Bilim insanları daha önce de donmuş toprakta veya permafrostta virüsler tespit etmişti. Küresel ısınmanın etkisiyle toprağın çözünmesi sonucu bu virüslerin dünyaya yayılacağından korkuluyor.
Bu yıl Sibirya’da bulunan binlerce yıllık virüslerin ardından eski hastalıkların yeni bir pandemiye yol açacağı endişesi bile baş göstermişti.
Uzmanların bu virüslerin yarattığı tehlikeyi analiz edebilmesi için yıllar içindeki değişimlerini de incelemeleri gerekiyor.
Independent Türkçe’nin aktardığına göre, uluslararası bir araştırma ekibi yeni bir çalışmada, Himalayalar’daki Tibet Platosu’nda yer alan Guliya Buzulu’dan buz çekirdekleri çıkardı.
Buzların içinde yüzde 97’si daha önce bilinmeyen 1705 virüs türü tespit edildi.
Nature Geoscience adlı hakemli dergide 26 Ağustos’ta yayımlanan çalışmada 41 bin yıla yayılan 9 ayrı zaman diliminden gelen viral türlerin DNA’sı incelendi.
Araştırmacılar yeni bulunan virüslerin insanları değil, bakterileri enfekte ettiğini söylüyor. Ekip virüslerin zaman içindeki sıcaklık değişimlerine nasıl tepki verdiğini analiz etti.
Ohio Eyalet Üniversitesi’nden çalışmanın başyazarı ZhiPing Zhong, “Bu zaman dilimleri soğuktan sıcağa geçilen üç büyük döngüyü kapsıyor ve viral toplulukların farklı iklim koşulları karşısında nasıl değiştiğini gözlemlemek için eşsiz bir fırsat sunuyor” diyerek ekliyor:
“Bu eski virüsleri inceleyerek, geçmiş iklim değişikliklerine verilen viral tepkiler hakkında değerli bilgiler ediniyoruz; bu da devam eden küresel iklim değişikliği bağlamında viral adaptasyon anlayışımızı geliştirebilir.”
Araştırmada bulunan viral topluluklardan biri Son Buzul Çağı’nın bittiği 11 bin 500 yıl önceye aitti. Zhong bunun, virüs gelişimiyle iklim değişikliği arasındaki ilişkiye işaret ettiğini söylüyor.
Bilim insanları ayrıca Ortadoğu ve Arktika gibi bölgelerden geldiği tahmin edilen virüsler de saptadı.
Donmuş topraktaki virüsler endişe yaratsa da yeni çalışmayı yürüten ekip pandemiye yol açma potansiyeli olmadığı görüşünde.
Makalenin yazarlarından Lonnie Thompson “Buzullar, dünyadaki en temiz ortamlardan biri. Son derece düşük biyokütle içeriyorlar” ifadelerini kullanıyor:
“Buzulbilim ekibimizin üyeleri, buz çekirdeklerini delerken sürekli bu buzullardan eriyen suyu içiyor.”
Çalışmada yer almayan virolog Erin Harvey de buzullardan çıkarılan virüslerin çoğunlukla bakterileri etkilediğini belirtiyor.
“Bence buzun içinden bir soruna neden olabilecek bir şeyin çıkması pek muhtemel değil” diyen Harvey ekliyor:
“Eski şeylerin geri gelmesinden ziyade yeni şeylerin evrimleşmesiyle ilgili çok daha fazla endişelenmeliyiz.”