İnsanlar ıslaklığı hissedebilir mi? Bir nesnenin ıslak olduğunu anlayabildiğinizi düşündüğünüzde bu soru garip gözükebilir, ancak detaylara girince işler bir hayli karışıyor.
Twitter kullanıcısı @HannahPosted kısa süre önce takipçilerine, insanların ıslaklığı algılamak için doğrudan bir yola sahip olmadığını, bunun yerine diğer duyulara güvendiğini belirtti. Bu düşünce, 2014 yılında yapılan bir çalışmayı ve o zamandan beri insan ıslaklık algısını inceleyen bir dizi diğer çalışmayı temel alıyor.
2015 yılında bir araştırma ekibi “Nem algılamasına (yani higrosensasyona) hizmet eden nem reseptörlerinin (yani higroreseptörler) geniş çapta tanımlandığı böceklerin aksine” insanların böyle bir algıya sahip olmadığını bildirmişti: “İnsanların en büyük duyu organı, yani deri, nem ve cilt ıslaklığı hissi için spesifik reseptörlerle donatılmamış gibi görünüyor.”
Çalışmada açıklandığı gibi, insanların gerçekten de özel su algılayıcıları yoktur. Bunun yerine, bir ekibin 2014’te gönüllülerin ellerine ve kollarına çeşitli uyaranlar yerleştirerek öğrendiği gibi, diğer algıların birleşimine güveniyor gibi görünüyoruz. Örneğin, temas edilen nesnelerin sıcaklığı düştükçe, ıslaklık hissi artıyor ve bu da sıcaklığın ıslaklığı nasıl algıladığımızda bir rol oynadığını gösteriyor. Ayrıca bu araştırmada, tüylü olmayan cilde göre tüylü cildin ıslaklığa karşı daha hassas olduğu ve şişirilebilir bir kan basıncı manşonu kullanılarak sinirler bloke edildiğinde ıslaklık hissinin donuklaştığı da bulundu.
Çalışmanın baş yazarı Dr. Davide Filingeri, 2021’de Re:action dergisi ile yaptığı görüşmede “Islaklık, yaşadığımız en yaygın duyumlardan biridir, bu yüzden insanlar bunu sorgulamaz. Bir şey ıslak değilken ıslak hissetmek için beyninizi kandırabilir veya aslında bir şey ıslakken kuru hissetmek için beyninizi kandırabilirsiniz” dedi ve devam etti: “Eğer teniniz çıplakken metal bir sandalyede oturuyorsanız, ıslaklık hissederek ayağa fırlayabilirsiniz, ancak, deriyi çok hızlı bir şekilde soğutan şey aslında metalin soğuğudur. Ya da lateks eldiven giyip elinizi suya sokup tekrar çıkarırsanız, cildinize nem temas etmemesine rağmen muhtemelen elinizde ıslaklık hissedersiniz.”
Çalışmalar, bunu “cilt ıslaklığını algılamak için termal (yani soğuk) ve mekanik duyusal girdilerin çok modlu bir entegrasyonunun gerçekleşmesi gerektiğini gösterdi” diye açıklıyor. “İşlevsel bir bakış açısından, bu, A-sinir liflerinin aktivitesi seçici olarak azaltıldığında, algılanan ıslaklık derecesinin de önemli ölçüde azaldığı gerçeğiyle doğrulandı. Merkezi işleme açısından bakıldığında, bu, tüm uyaranların aynı nem seviyelerine sahip olmasına rağmen, sıcak-ıslak ve nötr-ıslak uyaranların, soğuk-ıslak uyarana göre önemli ölçüde daha az ıslak olarak algılanmasıyla doğrulandı.”
Kısacası, teknik olarak, insanlar ıslaklığı hissedemezler ve ıslaklığı yalnızca diğer duyusal girdilerden anlayabilirler.