Güneş sistemlerine bakıldığında gezegenler arasındaki çarpışmaların oldukça yaygın olduğu görülüyor. Ancak bu tür bir olay insanlar tarafından şimdiye kadar gözlemlenememiştir. NASA’nın NEOWISE uzay teleskobu ve dünya çapındaki teleskop ağlarının son keşifleri, bu durumu değiştirmeye başlamış olabilir.
Dünya genelinde süpernovaların erken belirtilerini araştıran All-Sky Automated Survey for Supernovae (ASAS-SN) adlı teleskop ağı projesinin bir uyarısı üzerine bu olayı incelemeye başladı. Genellikle yıldızlar süpernova patlamadan önce sönük hale gelirler ve ASAS-SN’nin dikkatini çeken de buydu.
Bu uyarı, Dünya’dan 1,800 ışık yılı uzaklıkta bulunan, Güneş sistemimize oldukça benzeyen bir yıldızdan geldi. Ancak, Hollanda’daki Leiden Gözlemevi‘nden bir gökbilimci olan Matthew Kenworthy, bu gözlemi paylaşmasının ardından işler karmaşıklaştı.
Makalenin diğer yazarlarından biri olan amatör gökbilimci Arttu Sainio, NASA’nın NEOWISE teleskobundan gelen verilerle aynı yıldızın sadece birkaç yıl önce kızılötesi ışığında büyük bir artış yaşadığını gösterdi. Bu, normal şartlarda sönük bir yıldızın kızılötesi ışığının artış göstermesi ve ardından ani bir kararmaya uğramasıyla açıklanamaz. Bu nedenle, bu olayın ardında büyük ihtimalle iki dev gezegenin çarpışması ve sonrasında oluşan bir enkaz alanı olduğu düşünülmeye başlandı.
Gezegen çarpışmalarının, özellikle genç yıldız sistemlerinde oldukça yaygın olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır. Ancak, bu tür bir olayın gözler önünde gerçekleşmesi, bilim insanlarının daha önce hiç görmediği bir deneyim sunuyor.
Birkaç milyon yıl içinde bu enkaz alanının büyüyerek yeni bir gezegen ve muhtemelen uyduları oluşturacağı düşünülüyor. Ancak, Matthew Kenworthy’nin çalışmasının hala doğrulanması gerekmektedir.
BAZI GÖKBİLİMCİLER BUNUN BİR ÇARPIŞMA OLMADIĞINI İDDİA EDİYOR
Kenworthy’nin çarpışma sonrası parlama ve kararma teorisine katılmayanlar, iki gezegen arasındaki sıcaklık farkına dikkat çekiyorlar. Rakamlar, gözlem sırasında yaklaşık 1,000 kelvin olduğunu gösterirken, bu tür bir çarpışmanın sıcaklığının 2,000 ila 3,000 kelvin civarında olması gerektiği belirtiliyor. Bu nedenle, bu gruptan bazı bilim insanları, Kenworthy’nin teorisinin doğrudan bir çarpışmadan ziyade başka bir olayı yansıttığını savunuyorlar.
Tayvan’daki Academia Sinica Astronomi ve Astrofizik Enstitüsü’nde araştırma görevlisi olan Jonathon Marshall ise farklı bir açıklama sunuyor. Marshall, sistemin yaşının Kenworthy’nin düşündüğünden çok daha yaşlı olduğunu, yaklaşık beş milyar yıl yaşında olduğunu belirledi. Bu, gezegen çarpışmalarının genç sistemlerde oluşma olasılığını azaltıyor.
Marshall, verilerin yıldızın yakınından geçen bir kuyruklu yıldızın parçaları ile uyumlu olduğuna inanıyor. Bu teori, gezegenlerin değil, daha yaygın bir kuyruklu yıldız etkileşiminin sonucu olabileceğini öne sürüyor.
Her iki teorinin de daha fazla araştırma ve doğrulama gerektirdiği belirtiliyor. Bu ilginç gözlemin sonuçları ve nedeni, gelecekteki çalışmalarla daha net bir şekilde aydınlatılacaktır.