve kalıcı ereksiyon
- Fotofobi (ışık korkusu)
- Sudan korkma durumu veya diğer adıyla hidrofobi
Peki kuduz hastaları neden sudan korkar?
- Tarık Akan ve Necla Nazır’ın yer aldığı Kuduz isimli yeşilçam filminden alınmıştır.
Biraz öncede bahsettiğimiz gibi virüs doğrudan beynimizi hedef alır ve bu noktaya gelene kadar görülen erken belirtiler; kaşıntı, ağrı, iltihaplanma gibi küçük sayılabilecek şeylerdir. Virüs beynimize ulaştıktan sonra ise halisünasyonlara, kısmi felce, aşırı tükürük üretimine ve hatta ağızdan köpükler gelmesine sebep olmaya başlar.
Bu noktada sıvı tüketmek hastalar için adeta bir işkence haline gelir. Boğaza kadar yayılan enfeksiyon spazmlara sebep olur. Yani kişilerin yutkunması bile canlarının acımasına sebep olmaya başlar. Bir süre sonra da herhangi bir içecek tüketmekten kaçınırlar. Su gördüklerinde veya su içme düşüncesi akıllarına geldiğinde sudan korkmalarının, uzaklaşmalarının ve hatta spazmlarla birlikte nöbet geçirmelerinin sebebi de canlarının acıyacağı düşüncesidir. Özetle; kuduz virüsü aslında sudan korkmamıza dolaylı yoldan sebep olmuş olur.
Bazı hastalarda ise ilginç farklı semptomlar görülebiliyor.
Kuduza yakalanan hastalarda görülen bir diğer semptom da fotofobi yani ışığa karşı hassasiyettir. Bunun en büyük sebebi de tabii ki kuduz hastalığı bulaşan kişinin vücudunda dolaşan virüslerdir. Bununla birlikte pralitik kuduzda hastalar daha melankolik bir duyguya girdikleri için de daha karanlık ortamlarda bulunmak isteyebilir.
Ensefalitik kuduzda görülen hiperaktivite ise hastaların her konuda daha istekli olmasına ve yerinde duramamasına sebep olur. Daha hızlı nefes alırlar ve kalp ritimleri hızlanır. Bu sebeple de libidolarında da artış yaşanır. Erkek hastalarda bu durum kalıcı veya saatler süren ereksiyonlara sebep olabilir.
Kuduz aşısını hafife almayın.
Maalesef ki yukarıda saymış olduğumuz tüm ciddi semptomlar, kuduz virüsü beyne ulaşıp diğer bölgelere doğru yola çıktıktan sonra gerçekleşiyor. Yani kuluçka süresini tamamladığında. Bu noktadan sonra ise yapılan tedaviler çoğu zaman yetersiz kalıyor.
Birçoğumuz evimizde, bahçemizde bir veya birden fazla hayvan dostumuzu besliyoruz. Ancak sevdiğimiz, beslediğimiz dostlarımıza herhangi bir hayvandan kuduz bulaşabilir. Bu sebeple hem kendimiz hem de dostlarımızın aşılarını ihmal etmememiz gerekiyor. Kuduz aşılarınızı her 10 yılda bir yineletebilir ve hastalık kapma olasılığınıza karşı şimdiden önleminizi alabilirsiniz.
Kuduz olduğundan şüphelendiğiniz bir hayvan sizi ısırırsa ne yapmalısınız?
Öncelikle şunu söylemeliyiz ki; yukarıda da anlatmış olduğumuz tüm süreçler, benzer şekilde hayvanlarda da görülüyor. Nitekim uzaktan baktığınızda normal görünen bir hayvan, kuduz virüsü taşıyor olabilir. Ancak kuluçka süresinde olan virüs, kendisini göstermeyeceği için bunu anlamanız çok zor olacaktır.
Bu sebeple bir hayvan tarafından ısırıldığınızda öncelikle 15 dakika boyunca yarayı su ve sabun yardımıyla temizlemelisiniz. Ardından ise size en yakın sağlık kuruluşuna giderek durumu bildirmelisiniz. Tüm bu süreç içinde sizi ısıran hayvanı gözetim altında tutmanız faydalı olacaktır.
Semptomların büyük birçoğunluğu insanlar ve hayvanlar üzerinde görülen kuduz vakalarının genelinde görülmüştür. Birçok semptom, her insanda veya hayvanda görülmeyebilir. Kuduz hastalığıyla ilgili görüşlerinizi ve düşüncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşmayı unutmayın.
Kaynaklar: WHO, Boehringer Ingelheim, WOAH, MedicalNewsToday, ScienceABC, National Library of Medicine’de yayınlanan araştırma, ReseachGate (MR Görüntüsü)